Krallık şehrinde büyük bir eğlence düzenlendi. Lawren'lar sonunda saray meydanına teşrif ettiler. Krallık hanesi eğlenceyi tahtin olduğu yerde oturarak izliyordu. İleriden gelen Lawren hanesinin oğlu Belaris ve eşi Agnes'i gördü. Hepsi krallarının önünde saygıyla eğildiler.
" Sizi görmek çok güzel. Uzun zaman oldu, kaybın için üzgünüm Lord Belaris Lawren annen gerçek bir leydiydi. " Lord Belaris saygıyı asla bozmadan cevap verdi. " Sağolun majesteleri bu kayıp bize çok şey öğretti. Babamın selamlarını getirdim size annemin kaybından sonra pek gezintiye çıkmadı." Lord Lawren kralın çocuklarını ve kraliçeyi selamladı. Ardından krala doğru döndü "Majesteleri izninizle babamla size bir hediye vermek istedik. Bir elmastan ve altından daha değerli. Umarım hediyemi beğenirsiniz." Eliyle gemiden çıkan kocaman bir taştan kutuyu gösterdi. Onlarca kişi bu kutuyu zincirlerle kralın olduğu platforma doğru çektiler. Dakikalar içinde adamlar kan ve ter içinde kaldı. İçindeki ağır bir şey olmalıydı diye düşündü Kral. Sonunda nefes nefese kalan insanlar kutuyu olduğu yere bıraktı. Tek bir kişi kutuyu açmak için kalmıştı. Belaris Lawren kutu açılmadan önce soze girdi " Bayanlar baylar işte bu göreceğiniz şey bir efsane. Karşınızda efsanevi canavar" dediği anda kutu açıldı. Kutu açılır açılmaz karanlıktan bir smilodon krala ve kraliçeye doğru koştu. Son anda boynundaki zinciri takılan smilodon krala ulaşamadı fakat aralarinda bir metreden az mesafe vardı. Smilodon yüzlerine bakarak gürültülü ve korkunç bir şekilde kükredi. O kadar çok yakındı ki nefesini hissettiler. Kraliçe belli etmeye çalışmasa da korktu, oturduğu sandalyeyi sıkıca tuttu. Kral hayretler içinde kaldı, smilodonun kükrediğinde ağzı o kadar büyüktü ki krali bile tek lokmada yutabilirdi. Bu manzarayı gören Richard ve Reginald korkudan titredi. Smilodon tekrardan kafesine döndü, kral şaşkınlığını üzerinden atamadı.
" Bu, bu nasıl olur? Dünyada yaşayan son smilodon babamla birlikte öldü. " Lawren krala getirdiği hediyeden memnundu. " Hayir majesteleri siz öyle sanıyordunuz. Bu smilodonun yaşadığını duyunca size hediye etmek için tüm dünyayı gezip aradim sonunda buldum, cok uzaklarda buldum." Kral bir smilodonla ne yapacağını düşündü onun mahzene götürülüp kapatılmasını emretti. Hediyesi çok hoşuna gitmisti fakat daha çok şaşırtmıştı. Umarım bu hediye bana babam gibi olmanın fırsatını tanımaz diye düşündü kendi kendine ve ekledi onun gibi olmak istemiyorum...
Eric, Eva'yi görmek için kaleye doğru ilerledi ancak girişte bekleyen nöbetçiler buna izin vermedi. Nöbetçilerden birisi sordu:
" Ne arıyorsun burada evlat?" Çocuk karşısında kocaman ve kılıçlı adamlari görünce korkudan titredi " Ben yani benim arkadaşım var içeride Eva. Bir leydi onu görmeliyim." Nöbetçiler birbirlerine bakarak kahkaha atti çünkü hicbir leydi böyle bir cocukla arkadaş olamazdı. "Hemen defol git buradan evlat. " Dedi uzun olan bekçi. Çocuk yine de gitmedi, Eric'in inadını gören bekçiler "Giremezsin, dedi Hemen terk et bu-rayı!" Çocuk hala inkar etti ne kadar korksa da girmekte ısrarcıydı. Bekçilerden biri göğsünü şişirerek ona doğru yürüdü: "Bizi zor kullanmaya mecbur etme. Hemen git bu-radan!"Eric üstüne gelen adamı görünce geri adım attı ama bu da onu caydıramadı. Eric ileriye doğru birkaç adım atmıştı ki kıyamet koptu.
"Kırmızı Alarm! Kırmızı Alarm! Sızma var! Sızma var!" Diye bağırdı bekçiler.
Aynı anda da Eric'in üstüne saldırdılar. Eric öfke-den kıpkırmızı oldu. Omzunu tutan bekçiye sert bir tekme attı. Bekçi sırtüstü yere düştü. Diğer bekçi ise hemen Eric'e karşılık vermek için hamle yaptı. Eric ona yerdeki bir tahtayla vurunca bekçi yere yıkıldı. Bu sırada diğer bekçiler kargaşanın olduğu yere doğru koşturmaya başladılar. Bekçiler, askerler Eric'in etrafını sardı. Yavaş yavaş ona doğru yaklaşiyorlardi. Askerlerin hepsi Eric'in üstüne doğru atladı."Ne oluyor burada? Burada ne oluyor?" Kaledeki iki bin askerin neredeyse tümünün tanıdığı bir sesti bu. Bir anda kargaşa durdu. - "Ne oluyor" dedi Leydi Mary Kane. Sorusuna yanıt beklerken bir yandan da neler olduğunu anlayabilmek için dikkatli gözlerle etrafına bakıyordu.
- Kaleye sızmaya çalışan bir hırsız yakaladık, dedi askerlerden birisi gururla. Leydi Mary çok az heyecanlanırdı. Her zaman kendinden emin bir hali vardı. Yine öyleydi.
- Hırsız mı? Hani nerede, diye sordu sakince.
- İşte burada, diye bağırdı asker. Burada! Bu-rada!
- Yine mi sen? Dedi Leydi Mary.
-Onu tanıyor musun, dedi asker.
-Tanıyorum tabii, dedi Leydi. Eric acıyan başını tutmakla meşguldü, etrafında olup bitenden haberi yoktu. " Tamam herkes işine devam etsin" dedi Leydi Mary. Çocukla tek başına kalan Leydi çocuğun neden buraya geldiğini sordu. "Bana bak çocuk-" Eric başını tutmaya devam ederek sözünü kesti. "Eric, adım Eric."
- Her neysen Eric. Kızımdan, buradan uzak dur, o senin arkadaşın olacak kız değil. Şimdi her ne istiyorsan umrumda değil ne söyleyeceksen onları al ve git buradan." Mary Kane için Eric, başına bela olması için gönderilmiş, topluma zararlı biri. " Aslında ben Eva için değil sizin için geldim Leydim." Eric'in dediklerine şaşıran Leydi cevap vermeden dinledi.
- Eğer bir suçlu varsa bu Eva değil onu cezalandirmaniz sadece sizin zararınıza olacaktır. Onu kendinizden uzaklaştırmayın.
- Kızıma nasıl, ne yapacağımı sana mi soracağım? Dedi Leydi Kane.
- Bu cümleleri kurarken kastettiğim bu değildi Leydim. Eva çok saf ve masum onu sadece benden değil herkesten koruduğunuzu farkındayım haklısınız da ancak onu korurken ona zarar verdiğinizi farkında değilsiniz. Onu korumaya çalışırken yaptığınız bu baskı onun sizi anlamasını sağlamaz. Lütfen ona bir şans verin Leydim. Diye yalvardı Eric.
Leydi Mary çocuğun haklı olduğunu biliyordu. Amacı hiçbir zaman kızına kötü davranmak değil onu korumaktı fakat verdiği cezalar, yaptığı baskılar onu kendinden uzaklaştırıyordu. " Sen kızımın etrafında dolanırken nasıl olur da onu serbest bırakırım?" Eric kafasını eğdi " Gerekirse Eva'nin iyiliği için yakınına bile yaklaşmam." Leydi Mary Kane onaylayici şekilde kafasını salladı "umarim öyle olur" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇLARIN YÜZÜ 1.KİTAP KIZILIN RESMİ
Fantasía"Sensin" dedi. Gelecek senindir ve sen nasıl istersen öyle şekillenir. Kenara doğru çekildi eliyle uçurumu gösterdi ve ekledi. " Hadi şimdi pes et ve tarihe karış. İnsanlar seni korkak diye ansın. Tarih kitaplarinda hanenin son kalanı korkaklık ya...