Bölüm şarkısı Sia ~ Elastic Heart
Buraya hikayeye başladığınız tarihi ve saati yazın lütfen. 🌠
Sabah gözlerimi açtığımda küçük odamın tavanına bir iki dakika baktıktan sonra doğrulup terliklerimi giydim. Saçlarımı üstten bir topuz yapıp lavaboya girdim. Çıktığımda uyku sersemliğiyle yaptığım bir tür alışkanlık haline getirdiğim şeyi yaptım.
Odamı inceledim.
Küçük penceremin bozuk kolu yine yamuk duruyordu. Bir simetri hastası gibi sinir olmuştum bu görüntüye.
Tam bitişiğinde olan yatağım gece yine geç saatte gelip anında kendimi yatağa attığımı gösteriyordu adeta. Çalışma masam gece zar zor yaptığım ödev kağıtları ile doluydu.
Odamın kırık dökük duvarları kalan son paralarımla mavi bir boya alıp boyamam sebebiyle canlı duruyordu. Maviyi seçmiştim çünkü kasvetli hayatımda bu renk bana umut ışığı olmuştu.
Bu küçük evi kafede ve Reşat Amcanın yanında çalıştığım dükkandaki part time işimden topladığım paralarla kiralıyabilmiştim. Lise 4. Sınıftaydım bu yüzden okuldan çıkıp işe gidiyordum, saat 23.00'da eve ancak gelebiliyordum.
Dolabıma doğru yönelip mavi renk tunik tarzı olan bir hırka, altıma lacivert dar paça pantolonumu giydim. Saçımı topuz olarak bırakıp dışarıya çıktım.
Kahvaltı yapmayı sevmediğim için yapma gereği duymadan kulaklıklarımı takıp şarkı eşliğinde otobüs durağına vardım.
Palto almayı unuttuğum için kendime lanetler okurken otobüs gelmişti. Yine alışkanlık haline getirdiğim diğer şeyi yapıp tekli koltuklardan birine kendimi attım. On beş dakika sonra okula gelmiştim.
Dışarıya çıkıp sınıfa doğru yol aldım o arada bankta salına salına sigara içenleri, elinde çöplerle gezip çöpün yanından geçerken bile inatla yere atan insanları izliyordum. Sınıfa girdiğimde Özge'nin yanına oturdum ve her sabah olduğu gibi konuşmaya başladık. Özge buradaki en yakın arkadaşımdı.
Birkaç dakika sonra öğrencilerin gelmesiyle oluşan gürültüye içimden lanetler okuyarak ne zaman geldiğini bile bilmediğim öğretmeni dinlemeye çalıştım. Okul yine aynı geçmişti. Oradan çıkıp çalıştığım kafeye doğru yürümeye başladım. Param fazla olmadığı için yürüyordum.
Kafenin içerisine girdiğimde yoğun kahve kokusu karşıladı beni. İçime çekmedim çünkü fazla sevmezdim.
Kafenin ortasında olan tezgaha yaklaştım arka tarafa geçtim ve önlüğümü giydim.Orta boyutlarda bir kafeydi ve kahverenginin ağırlıklı olduğu eski çağlardaki kafeleri andırıyordu.
Masaları ve sandalyeleri eskimişti dolayısıyla oturduğunuzda gıcırdıyordu.Tezgahın üstünde sırayla dizilmiş şekerler çikolatalar vardı. Genç yaşlı demeden ikram ederdik.
Buradaki mesai saatim bittiğinde Reşat Amca'nın yanında çalıştığım 'Çoruk Kitapevi'ne doğru yürümeye başladım.Bacaklarım ne kadar ağrısada para kazanmalıydım yoksa bu dünyada nasıl varlığımı sürdürebilirdim ki? Beynimde dönen bu düşüncelerle derin bir nefes aldım ve dükkanın önüne geldiğimi fark ettim. Kendimi hemen içeri atıp Reşat Amcayı selamladım.
Buranın 3/4'ü kitaplıktı sadece kapı tarafında kitaplar yoktu.
Dar bir alandı ve duvarları eskimiş ahşaptandı. Duvarları ise tozlu ve küflüydü. Dükkanda kitaplara önem gösterilmediği açıkça belliydi. Buraya ilk ayak bastığımda tek düşüncem biraz para kazanmaktı. Ancak buranın küflü kokusu, hırpalanmış kitapları beni farklı kılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CELPS GEZEGENİ
FantasyCelps Gezegeni'ne gitmeye hazır mısınız? Ya, Zekanus'un karanlık kapılar ardındaki merhametsizliğini görmeye? Bir genç kız düşünün: Geleceği görebilen bir genç kız. Yeni bir dünya düşünün: Gücü yüzünden o genç kızı içine çeken bir dünya. Bu savaş...