26. BÖLÜM

1.7K 78 4
                                    

" Asya?"

  Telefonu kapatıp arkasını döner dönmez beni görünce önce bi afalladı. Sonra da ne söyleyeceğini şaşırdı. Saklayamadığı panik durumu sesine bile yansımıştı. Kaç gündür musallat olan içimdeki sıkıntı, daha fazla büyümüştü ve korkuyordum. Sormak istemedim, nedense yalan söyleyeceğini yada saklayacağını düşünüyordum. Kendi çabalarımla öğrenecektim. Sadece telefonuma ulaşmam yeterliydi sanki...

" Evet, benim korkma."

" Ne korkması, Saçmalama. Orada ne yaptığını merak ettim sadece." Gülümsüyordu ama zorlama bir gülümseme olduğu çok belliydi.

" Buzdolabının başındayım yağız, sence ne yapabilirim burada?  Çok acıktım. Atıştıracak bir şeyler arıyorum. Sen ne yapıyosun? Kiminle konuşuyordun? Beni görünce kapadın hemen telefonu."

Buzdolabını açıp içinde göz gezdiriyordum görüntüde ama aklım arabadaydı. Nasıl etsem de  gitsem diye düşünüyordum. Sırtımda göğsünün sıcaklığını, Omzumda çenesinin baskısını hissettim. 

" Ofisten aradılar canım. Merak etme hâlâ hayatımda senin bilmediğin bir durum yok. Ve, seni telefonu kapattıktan sonra gördüm"

Gayet ikna edici  bir açıklamaydı. İnanabilirdim tabi, görüşmesinin bir kısmına kulak misafiri olmasaydım... Ama duyduklarımı bilmesine gerek yoktu. Şimdilik.

" Hmm, anladım."

" Karar veremedin mi bebeğim?"

" Veremedim. Aslında tuzlu bişeyler istiyor canım. Şu dolapta atıştırmalıklar  olacaktı."

Buzdolabını kapatıp. Yoğun samimiyet içeren duruşumuza son verdim. Biraz ilerideki dolaptan bir kaç atıştırmalık çıkarıp masaya bıraktım. Bir sandalye çekip oturdum. İçlerinden birini alıp paketi açmaya çalışıyordum;

" Güzelim, o aldıklarının hepsi tatlı diye biliyorum. Hani tuzlu istiyordu canın."

" Evet tatlı, tuzlu olanlar  bitmiş."

" Biraz sabredersen hemen alır gelirim Ne dersin, dayanabilir misin on dakika?. Ya da hadi beraber gidelim. Sana alışveriş de yapacaktık zaten. Gitmişken market işini hallederiz ne dersin?"

" Olabilir  ama markete kadar dayanamam. Yol üzerinden alsak, markete gidene kadar yesem olmaz mı?"

" Olmaz olur mu canım benim, sen ne istersen olur.  yeter ki iste."

" Teşekkür ederim. "

"Hazırsan çıkalım hemen"

Yola çıkıp bir süre ilerledikten sonra, gözüme ufak bir market çarptı. Hemen yağız'a dönüp gösterdim.

" Şurada ufak bir yer var ama..."

" Neresi canım, tamam gördüm. Araba için uygun bir yer bulayım, ineriz hemen. Ne istiyorsun bilmiyorum ama inşallah vardır burada."

" Vardır vardır da, benim başım dönmeye başladı sen alabilir misin ben gelmesem?"

Bu sırada arabayı park etmiş, inmek için hazırlanıyordu. Dönüp yüzüme baktı. Huylanmasın diye hasta gibi baygın baygın bakmaya çalıştım. Arabada yalnız kalmaya çalıştığımı inşallah anlamazdı.

" Alırım da yalnız kalabilir misin. Daha kötüleşirsen ben gelene kadar."

" Merak etme bişey olmaz, açlıktan oldu sanırım."

" Tamam o zaman, hemen alır gelirim. Nasıl birşey istiyorsun?"

" Çubuk kraker alsan yeterli."

" Peki. Şimdilik idareten alıyım. Gideceğimiz yerde canın ne isterse alırsın."

SIĞINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin