Leslie'nin ayrılacağını duyan Richard hayatının en kötü haberini aldığını düşündü sebebi her ne olursa olsun onun gitmesine izin vermeyecekti. " Bu ne demek oluyor Leslie, nereye gidiyorsun?" Leslie'nin gözleri doldu, belli ki o da gitmeyi isteniyordu. Ne kadar canı yansa da gözlerinden yaşlar akmasına engel oldu. "Gitmek zorundayım. Ne olur daha fazla bir şey sorma. Hoşçakal Richard." Leslie sözünü bitirdikten sonra prensin konuşmasına izin vermeden gitti. Prens ise son bir kez baktı sevdiğine.
Sabah olmuştu, Lord Kane bir gürültü ile uyandı. Çadırın çıkıp baktığında askerler koşarak yanına doğru geldi. " Lord Kane, Sör Alcander... Biz onu çalıların arasında bulduk ölü bir şekilde." Lord Kane öfkeyle parladı. " Bu nasıl olur? Kim, bunu nasıl yapar, gece boyunca hiç mi bir şey görmediniz?"
"Sör Alcander sarhoştu en son tuvalete gideceğini söylemişti. Uzun bir süre dönmeyince biz de merak ettik." Lord Victor Kane askerlerin üzerine yürüdü böyle bir hatayı asla kabul edemezdi. İçlerine kadar giren düşmanın kim olduğunu düşündü.
Elya kendine seslenen kadına doğru gözlerini hiç ayırmadı. Kadın Elya'ya doğru döndü. Simsiyah saçları, beyaz teni vardı. " Benim kim olduğumu elbette ki biliyorsun." Edgar, Gloria Ana'yı görünce cok şaşırdı. Tahmin ettiği çirkin ve yaşlı bir kadındı ancak karşısındaki kadın güzel ve gençti. Kadına doğru döndü " Sende nesin be?" diye tepki verdi. Kadın adama doğru baktı ve " Sen her ne istiyorsan ben oyum." Tahta sandalyesine oturan kadın Elya'yı süzdü. Bu kız baştan aşağı normal ve saf birisiydi. Şaşırdı, sonra konuşmaya başladı." Seni bu kadar özel yapan şey nedir anlamıyorum." Elya kadının dediğinden hiçbir şey anlamadı. Kendinde özel olan şey neydi? Tüm bunları düşünürken Edgar kadina karşı sert bir şekilde tepki verdi.
" Ne istiyorsan söyle Gloria Ana ya da her ne isen." Gloria Ana adama doğru döndü ve yaptığı saygısızlığa sinirlenerek " Seninle konuşmuyorum koca adam." dedi.
" Burada biraz daha kalmanı istiyorum Elya."
" Neden ben anlamıyorum?"
" Çünkü öğrenecek çok şeyin var."
Gölde oturup suyun dalgalanmasını izleyen Eva, Eric'in gelmesi ile irkildi. " Leydim, burada ne yapıyorsunuz?" Ne kadar kötü hissettiğini gizleyemedi. " Bir şey yaptım ama iyi mi kötü mü bilmiyorum ya her şeyi mahvedersem?" Eric yerde oturan Eva'ya elini uzattı. Eva ne olduğunu anlamayıp sadece bakmakla yetindi. " Merak etme sadece eğleneceğiz. Haydi benimle gel."
Birazcık yürüdükten sonra birlikte Serin Göl'e geldiler. Serin göl yanında turuncu yaprakli ağaçlarla donatılmış bir doğa harikasıydı. " Serin Göl söylenene göre en derin gölmüş biliyor musun?" dedi Eric. Eva'ya baktı sadece sessizce manzaraya bakakaldığını gördü. Bir an Eva ile ilgili saçma hayallere kapıldı ancak bir kac dakika sonra kendine geldi. Eva için neden bunu yaptığını sorguladı. Sonra onun gülüşünü ve gözlerinin içinin güldüğünü gördü. "Eric.." dedi kendi içinden, "kendine gel ne olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇLARIN YÜZÜ 1.KİTAP KIZILIN RESMİ
Fantasy"Sensin" dedi. Gelecek senindir ve sen nasıl istersen öyle şekillenir. Kenara doğru çekildi eliyle uçurumu gösterdi ve ekledi. " Hadi şimdi pes et ve tarihe karış. İnsanlar seni korkak diye ansın. Tarih kitaplarinda hanenin son kalanı korkaklık ya...