Robin biraz yürüdükten sonra kulübeye geri döndü. Kendini iyi hissettiğini sanıyordu ancak hala iyi değildi. Hareket etmek onun için tehlikeliydi. Eve geldi hemen yola koyulmak için hazırlanmaya başladı. Yaşlı adam Robin'e nereye gittiğini sordu. Robin adamın yüzüne bile bakmadan cevapları verdi. En sonunda adam, doktorun eve geldiğini söyleyince Robin duraksadı ve şaşırdı. " Nasıl? Yerimi nereden öğrenmiş" diye sormadan edemedi.
- Kasabadakiler söylemiş burada ağır yaralı bir adam olduğunu seni bulamayınca meydana doğru gitti belki tekrardan gelir ya da ben onu bulurum dedi yaşlı adam.
- Gerek yok dedi Robin. Tekrardan hazırlanmaya başladı. Yürüdükçe her yeri ağrıyor ve kanamaları başlıyordu.
- Nereye hazırlanıyorsun böyle? Bu halde bir yere mi gidiyorsun? Diyerek yaşlı adam Robin'e kızdı.
Robin adamın kızdığını anlıyordu ama gitmek zorunda olduğunu söyledi.
- Bakın efendim her için teşekkür ederim belki siz olmasaydınız şuan hayatta bile olamayabilirdim. Size bir can borcum var ve bunu ödeyeceğim ancak şimdi gitmek zorundayım beni bekleyen bir ordu ve insanlar var eğer şimdi gitmezsem bir dahaki sefere çok geç olabilir. Dedi Lord Robin.
Adam kafasını üzgün bir şekilde eğdi, "fakat kanıyorsun" dedi sessiz bir şekilde Lord Robin kanamasının fazla olduğunu fark etti.
- Elbette bir gün gideceksin evlat ancak doktorun muayene etmesine izin ver. Biraz daha iyileşince gitmen senin için daha faydalı bu şekilde gidersen ulaşacağın yere varamadan ölürsün dedi adam.
Adamın üzüntüsünü gören Lord Robin ağrılarının da artmasıyla kafasını sallayıp biraz daha kalmaya ikna oldu. En azından doktor onu muayene edene kadar.
Eva odasında cezasını günlerdir yatmakla geçirdi. Hayatında yaşadığı en sıkıcı günlerdi bu. Bir anda kapı açıldı, annesi kapının ardında belirdi. Eva'nin yanına oturdu.
- Ne zamandır yemek yemiyorsun beni endişelendiriyorsun Eva.
Eva annesinin söylemlerine cevap vermedi hatta duymazlıktan geldi.
- Cezanın bittiğini söylemeye geldim. Umarım hatani anlamışsındır Eva.
Eva annesine doğru sinirle döndü
-Hata mı? Ne hatasından bahsediyorsun anne, arkadaşımla birlikte gezdiğim için hata mı yapıyorum?
- Eva o senin arkadaşın değil üstelik mesele de o değil. O çocuk bir düşman olabilir sana zarar vermek isteyebilir ya da onunla tek başınıza gezdiğinde birileri seni takip edip sana zarar verebilir. Ben sadece seni korumaya çalışıyorum dedi Leydi Mary Kane.
- Ama değil anne. Eric düşman değil o sadece benim arkadaşım. Ayrıca ne zamana kadar beni koruyacaksın elbet bir gün tek kalacağım, ayaklarımın üstünde durmayı öğrenmem gerek.
Leydi Mary Kane elini kızının yanağında gezdirdi. " Ben yaşadığım müddetçe seni koruyacağım benim küçük kızım" dedi. Leydi Mary Kane ayağa kalktı kıyafetini düzeltti.
- O çocukla görüşmene izin vereceğim Eva ancak yanında biri olmak şartıyla. Bunun için de Rasmus'u uygun gördüm o size nereye gidiyorsanız eşlik edecek.
Eva'nin bu olay hiç hoşuna gitmedi artık nereye giderlerse rahatça eğlenemeyecek ve her yaptıklarından annesinin haberi olacaktı. Önce biraz itiraz etse de Leydi Kane, Eva'nin sözünü kesti.
- Yeter Eva. Benim sabrımı zorlama yoksa fikrimden vazgeçeceğim.
Eva kafasıyla onayladı. Annesini belki ikna edememişti ama en azindan bir şekilde de olsa Eric'le görüşmesine izin vermişti.
Lord Greg Harold korku dolu bir kabusla uyandı. Yaşadığı olaydan sonra sürekli kabuslar görüyor ve korkarak uyanıyordu. Bir ulak yanına doğru geldi ve mektubu bıraktı. Greg yataktan kalktı, mektubunu aldı okumaya başladı. Babası, artık her şeyin zamanının geldiğini ve en yakın zamanda yola çıkıp kaleye kuşatmasını başlamasını söyledi. Lord Greg Harold hemen hazırlanmalarının emrini verdi. Masasına oturdu eline kalemini aldı Sophie'ye bir mektup yazmaya karar verdi. Bu belki de yazacağı son mektuptu, belki de alacağı son nefes, geçireceği son günlerdi. Sevdiği kadına son kez onu ne kadar sevdiğini yazmak istedi.
" Sevgili Sophie, yüzünü görmeyeli aylar oldu. Günler benim için ne kadar karanlık tahmin bile edemezsin. Sonunda kıvılcımın başlayacağı yere doğru ilerliyorum, merak etme ben iyiyim sadece seni göremediğim için üzgün ve endişeliyim. Sophie yazacağım bu şeyler sana bir küstahlık gibi gelse de söyleyeceğim çünkü seni seviyorum. Bir saniyelik ömrüm kalsa bile söyleyeceğim son söz bu olacağı için bu anlamlı mektuba da bu sözcüklerden daha fazla anlam taşıyan başka bir söz bulamıyorum. Seni ilk gördüğüm anı, daha dün gibi hatırlıyorum. Seninle tanışmamız, beraber olmamız ve bu hayatta bu mutluluğu tadabilmemiz bize sunulmuş en büyük değer olduğuna inanıyorum ve ben seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim. Hayatımın hiçbir anında bu kadar yoğun yaşamadığım duygular seninle beraber oldu ve şimdi tekrar senin hasretini yaşıyorum. Her ne olursa olsun benim için üzülme inan bana her şey senin için çok daha güzel olacak. Benim yokluğumda anneme göz kulak ol ve ona sevgilerimi ilet.
Lord Greg Harold.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇLARIN YÜZÜ 1.KİTAP KIZILIN RESMİ
Fantasía"Sensin" dedi. Gelecek senindir ve sen nasıl istersen öyle şekillenir. Kenara doğru çekildi eliyle uçurumu gösterdi ve ekledi. " Hadi şimdi pes et ve tarihe karış. İnsanlar seni korkak diye ansın. Tarih kitaplarinda hanenin son kalanı korkaklık ya...