SEN KÜÇÜK BİR KIZ DEĞİLSİN

1 0 0
                                    

" Burası resmen gizli bir mücevher" dedi tanıdık bir ses. Rafta duran ilaçlara, bitkilere doğru baktı. Üstat Gorell arkasına döndüğünde Kraliçeyi gördü. Elbisesi zarif işlemelerle kaplı lacivert renkteydi. Dalgalı altın saçları omuzlarından aşağı doğru dökülüyordu ve sonbahar havasi güçlü yanaklarını yumuşak bir pembeye boyamıştı, kiraz dudakları öne çıkıyordu. " Şaşırmış gibi bakma," dedi önündeki sandalyeye oturarak. " Kuzuları takip etmek benim işimin bir parçası." Gülümseyerek söyledi.

" Az önce olanlardan sonra konuşacak birine ihtiyacın olmadığını dusunseydim, çok iyi bir Şifacı olmazdım." dedi Gorell. Kraliçe nefes kesici bir gülümsemeyle gülümsedi.

" Richard sana ne söyledi?" Dedi Gorell, gözlerinin içine bakamayacak akdar utanmıştı. " Richard bana hiçbir şey söylemedi. Soyleseydi bile, bu sadece onun sözleri olurdu."

Durakladı, Gorell'in bir şey söylemesini bekledi ama adam ona tamamen güvenmeye hazır olup olmadığını bilmiyordu. Ne de olsa, o bir Kraliçeydi. Güçlü ve zeki. 

Kıkırdama yoğunlaştı, "Farkında değilsin, değil mi" dedi Kralice. Adam durakladı " Neyi?" Diye sordu. Şimdi yaramazca sırıtıyordu, ki bu şefkatli yüzünde pek görülmeyen bir sırıtıştı.

" Herkes senden bahsediyor," diye devam etti. " Sırf Üstat olmak için lordluğu bırakıp hanesine meydan okuyan ilk adam." Kraliçe haklıydı. Gorell, Hunter hanesinde Doğan Gorell bir üstat olmak için aile adını ve unvanını geride bıraktı. Gorell canlı varlıkların araştırılması ve türlerin yaratılışı konusunda oldukça ilgiliydi ayrıca bilgi ile büyü peşinde koşusu onu sürekli tabuları yıkmaya zorladı. Ahlak onun kuvvetli yani değildi böylesine birisi kraliçenin işine kesinlikle yarardı. Olduğu hanedanlıktan sürgün edilmesi bile Gorell'i canlı varlıklar üzerinde araştırma yapmaktan alıkoyamadı. Gorell olduğu yeri gezerken incelemeye, araştırmaya ve deney yapmaya devam etti.

" Bu gerçekten benim sorumluluğum mu?" Diye sordu Gorell. Kraliçe ile çalışmak elbette ki onun sorumluluğuydu, biliyordu.

" Ben de kendime aynı soruyu sormak zorundayım Gorell. Buna sen karar vereceksin, sana şunu söyleyebilirim kralı ve oğullarımı seviyorum ve sadece onlar için en iyi olanı istiyorum. Kral iyi bir adam. "

" Bunu düşüneceğim." dedi Gorell.

" Görüşürüz" dedi, ayağa kalktı.

" Evet, eminim."

Kapıdan çıkıp koridordan ilerledikten sonra kraliçenin karşısına Lord Lawren çıktı. Kadına doğru acıyarak baktı.

" Bana öyle acıyarak bakma."

" Sadece mutlu olmanızı istiyorum majesteleri" deyip buruk bir şekilde gülümsedi. Kraliçe adama kocaman bir gülümseme verdi. " Bana bir şey olmaz endişelenmeye gerek yok." İkisi de birbirine reverans verip ilerledi.

" Herkes bana acıyarak bakıyor," dedi odasındaki aynaya doğru Kraliçe. " Ancak bunu değiştireceğim görecekler. Benim gücümü herkes farkına varacak."

"Leydi Eva işiniz bittikten sonra bana zaman ayırır mısınız, sizinle konuşmak istiyorum." Bilge Hendrick dikiş diken Eva'ya doğru seslendi. " Tabi" diyerek gülümsedi Eva. Adam koridordan doğru ilerledi. " Bay Hendrick'in buz gibi sesi beni geriyor" dedi Eva yanındaki Sandra'ya. İkisi de birlikte gülümsediler.

Eva bilgenin yanına doğru gitti. Bilge cebindeki mektubu kıza doğru uzattı." Akşam hava kararınca kulede olun" dedi ve ayrıldı. Mektubu Eric yazmıştı, ona söyleyecekleri olduğu ve kuleye gelmesini yazıyordu. Akşamın sessizliğinde Eva gizlice odasından çıktı. Koridoru bitirip döndüğünde karşısına Sör Rasmus çıktı. " Bu saatte nereye gidiyorsunuz böyle Leydim?"

" Ben-, ben biraz hava almak istiyorum" adam kızın paniklediğini fark etti. " Bu saatte çok tehlikeli"  Eva önünden çekilmeyen adama kızmaya başladı. " Sör Rasmus yolumdan çekilin. Bir leydi olarak neyi, ne zaman yapacağımı size soracak değilim" Adam hicbir şey demeden yoldan çıktı.

" Geciktiniz Leydi Eva" Hendrick'in soğuk gözleri Eva'yı germeye başladı. " Bunun için üzgünüm Bilge Hendrich."

" Hmm bu taraftan" diyip kulenin merdivenlerini gösterdi. Eva merdivenlerden yukarı çıktı. Odanin kapısı açıldı ve karşısında Eric vardı. Eric'i görünce öyle sevinçle dolmuştu ki bu heyecanını saklayamayıp koşarak Eric'e doğru sarıldı. " Eric buradasın biliyordum." Bilge Hendrick dışarda bekleyeceğini söyleyip kapıyı kapattı. Eva içinin hüzün kapladığını hissetti, gözlerinden yaşlar aktı. Eric hemen onu kollarının arasına doğru aldı. " Ne oldu Eva?" Diye sordu. " Abimi, babamı, Lord Robin'i özlüyorum." Eric, Eva'nin gözyaşlarını sildi. " Aslında gelmeyecektim ancak bunun hakkında konuşmam gerek Eva. Dağlığın arkasında bir askeri birlik yaklaşıyor. Kim olduklarını bilmiyorum ancak dost olmadıkları kesin. Dikkat edin hemen abini uyarmalisin." Eva panikle çocuğa doğru baktı. " Ama abim güvendeyiz demisti?" Diye sorguladı." Eva inan bana güvende değilsiniz." Eva korkudan titremeye başladı, abisini ve diğerlerini düşündü. Bu demek oluyordu ki yenildiler ve hepsi öldü ya da esir tutuldu. Gözleri tekrar yaşla doldu, " Ancak bana inanmaz, benim küçük bir kız olduğumu düşünüyor, sadece panik yaptığımı. Lütfen benimle gel, bunu sen söyle."

" Olmaz Eva gelemem. Oraya gidip kendini inandirmanin bir yolunu bulmalısın, sen küçük bir kiz değilsin. Sadece kendine güven." Eric eğildi ve hızlıca Eva'nin yanağına ufak bir öpücük kondurdu. " Napiyorsun Eric!" Sıcak kahverengi gözleriyle çocuğa doğru baktı. " Korkma bir şey yok sadece kendine güvenmen için olan bir öpücük fazlası yok merak etme." Diyerek alaycı şekilde gülümsedi. Ancak Eric biliyordu ki fazlası vardı. Eva onun için normal bir kız arkadaştan fazlasıydı. Onu öptüğünde hissettikleri fazlaydi, tıpkı onunlayken olan heyecanı gibi. Eva, Eric'in yanından ayrıldı. Merdivenlerden indi, karşısında Sör Rasmus'u gördü.

Sör Rasmus'un arkasında konuşan Hendrick " Size Leydi Eva'yı beklediğimi söylemiştim."

" Leydi Eva burada ne yapıyorsunuz?" Diye sordu Rasmus. Eva sıkıldığını belli ederek adama cevap verdi. " Size söylemiştim Sör Rasmus sadece tek başıma kalıp, düşünmek istedim fakat gecenin bu vaktinin benim icin tehlikeli olacağını söylediğiniz de Bilge Hendrick'in bana eşlik etmesini istedim. Neden sürekli sorgulayıp beni takip ediyorsunuz?" Sör Rasmus zeki bir adamdı, Eva'yı da sinir eden buydu. Kolay kolay kandıracağı bir adam olmamasıydı. " Üzgünüm Leydim, tek olduğunuzu sandım sizi merak ettim."

" Gördüğünüz gibi guvendeyim." Diyip odasina doğru ilerledi.

KILIÇLARIN YÜZÜ 1.KİTAP KIZILIN RESMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin