Richard Leslie ile deniz kenarında otururken birlikte hem denizi izleyip hem de konuşmaya başladılar. " Aramızda bir şey var. İkimizde inkar edemeyiz. Seni ilk gördüğümde hissettim bunu. "
" Bunu hatırlıyor musun?" Diye sordu Leslie şüpheci bir tavırla. " Tabi ki," dedi sessiz e Leslie'ye doğru sarıldı. " O zaman bile gücünü hissettim. Kokun dayanamadığım bir güç ve duygular yayiyordu."
" Sen beni etki altında bıraktın Leslie. Seni takip etmek zorunda kaldım, senin hakkında daha fazla şey öğrenmek için, sadece senin huzurunda olmak için. Hayatımda hiç bu kadar güçlü bir şeye bu kadar yenilmemiştim. Bu senin gücün, benim üzerimdeki gücün. " Richard gözlerinde şaşmaz bir arzuyla bakıyordu. " Neden birden bana bunları anlatıyorsun?" Dedi Leslie şaşkın bir şekilde.
" Çünkü sanırım sen benim eşim olabilirsin."
Leslie'nin kalbi bir anda hızlı hızlı atmaya başladı. " Kimse beni böyle hissettirmedi, senden başka Leslie." Richard eğildi ve dudakları, kızın dudaklarıyla buluştu. İlk kez böyle hissediyordu. Leslie bir anda kendini geri çekerek ağlamaya başladı. " Olmaz Richard yapamam bunu. Babamın hasta olduğunu biliyorsun benim onunla olmam gerek..."
Herkes kendini kahraman sanıyor. Karşında seni öldürmek isteyen birisi varken öldür beni diyebilecek kadar cesaretli misin? Bunu yapacak kadar güçlü müsün? Zamanı geldiğinde neyi seçeceksin? Kendi hayatını mı, onlarınkini mi? Leon kendini sorguladı. İlerisindeki babasına doğru bakış attı. Onu böyle görmek canını yaktı. Yorulmuş, bitkin ve yaşlanmıştı . Babası hayatının vazgeçilmeziydi. Ailesini bir arada tutan bağdı. Güç ve sağlığın emsaliydi. O sırada en iyi arkadaşı Soren sağ tarafında belirdi. Yanına gidip, onu kucakladı. " Seni görmek çok güzel Leon" dedi. Leon gülümsedi " Seni de kardeşim."
" Neler yaptın hemen anlat" dedi Leon heyecanla. " Imm buraya çağırana kadar her şey çok güzeldi sarışın bir kadınla takılıyordum. İstediğim gibi içiyordum ama şu halime bak yine eski günlerdeki gibi seni görüyorum." Dedi espriyle Soren. İkisi de kahkaha attı. Soren küçük kardeşinin ölümüyle askerliği bırakmış kendi halinde takılmaya karar vermişti. Lord Harold ve oğulları bu tercihini saygıyla karşılaşmıştı fakat işler artık iyi gitmediğinden çağrılması gerektiğini uygun buldular. Çünkü Soren güçlü bir savaşçıydı. " Senin için daima hazırım" dedi Soren arkadaşına. Birbirlerine tekrardan sarıldılar.
Robin ormanda yapayalnız kaçmaya devam etti. Ağrıları ve acıları oldukça fazlaydı. Her yeri kan içindeydi, hareket ederken acı çekiyordu. Daha fazla dayanamayıp kendini yere doğru attı. O sırada bir atlinin yanına doğru geldiğini fark etti. At yanında durdu, adam atından indi. Robin kafasını kaldıramıyordu, tek gördüğü şey adamın ayaklarıydı. Adam, Robin'e doğru eğildi. " Hey, sen iyi misin?" Diye sordu. Robin, adama doğru baktı. Derisi ölümcül derecede solgun ve siyah saçları geriye doğru taranmış, açılmakta olan alnını gözler önüne seriyordu. Uzun, yalın yapısı ve gri gözleriyle farklı ama aynı zamanda ürkütücü birisiydi. " Sanırım hayır" diye cevapladı Robin. Adam elini uzattı " O halde benimle gel sana yardım edeyim"
Robin ürkütücü adamın teklifini ne kadar kabul etmek istemese de başka çaresi yoktu. Adamin elini tuttu, Robin'in ata binmesine yardım etti ve birlikte gittiler.
" Lord Damien seninle burda buluşmak ne kadar güzel! " Lord Greg kendini beğenmiş şekilde zindanda ki Damien'e seslendi. Damien öfkeli gözlerle baktı " Seni öldüreceğim..." Dedi.
" Bu demirlerin arasında mı? Hiç sanmıyorum Lord Damien." Sir Ramon koşarak gelip Lord Greg'in kulağına bir şeyler fısıldadı. " Seninle daha sonra görüşeceğim" diyip Lord Greg Harold hemen Ramon ile birlikte gitti.
Lord Greg kalenin içine girip yüzlerce merdiven aşağı indi. En sonunda karşısına bir kapı çıktı. Kapıyı açtı. Açtığında karşısında bir sürü kadın olduğunu gördü. Bunlar Leydi Kane ve hizmetkârlarıydı. Hemen kadınların çıkarılmasını emretti. Sir Ramon, Eva'nin kolunu sertçe tutup çekiştirdi. Bunu gören Lord " Kadınlara karşı nazik olun onlar bizim düşmanımız değil" diyerek hemen olaya müdahale etti.
Leydi Mary Kane ve Eva'yi kalenin salonunda karşıladı. " Buyurun oturun" diyerek yanındaki sandalyeleri işaret etti. Leydi Kane korkarak oturdu. Eva nefret bakışlarını Greg Harold'a atıyordu ancak zorla da olsa oturdu. " İnanın bana size zarar vermeyeceğim ancak babam buraya geldiğinde işler değişebilir. Bu yüzden sizi eski kaleye yollayacağım." Ağzından çıkan her kelime Eva'nin sinirini bozdu. " Bizi kendi evimizden mi kovuyorsun?!" Diye tepki verdi.
" Burası artık sizin eviniz değil Leydim." Eva öfkeyle tepki verecekti ki onu Leydi Mary Kane durdurdu. " Lord Greg Harold, peki kocama ve oğullarıma ne yapacaksınız?" Diye sorarken sesi titredi. " Onlara ne olacağı hakkında hiçbir şey icin soz veremem" Diye cevap verdi. Eva öfkeyle ağlamaya başladı. Leydi Kane ağlayan kızına üzgün bir şekilde sarıldı. Lord Greg bu tabloyu görünce üzüldü. Salondan ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇLARIN YÜZÜ 1.KİTAP KIZILIN RESMİ
Fantasy"Sensin" dedi. Gelecek senindir ve sen nasıl istersen öyle şekillenir. Kenara doğru çekildi eliyle uçurumu gösterdi ve ekledi. " Hadi şimdi pes et ve tarihe karış. İnsanlar seni korkak diye ansın. Tarih kitaplarinda hanenin son kalanı korkaklık ya...