❄️Bölüm 5 : Ölü yıldızlar durağı

570 179 393
                                    

Sezen Aksu~Hani

Bir an görebilmek onuDeğer tüm yaşamanaHani sarılırsın çaresiz anılara

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir an görebilmek onu
Değer tüm yaşamana
Hani sarılırsın çaresiz anılara...

Ozan bir küfür mırıldandı. Benim keyfim yerindeydi. Heyecan severdim. Gördüğüm kadarıyla iki kişilerdi. "Ozan sence yeni mekana beş kişi sığar mı dersin?" diye sordum sakince. "Olmaz, sen başka bir yer biliyor musun?" dedi alayla. Evet bildiğim yerler vardı ama şehrin her tarafı bu şerefsizlerle dolmuştu. "İyi ki geldiler lan ne güzel heyecanımızı canlı tutuyorlar." derken orman yoluna saptım. Ozan bana göz devirmişti.

Yavaşladım ve onların önümüze geçmelerini sağladım. Çok geçmeden önümüzdeki araba durunca aşağı indik. Onlar da indi silahlarımızı onlara yöneltince onların silahsız olduğunu fark ettim. "Kimsiniz lan siz?" dedim soğuk bir sesle. Adam ellerini havaya kaldırarak ilerledi. "Bilge Hanım ateş etmeyin, size bir şey getirdik." dedi ve ellerini temkinli bir şekilde indirip ceketinin cebine doğru götürdü.

"Hop, hop ne yapıyorsun! Kaldır ellerini, bana doğru gel!" dedim öfkeyle. Dediğimi yapıp önümde durduğunda silahımı indirmeden ama benden silahımı alamayacağı bir mesafede durup elimi ceketinin iç cebine soktum. Elim bir kağıda değmişti. Kağıdı çıkarıp ona silahımla geri gitmesi için bir işaret yaptım.

Ozan ve Devrim silahlarını adamlara yöneltmişken silahımı arabamın üzerine bırakıp kağıdı açtım. "Demek cidden bahsettiğim o yola siz de girdiniz. Ama ben söylemiştim silahın elinize yakıştığını. Ne kadar da ileri görüşlüymüşüm. Aladağ'dan sonra biraz da Alaşah'la oynarım, bana da eğlence çıktı. Bu arada söylemek istiyorum ki öldürdüğünüz adamlarla işim çoktan bitmişti zaten, umurumda bile değiller. Çerezler bitince sizi misafir etmek isterim Alaşah Hanım. Sevgiler ve kurşunlarla... Daima arkanızı kollayın... Kemal Kandemir. "

Notu okuduktan sonra gözlerimi kapattım. Kemal'in beni bu kadar erken öğrenmesi işimi zorlaştıracaktı. Hırsla arabanın üzerindeki silahımı alıp ilerledim. "Söyleyin sahibinize sırasını beklesin! Bir daha itlerinden gönderecek olursa acımayacağımı da söyleyin! Sizin devriniz bitti lan! " Silahımın emniyetini açtım. Öfke... Öfke benim zaafımdı. Devrim bile biliyordu bunu. Yapmamalıydım. Silahsız adamları öldürmek bana yakışmazdı.

Adamlar korkuyla gerilediklerinde ben de onlara doğru kararsızlıkla yürüyordum. Kolumda bir baskı hissettim ve temkinli bir şekilde kolumu tutan kişiye baktım. Ela gözleri bana bunu yapmamam gerektiğini anlatıyordu. Hiçbir şey söylemedi. Sadece gözlerime baktı. Sinirle kolumu ondan kurtarıp arkama döndüm. Çığlığım ormanda yankılanmıştı. Ardından yanıma gelen Ozan bana derin derin nefes almamı söylemese nefes almayı unuttuğumu bile fark etmezdim. Araba sesi duyduğumda gittiklerini anlayabiliyordum.

Ormana gelene dek benim sinir krizimden veya başka bir konudan konuşan olmamıştı. Sessizlik ölüm gibi gökyüzümüzü kaplıyordu. Yıldızları bile göremeyeceğimiz bir karanlık bizi içine çekmekten yorulmuyordu. Bizim gökyüzümüz yoktu. Üç farklı hayat, üç farklı felaket getirmişti ve bu üç çaresiz savaşçıyı bir tek karanlık sahiplenmişti.

KADER DEVRİMİ      (01.29) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin