25. BÖLÜM

1.5K 123 43
                                    


Bölüm şarkısı Jojo ~ Save My Soul

İçimdeki lavlar bedenimi sarmışken yağmursuz kalmış bir toprak gibi kupkuru hissediyordum kendimi. Başım dönüyordu ve sürekli zonkluyordu. Adımlarımı kapıya doğru yönelttim ve daha ne yaptığımı fark edememişken kapının tokmağını aşağıya doğru çekip aşağıya indim.

Koridora adım atıp çıplak ayaklarımı umursamadan yürümeye başladım. Beynimde birkaç ses gözlerimin önüne belirsiz görüntüler getiriyordu. Çıldırmış mıydım? Burnumu çekip tişörtümün kollarını aşağıya doğru indirdim ve başımı sağa sola sallayıp mırıldanmaya başladım.

Kendimi neden içi çekilmiş gibi hissediyordum?

Alt dudağımı dişlerimin arasına alırken gözlerimin dolmasını umursamadım. Öyle saçma bir haldeydim ki neler olduğunu kendim bile fark edememiştim. Koridorun iki yanına ayrılan kısmından sağa doğru döndüm yutkunarak yürümeye başladım.

Çıplak ayaklarım zifiri siyaha çekiyordu beni sanki. Burnumu çektim ve gözlerimin önüne gelip giden siyah giyinimli adamlarla dona kaldım. Gözlerim irileşmişti ve nedenini bilmediğim halde nefeslerim sıklaşmıştı.

Yürümeye devam ettiğimi önüme çıkan kapıyla anlamıştım. Ayrıca içeriden gelen sesleri de sonradan duymuştum. Kadının sesi kulaklarımda çınladı. 'Kral orada!'

Yutkundum ve elim kapı tokmağına gitti. Kapı tok bir sesle duvara hafifçe çarptı ve tam o anda beynimden vurulmuşa döndüm. İki tane adam Kral'ın yattığı yatağın önünde dikiliyor, ona kılıçlarını hedef alıyorlardı. Bunu yaparken düşünecek zamanım yoktu. Ayrıca düşünecek bir durumda değilim. Çığlık atmaya başladım. Kesinlikle sesimi tanıyamıyordum.

Biraz aklım başıma geldiğinde çığlık atmayı kesip bağırmaya başladım. "Kral'ı öldürüyorlar! Çabuk bura.." daha sözümü tamamlayamışken adam beni yere serip seri bir yumruk attı. Acı yanağımdan akıp bedenimi sessizliğe büründürürken nefes alamadım.

Yan gözle Kral'ın uyandığını görmüştüm ancak diğer adam ona kılıçını doğrulttu ve hafifçe kılıçı gırtlağına yasladı. Üstümdeki adamın onlara bakmasını kullanarak onu üstümden attım ve çevik bir hareketle kılıcını elime aldım. Gözleri büyümüştü ve benim gibi birinden böyle bir hareket beklemediği belliydi. Sırıttım ve onun yerde uzanmasını keyifle seyrederek ayağımı göğsüne bastırdım ve kılıcı gırtlağına dayadım.

Diğer adamın sırtı bize dönük olduğu için bizi göremiyordu ve o kadar sessiz yapmıştım ki işimi beni duyması imkânsızdı. Buradan tekrar Yankı'ya teşekkürlerimi ilettim ve eğilip yumruğumu adamın yüzüne geçirdim ve ayrıca tabiki kalkıp benimle uğraşmaması için kılıcı acımasızca bacağına sapladım.

Şevkat bedenimi terk edeli çok olmuştu. Acımasız yöntemlerle büyütülen bir kızdan şevkatli olmasını bekleyemezdiniz.

Adamın genzinden gelen çığlığa benzer sesle diğer adam omzunun üstünden bize baktı ve anında gözleri irileşti.

Adama doğru kılıcı saplayacakken, benden hızlı çıktı ve kılıcımı tutup yere fırlattı. Boğazıma sarılan elleriyle gözlerim irileşirken, ellerinde titremeye başlamıştım. Mâlum yerine dizimi geçireceğimi anladığında çarpıkça sırıttı ve "Uslu dur bakalım," diye fısıldayarak ellerinin tutuşunu sıklaştırdı.

Boğazımdaki acı, gözyaşlarım olup toz parçacığı olurken göz bebeklerim geriye doğru kaydı ve her yer simsiyah olmaya başladı. İstediğim siyahlık beni korkutuyordu. Siyahın böyle korkunç olacağını nereden bilebilirdim ki?

CELPS GEZEGENİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin