Her şey zamansız bir ölümle başladı.
En değerlim kollarımda can verirken içimde çoktan bir savaş başlatmıştım.
Savaşım ölüm meleğine değil, onu benden koparmak için ölüm meleğini davet eden kirli ruhlara karşıydı.
İçimi dolduran kin, akıttığım her...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
❄️ Karsu~Bırak Beni Böyle
Gönlümden vazgeç
Kalbimi bırak
Bakma, dönme
Bırak beni böyle
Rujumun rengi çalma
Kalsın benim dudaklarımda
Karşımdaki koltuk boş kalsın
Şarkımız bir bana çalsın
Merak etme, ben düşmem
Bakma, dönme, bırak beni
Böyle...
❄️
"Ozan her şey tamam mı?" dedim Devrim'in bakışlarından kaçamadan. "Evet evet, Kraliçe için her şey tamamlandı." dedi Ozan içeriden telaşla. Birkaç emir sıraladıktan sonra nihayet yanımıza geldiğinde gömleğine uzandım. Yakasını düzelttim ve yanağına bir öpücük kondurdum. "Teşekkür ederim." dedim fısıldayarak.
Elini belime yerleştirip iki kez yavaşça vurdu. "Ne demek Güzelim, sen yeter ki iste." dedi kulağıma eğilip fısıldayarak. Devrim sahte bir öksürükle ilgiyi kendine çekmeye çalışsa da ikimiz de dönmemiştik. "Ama yine de aşırı gerginim." diye bir itirafta bulundu Ozan.
Başımı onaylarcasına salladım. Kim olursa olsun gerilirdi zaten Figen Aladağ karşısında. İfadesini çözmek o denli zordu ki gülümsediğini gördüğünüzde aklınıza mutlu olduğu en son gelirdi. Ki bence en çok alayla gülümserdi sonra da sinirden.
Tıpkı benimle tanıştığı ilk gün yaptığı gibi... Ne olduysa Cihan'dan sonra olmuştu. O günden beri beni kızı yerine koymuş olmasa da aileden saydığını söyleyebilirdim. En azından İnci'den çok güveniyordu, orası bana yetiyordu. Sonuçta Cihan'ın en kutsal amacını devralmıştım... Ailesini korumak.
Benim bir ailem olmadığı için kolay olmamıştı ama zamanla alışmıştım.
"Peki ben neden hala buradayım?" diye sordu Devrim. Sol ayağını katlayarak sağ ayağının üzerine yerleştirmiş ve arkasına yaslanmıştı.
"Ben söylediğim için." dedim ne var bunda der gibi. Kaşları şaşkınlıkla havalandı, ardından gülümsedi. "Onu biliyoruz da sen neden istedin? Benimle alakalı bir durum değil ki bu, Figen Hanım'ı tanımam etmem."
Geçip karşısındaki masaya oturdum yarım bir şekilde. Gözleri haddinden fazla açılan yırtmacıma değse de toparlayıp bakışlarını bakışlarıma tutturdu ve bana doğru eğildi.