Kraliçe aynada yeşil kıyafetini düzeltirken odaya Lawren girdi. Lord Lawren'ı gören Kralice hizmetkarlarina odayi terk etmelerini söyledi. Lawren kraliçeye doğru ilerledik. " Söylediğiniz gibi kızı araştırdım majesteleri. Kız kıyı limanının orada yaşıyor. Babası hasta, annesi yok. Açıkçası sıradan bir kiza benziyor. Bir köylü kız. Herhangi bir şey olduğunu düşünmüyorum."
Kraliçe gülümsedi. " En büyük suçlular sıradan insanlardır," diye yanıtladı. " İyi iş başardın Lawren."
Lawren reverans verip gülümsedi yavaşça kraliçeye doğru yaklaştı. Kraliçenin kalbi göğsünden fırlayacakmış gibi attı. " Ne yapıyorsun sen!" Kraliçe adama öfkeyle tepki gösterdi. Adam kraliçenin tavrına şaşırdı. " Hiç-- bir şey kraliçem"
" Defol burdan derhal!" Kraliçe öfkesini kustu.
Lord Robin acı içinde bağırdı. Hayatında hiç bu kadar ezici bir şekilde yalnız hissetmemişti. Güçsüz ve acı çekiyordu. Lord Robin gözlerini açtığında onu tedavi eden bir adam gördü. Kanlar içinde Lord Robin'in kesilen yarasını dikiyordu. " Hayır, hayir!" Derisini deldiğinde çığlık attı. Dikilen derisinin acısından fena halde feryat etmek istedi ama toplayabildiği tek şey zavallı bir hırıltı oldu. Bağıracak hali bile kalmamıştı. Oda etrafında bulanıklaşmaya ve kararmaya başladı. Karanlık çökerken yumuşak ve ruhani bir ses duydu. " Vazgeçme çocuğum!"
Lawren odadan sinirli bir şekilde çıktı. Değişik hissediyordu, her zaman ki his değildi bu. Kraliçeyi düşündü. Her haliyle çok güzel ve donuk mavi gözleri, sırtından aşağı uzanan gümüş rengi saçları ve neredeyse parliyormus gibi görünen süt rengi pürüzsüz cildi...
Leydi Eva koşarak Lord Greg'in yanına doğru gidip seslendi. Lord Greg açık mavi gözlerini Eva'nin üzerinde gezdirdi. " Buyurun Leydim" diyerek yanıtladı. Eva karşısındaki güçlü lordu görünce bir daha böyle bir risk almayacağım diye söylendi kendi kendine. Yanakları pembeleşti. Şimdi, işin zor kısmı geliyordu. Bu lorda kafa tutmak. " Buraya gelip evimi alıp, ailemi zincirlere vurdunuz. Babamdan, abimden ve diğer sevdiklerimden haber alamıyorum. Korkuyor muyum? Aslında evet ancak bilmediğiniz bir konu var. Ben Leydi Eva Kane ve evime gelen işgalcilerin sözünü dinleyip terk etmeyeceğim. Eğer beni buradan göndermek istiyorsanız önce canımı almanız gerekli."Lord Greg kızın dediklerinden dolayı sessiz kaldı ve Leydi Eva yavaş adımlarla uzaklaştı.
Bilge Hendrick ve Lord Greg salonda karşılaştı. Bilge kalenin mumların yakmakla meşgulken Lorda hiçbir şekilde reverans da bulunmamıştı. Lord Greg, bilgenin bu hareketini anlayışla karşıladı. " Bana olan öfkenizi anlıyorum Bilge. Ancak ben sizinle düşman olmak istemiyorum." Bilge Hendrick son mumu da yakti ve elindeki kibriti sallayarak söndürdü. Lord Greg'e doğru döndü. " Üzgünüm lordum size öfkeli olabilmek için fazla aşağıdayim. Ben sizin denginiz değilim"
Lord Greg masanın başına oturup gülümsedi " Benim işini iyi yapan herkese saygım vardır Bilge. Sizin nasil biri olduğunuzu biliyorum, eğer bana yardım ederseniz birlikte birçok iş başaracağımıza inanıyorum."
Bilge, işgalci bir Lord dan böyle bir teklif geleceğini beklemiyordu.
" Lord Greg yani siz bana bulunduğum haneye ihanet etmemi mi istersiniz?"
" Ben buna ihanet demiyorum. Akıllı davranarak savaşın kazanına hizmet etmenin mantıklı olan olduğunu söylüyorum"
" Üzgünüm Lordum, size saygı duyuyorum çünkü beni ve Kane hanesine çalışan birçok insani hapsetmeniz gerekirken siz de bize saygı gösterip özgürlüğümüzü elimizden almadınız. Ancak benden bundan daha fazlasını beklemeyiniz" Bilge Hendrick reverans yapıp çekildi. Lord Greg bir işgalciydi ama asla vicdansız ve kötü davranışlar sergileyen bir adam değildi.
Kraliyet sarayinda yemek için Lawren, eşi ve kralın ailesi vardi. Maureen ve Lya salonda yemek masasını hazırlarken Kral geliyordu.
" Kralı görmek için sabırsızlanıyorum" dedi Lya.
Herkes aniden sessizliğe büründü. Muhafızlar geldi ve yanlarda durdular. Kral yanından geçerken herkes eğildi. Kalabalığa başını sallayarak tahtına oturdu, pelerini etrafında birikti. Kraliçe ikinci tahta oturmak üzereydi ama kral tarafından durduruldu. Kral bir muhafiza doğru dönerken kraliçenin yüzü düştü. Muhafiz kraliçeye kralin yanında durması için eşlik etti.
" Bugün tüm sevdiklerimle birlikte olmanın şerefini yaşıyorum. Umarım tüm hayatımız boyunca böyle olur," dedi Kral ve bir saniyeliğine Maureen ile göz göze geldi. " Buyurun" diyerek yemek masasını işaret etti. Herkes yemek masasına oturdu. " Yarın birlikte şehre çıkıyoruz değil mi baba?" Diye sordu Richard. " Elbette Lord Lawren da bize eşlik edecek"
Reginald babasına doğru baktı. " Peki ya ben?" Diye sordu. Kral oğlunun davranışına şaşırmıştı çünkü Reginald babasıyla birlikte vakit geçirmekten pek haz etmezdi. " Sen nasil istersen oğlum gelebilirsin."
" Hepinizi birlikte görebilmek ne kadar güzel!" Kraliçe kocaman gülümsemeyle söyledi.
" Açıkçası oraya huzur bulmaya değil anneciğim, babamin nasıl berbat bir kral olduğunu görmeye gidiyorum" Reginald kraliçeye cevap verdikten sonra çorbasını yudumladi. Masadaki herkes buz kesti. Kraliçe, Reginald'ı gözleriyle sert bir şekilde uyardı. " Ne diye oyle bakıyorsun anneciğim, halk isyanlarda, açlıkta ve hastalıkta değil mi?" Kral masaya doğru sert bir şekilde yumruk attı. Herkes korkudan irkildi, " Reginald yeter artık!" Sandalyesini geri itti ve ayağa kalktı.
" Sen ve senin şımarıklıklarından bıktım. Sen benimle nasıl böyle konuşursun? Bilmez misin ki kralla böyle bir şekilde konuşmak ölüm demektir! Ben senin sadece baban değilim kralınım. Daha zavallı bir çocuksun ancak her şeyi bildiğini sanıyorsun ben ise buradan seni aptal bir çocuk olarak görüyorum şimdi yıkıl karşımdan" Reginald sinirle gözleri doldu ve ayağa kalktı, hiçbir şey demeden babasına sert bir bakış atıp odasına çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇLARIN YÜZÜ 1.KİTAP KIZILIN RESMİ
Fantasia"Sensin" dedi. Gelecek senindir ve sen nasıl istersen öyle şekillenir. Kenara doğru çekildi eliyle uçurumu gösterdi ve ekledi. " Hadi şimdi pes et ve tarihe karış. İnsanlar seni korkak diye ansın. Tarih kitaplarinda hanenin son kalanı korkaklık ya...