Lord Greg ordusuyla birlikte tepeden aşağıya indi. Robin ise ona sadece nefret dolu bakışlarla baktı. Bu beklenmedik pusu her şeyi değiştirecekti çünkü Greg'in ordusu asıl olan orduydu ve çok kalabalıktı. Sonunda beklenen oldu. Robin'in karşısına atıyla Greg geldi. Tam karşısında duruyordu. Robin içinden onu öldürmeyi diledi ancak bu intihar olurdu.
"Sonunda karşılaştık Lord Robin." Greg gülümsedi. Bu zaferin gülümsemesiydi. Kane kalesine varmaları için tek engel olan Robindi. Onu da yendiğinde artik bu Harold'larin zaferi olacaktı. Belki de Kane kalesinin Lordu Greg olacaktı. " Gerçek bir asker gibi meydanda savaşmani beklerdim." Lord Robin sinirliydi. Belki de her şeyin sonu gelmişti. Tabi Kane hanesine giden mektupla yardım gelirse tekrar duzelebilirdi. " Çaresizliğini yüzünde görmek bana zevk veriyor Lord Robin ama merak etme buraya seninle dövüşmeye gelmedim. Eğer ki yolumdan çekilirsen, ne sana ve askerlerine ne de bana ve askerlerime zarar gelir. Sana attığım bir adım bu. Ben seni sulha davet ediyorum savaşa değil."
Lord Robin öfkeyle gülümsedi. Öyle bir kahkaha attı ki vadinin tepelerinde yankılandı. Lord Greg ilk başta bu kahkahalara anlam veremedi. " Tam bir Harold davranışı yine korkaklık yapıp barış diyerek savaşmaktan kaçıyorsun değil mi Lord Greg? Sen bana barış değil ihanete davet ediyorsun. Senin buradan geçebilmen için ancak benim canımı alman gerek." Greg Harold kendisine korkak diyen bu küstah Lordu haddini bildirmesi gerektiğini düşündü. Kılıcını çekip atından aşağı indi. " O halde alırım." Lord Robin'in ve Lord Greg'in orduları kılıçlarını çekti. Robin kendine guveniyordu, çünkü o bir kılıç ustasiydi anca karşısındaki tanımıyordu. Lord Greg Harold'u asla hafife almamaliydi. Çünkü Greg şuana kadar girdiği hiçbir savaşta yenilgi ile ayrılmamıştı. Robin kılıcını havaya doğru kaldırdı, Greg'e doğru savurdu ama Greg bir anda geriye kaçıp saldırıdan kaçmayı başardı. Greg kılıcını kaldırıp Robin'in saldırması için bekledi.İlk hamleyi o yapmalıydı.Bunları düşünürken Robin tekrardan bir anda saldırıya geçti. Kılıcını havaya kaldırıp saldırıyı bertaraf eden Greg karşı saldırıya geçti.Kılıçlar parlarken,bedenler birbirlerini alt etmek için fırsat kolluyordu. Greg hızlı bir hamleyle yan tarafa Robin'in üstüne saldırıp kılıcının burnu ile omzunu sıyırdı. Robin kanayan omzuna baktı, Greg'e baktı güldü. " Beklediğimden de iyisin"
Lord Greg, Robin'in bu iltifatini karşılıksız bırakmadı. " Sana barış teklif ettiğimde kabul edecektin Lord Robin."
Robin ve Greg'in kılıcı birbirleriyle çarpıştı. Robin kılıcını gücünün tamamını kullanarak ittirdi. Omzunda kanayan ve acıyan yarası umurunda olmadı. Greg, Robin üstüne geldikçe zorlanmaya başladı. Kılıçlar birbirinden ayrılmadı. Lord Greg istemeden yavaş geri adımlar attı. Robin'in omzundaki sıyrık zorlandıkça daha fazla kanamaya başladı. İkisi de kılıçları öyle bir zorladı ki kan ter içinde kaldılar. Sonunda yarasının acısına dayanamayan Robin, tekmeyle Greg'i savurdu. Greg aldığı darbenin acısından testislerini tuttu. Robin eğilen Greg'in suratına doğru yumruk attı. Greg yere doğru düştü. Yanındaki kılıcına uzanmaya çalıştı ancak Robin ayağıyla Greg den kılıcını uzaklaştırdı. " Beni öldürmeden gidemeyeceğini söylemiştim." Robin, Greg'e doğru eğilerek fısıldadı.
Robin zaferini kutlanmıştı fakat her şey için daha çok erkendi. Greg Harold yattığı yerden ani bir hareketle kalktı ve kendisine doğru eğilen Robin'e yumruk attı. Aldığı darbeyi beklemeyen Robin bir anda afalladı. Bunu fırsat bilen Greg, ayağa kalktı. Robin'in kılıcını almaya yeltendi ama Robin izin vermedi. Greg kılıcı elinden alamayınca Robin'in arkasından kolunu, boynuna geçirdi. Robin elleriyle Greg'in kolunu çekmeye çalışıyor, Greg ise Robin'i boğmaya çalışıyordu. Büyük bir şekilde boğuşma gerçekleşti.
Greg, sağ elinin ortası ve ön parmaklarıyla Robin'in burnunu ve ağzını tırmıklayarak yüzünü yırttı. Yüzündeki çiziklerin acısıyla inleyen Robin, dirseğiyle Greg'in karnına doğru vurdu. Birbirleriyle boğuşan ikili en sonunda birlikte aşağı doğru yuvarlandı. İkisinin de kılıcı yukarida kaldı. Artık konuşan yumruklar olacaktı.
İkisi de düşmenin etkisiyle yuvarlanıp yere yığıldı. Lord Robin ağzından çıkan kanları yere tükürdü. Elleriyle destek alıp kalkmaya çalıştı. Tam kalkacak iken kendisine doğru gelen kalın bir odun parçasını gördü. Gördüğü son şey bu olacaktı.
Greg düştüğü yerdeki yaninda bulunan odun parçasını eline aldı ve kalkmaya çalışan Robin'in kafasina bir darbe vurdu. Aldığı darbeyle yere serilen Robin'in üstüne çıktı. O kadar öfkeli ve sinirliydi ki Robin'in yere yığılmış olması bile öfkesini dindiremedi. Robin'in yüzüne doğru öfke bağırışlarıyla yumruklarını savurdu.
Birkaç dakika sonra kendine geldi. Yerde yatan yüzü kanlı bir adam gördü, ellerine baktı. Elleri kan ve toprak içindeydi. Kendini kaybetmiş bir şekilde davrandığını fark etti. Hayatı boyunca hiç böyle bir şey yaşamamıştı, ne yaptığını bilmiyordu. Vicdanın sesini bile duymamıştı. Yüzü kan ve yara dolu olan Robin'den gözünü alamadı. Şok içinde titredi. Onu bu hale getirdiği için pişmanlık ve üzüntü içindeydi. Bu kadar öfke ve nefret dolu olduğuna inanamadi ve kendinden korktu. Olayın şokuyla ne yapacağını bilemedi ve hemen oradan uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇLARIN YÜZÜ 1.KİTAP KIZILIN RESMİ
Fantasy"Sensin" dedi. Gelecek senindir ve sen nasıl istersen öyle şekillenir. Kenara doğru çekildi eliyle uçurumu gösterdi ve ekledi. " Hadi şimdi pes et ve tarihe karış. İnsanlar seni korkak diye ansın. Tarih kitaplarinda hanenin son kalanı korkaklık ya...