Her şey zamansız bir ölümle başladı.
En değerlim kollarımda can verirken içimde çoktan bir savaş başlatmıştım.
Savaşım ölüm meleğine değil, onu benden koparmak için ölüm meleğini davet eden kirli ruhlara karşıydı.
İçimi dolduran kin, akıttığım her...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Cem Adrian~Her şey seninle güzel ❄
Her şey seninle güzel, bu toprak bu taş bile... İçimdeki bu korku, gözümdeki yaş bile...
Beklenmedik bir anda, ayrılık gelip çatsa... Seninle paylaştığım tek bir gün yeter bana...
❄
"Evdeyim, Ozan'a ulaşamıyorum Devrim." Ses tellerimdeki telaş tohumları bariz ortadaydı. Ozan'a bir şey olma ihtimali beni deli ediyordu. "Bana konum at, hemen çıkıyorum. Buz Kadın?" Son iki kelimeyi daha sakin bir tonda söylemişti. "Söyle" dedim iyi bir şey söylemesini dileyerek.
"Ozan senin için önemli biliyorum ama telaş yaparsan hata yaparsın. Bu nedenle mantıklı düşünmeye çalış ve bana haber ver. Ortağını bulacağız merak etme." dedi usulca. Ninni okur gibi bir sakinlikte ve nasıl olduğunu anlamadan beni biraz olsun rahatlatabilecek bir tonda...
Semih'e baktım, kafasını sağa sola salladı. Telefonundan sinyal alamazsak yerini öğrenmemiz mümkün değildi ama gerekirse onun için tüm İstanbul'u yakabilirdim. Karış karış her toprağını gezer onu bir şekilde bulurdum. "Tamam" dedim "Hata yapmayacağım ama şu an ne yapacağımı da bilmiyorum. " Sesim zayıflamış mıydı? Bu yola çıkarken hiçbir zaafımı bavula koymasam da elim kolum bağlanmıştı. Ozan benim yol arkadaşımdı.
"Ne yapacağını tabi ki biliyorsun. Ne yapman gerekeni her zaman bilirsin. Sadece kendini dinle. Sen bir yolunu mutlaka bulursun. Sen Buz Kadın'sın... "
Devrim... Hayatımıza zorla dahil olmuş ve nefretimizi kazanmıştı. Hatta şu an, ondan kurtulmak için fırsat kollayan ortağımın hayatı için bana yardım ediyordu. Kader insana gerçekten çok tuhaf oyunlar hazırlıyordu. Dediği gibi yapıp birkaç saniye gözlerimi kapatıp sessiz kaldım. Tüm benliğim Ozan'ı bulmak için çıkar yol arayışındaydı. Her hücrem... Gözlerim açıldığında bir tebessüm yayımlıştı dudaklarıma.
"Teşekkür ederim." dedim yüksek sesle. Hattın diğer ucunda güldüğünü duydum. "Buldun değil mi? Ama bana teşekkür etme sen yaptın." dedi ve telefon kapandı. "Serkan! Al şu telefonu evin konumunu mesaj at Devrim'e. Çocuklara da söyle alsınlar içeri zorluk çıkarmasınlar!" sesim geri gelmişti.
Devrim'in lafıyla Buz Kadın geri gelmişti...
"Semih telefon sinyalini bırak. Ozan'ın arabasına çip yerleştirmiştim bir plan için. Fark edip çıkarmamışsa bir şansımız olabilir." Semih kafasını salladı ve işine geri döndü. Ozan arabasında bir çip olmasına hiçbir zaman sıcak bakmamıştı ama ben bir şekilde yerleştirmiştim. Bu yaptığımın hayat kurtaracağını bilmeden de olsa...
Serkan ve Semih birlikte çalışıyorlardı. Bahçeye giren siyah cip görüş açıma girdiğinde hareketlendim. Devrim gelişi güzel park edip yanıma gelmişti. "Evet Buz Kadın, planımız nedir?" dedi ciddiyetle. "Ozan arabasındaki çip'i çıkarmamışsa onunla bulmaya çalışacağız." dediğimde gülümsedi. Sorgular gibi yüzüne baktım. "Demek ortağına bile güvenmiyorsun... Bu seviyede bir güvensizliğin olduğunu bilmiyordum." dediğinde gözlerine baktım.