Bölüm şarkısı Shawn Mendes ~ Show You
Hayatın ellerimizin arasında olduğuna inananlardandım. Ne yapıyorsak, onu yaşıyorduk. Hayatımızı nasıl şekillendiriyorsak, buna uymak zorundaydık. Hayatı ellerimizle yoğuruyor güzel şekiller elde etmek istiyorduk. Bazılarımız acı katmak istemiyordu hayatına, yalan gülüşleri onu mutlu etmeye çalışıyordu. Bazılarımız ise mutlu hayatının içine melankoli katmak istiyordu. Onların gülüşleri kanlıydı zaten. Daha fazla yalan istemiyorlardı hayatlarında.
Ben artık hayatımı yoğuramıyordum. Artık hayatımı şekillendirebildiğime inanmıyordum. Okyanusun derinliğinde bir iskeleydim ve oradan oraya savruluyordum. Tek yaptığım hikayemde bir köşeye çekilmek ve yaşayacaklarıma göz yummaktı.
Gözlerim etrafta gezerken denizin içinde bir şehrin olduğuna inanamıyordum. Rengarenk evler önümüzde seriliydi ve evlerin şekilleri deniz kabuklarını andırıyordu. Yürüdüğümüz yerin etrafındaki mercanlar ayak parmaklarımı gıdıklıyordu ve yanımızdan geçipte, bize hiçbir şey yapmayan okyanus canlıları beni şaşkına çeviriyordu.
Arkamdan ilerleyen Tekan'a omzumun üstünden kısaca bakıp biraz ileride ki kalabalığa doğru yürümeye devam ettim ancak kolumu tutan eliyle durup tekrar ona bakmak zorunda kalmıştım. Büyük adem elması hareket ederken yutkundu ve kısık bal rengi gözlerini etrafta gezdirip gözlerimin içine baktı. "Burada dur. Orada neler olduğuna bakacağım. Burayı bilmiyoruz ve tehlikeli olup olmadığı belli değil, gri. Sana zarar gelmesini istemiyorum. Buradan ayrılma ve sözümü dinle."
Gözleri inatla yüzümü gezerken yüzümü buruşturup itiraz etmek istedim ancak öyle bir inadı vardı ki onu dinlememek elde değildi. Gitmeden önce gelmememi tekrar tembih etti ve kalabalığa doğru uzaklaştı.
Sinirle onun ardından baktım ve gözlerimi kısarak yere oturdum. Ellerim mercanların üstünde gezerken mavi küçük bir balığın elimi gıdıklaması küçük bir kahkaha atmamı sağladı. Evlerin etrafında sokağı andıran yolların üstünde deniz anaları geziyordu. Şehrin etrafını, üstünü kuşatmışlardı ve şehrin ışıkları onlardı. Işık yayıyorlardı! Heyecanla kalkıp başımın üstünden geçen bir deniz anasını gözlerimle takip ettim ve hepsinin farklı bir ışık saçtığını fark ettim. Mükemmeldiler!
Yüzümde beliren tebessüme hakim olamazken Tekan'ın hâlâ gelmemesiyle yüzümdeki gülümseme paramparça oldu. Endişelenmeye başlamıştım. Islanan topuzumdan intihar eden bir saçı kulağımın arkasına sıkıştırdım ve girişin önünde bıraktığım ayakkabılarıma bakıp elbisemin eteklerini tutup hızla kalabalığa doğru koşmaya başladım.
Yaklaştıkça belirginleşen seslerin arasında Lenna'nın sesini ayırt edebilmiştim. Kalabalığı yarmaya çalışırken aniden biri tarafından belimden çekilmemle çığlık atacaktım ki büyük eller ağzımı kapattı. Sırtıma vuran kaslı göğsünü hissedebiliyordum. Bu Tekan'dı. Aniden ona doğru döndüm ve kaşlarımı çatarak yüzünü ellerimin arasına aldım. Kalabalıktan uzakta kalmıştık ancak sadece birkaç adım. "Neden gelmedin? Bir şey oldu sandım!"
Elmacık kemiğinden ibaret olan yüzünde bir anda hınzır bir ifade oluştu. Bal rengi gözleri ışıl ışıl parlıyordu ve dolgun dudaklarındaki gülümseme mutluluğun kölesiydi. "Şş. Sessiz ol." Elini tekrar dudaklarımın üstüne kapattı ve bir anda dudaklarını elinin dış tarafına yerleştirdi. Bizi dışarıdan gören biri beni öpüyor sanabilirdi. Dudaklarını çekmeden konuşmaya devam etti. "Benim için endişelendin mi yoksa grili kızım?"
Kalbimin vurdum duymaz yumrukları kalbimi deşecek gibiydi. Dudaklarımın üstündeki eli ve dudaklarını elinin dış tarafına yerleştirmesi, diğer elinin ise belimi sarması.. Bu adam benim için zehirdi ve zehrin bedenime ne yapacağını bilmeden onu yudum yudum içiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CELPS GEZEGENİ
FantasyCelps Gezegeni'ne gitmeye hazır mısınız? Ya, Zekanus'un karanlık kapılar ardındaki merhametsizliğini görmeye? Bir genç kız düşünün: Geleceği görebilen bir genç kız. Yeni bir dünya düşünün: Gücü yüzünden o genç kızı içine çeken bir dünya. Bu savaş...