Bölüm şarkısı ALİ ~ Epilogue
Ellerim dudaklarıma kapanırken kulaklarım gerçeklere sağır olmuştu. Bir düş düştü üzerime sert kayalıklar iliğime nakışlanırken, sesim çıkmıyordu şimdi. Sessizlik, cinayetin en merhametli haliydi. Göz pınarlarıma işlenmiş gibiydi yalanlar. Yalanlarla pişmanlıklarımı akıtıyordum yer yüzüne. Dilimin ucunda bir sancı yakıyordu gerçekleri.
Gerçeklik kör bir düğümdü ve yalanlar açardı ancak o kör düğümü. Etrafımız bilenmiş gölgelere taht kururken, sessizlikti onları güçlendiren. Sessizlik çoktan sükût olmaktan çıkmıştı. Sessizlik çığlıklarını kamçılarla kanatıyordu.
"Ne?" Diye fısıldadım. Gözlerim odağını şaşırmıştı. "Yalan söylüyorsun."
"Sus."
Tekan'a inanamayarak baktım. Ne diyordu böyle? Başını ellerinin arasına aldı ve tekrar saçlarını karıştırarak kadına baktı. "Sadece sus, Mina."
Aniden sinirle ayağa kalktım. Kadına inanmamıştı değil mi? "Burada sus demen gereken bu kadın! Lütfen bana şu kadına inanmadığını söyle.."
Tekan beni duymuyormuş gibiydi. Yavaşça gözlerini yumdu ve aynı sakinlikle tekrar açtı. "Kim yaptı? Beni kim kullanıyor?"
Kadın göz ucuyla bana bakıp, oturuşunu düzeltti ve tekrar Tekan'a baktı. Gözlerini kısmış, öylece düşünüyor gibiydi. "Ben sadece bilinenleri ve olanları söyleyebilirim, genç adam. Bunu yapan kişi bilinmiyor. Bunu sana söyleyebileceğimi sanmıyorum."
Sinirle güldüm. Bizimle dalga geçtiği, yalan söylediği o kadar belliydi ki! Kadına doğru birkaç adım atıp, işaret parmağımla onu gösterdim. "Yalan söylediğin apaçık değil mi? Madem bunların hepsini biliyorsun.. Neden yapanı da söylemiyorsun?"
Konuşmaya devam edecektim ki Tekan'ın eli bileğimi sardığında duraksadım ve öfkeyle ona döndüm. Karnımın ağrısı iki katına çıkmış gibiydi. "Bu işe karışmayı kes."
Aniden bileğimi elinden kurtardım ve hınçla başımı salladım. "Öyle mi? Neden karışmayacakmışım? Bunlar mantıklı mı? Söyledikleri mantıklı mı? Senin olduğun bir konuda nasıl karışmamamı beklersin?"
Çenesi kasılmıştı ve boynundaki damarların akış yönünü bile görebiliyordum. Saçını eli yardımıyla geriye attı ve tekrar oturdu. "Bana yardım etmeni istemiyorum. Bu işi kendim halledeceğim."
"Sana engel oluyorum, öyle mi?"
"Evet!"
✴
Mulan dört gündür bu iğrenç yerde durduğuna inanamıyordu. Geceleri uyuyacakları zaman mahsene yarasaları salıyorlardı ve onların etrafta dolanıp, onlara zarar vermelerine dayanamıyordu. Öldürüleceklerdi. Bunu biliyordu. Her gün birkaç kişiyi krala götürmek sebebiyle mahsenden çıkarıyorlardı ve çıktıkları an duydukları tek şey acı dolu çığlıklarıydı. Bunları duymak istemiyordu artık!
Taştan yapılmış duvarlara ve tabana bakıp iç çekti. Buranın her santimini ezberlemişti. Duvarlara asılı meşaleler hariç hiçbir ışık yoktu ve kelepçeleri gibi elektrikli olan parmaklıklardan nefret ediyordu. Bir, iki santim yakınına yaklaştığında bile vücuduna bir elektrik akımı sarıyordu ve vücudun kasılıyordu.
Savaşta yara aldığın yerlere ise taşlı tabanlardan çıka gelen yılanlar zehrini salıyordu ve sabaha kadar o acıyla kıvranıyordun. Neyse ki ölmüyoruz demişti bir keresinde Beryil. O zaman Mulan keşke ölsek diye bağırmamak için kendini zor tutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CELPS GEZEGENİ
פנטזיהCelps Gezegeni'ne gitmeye hazır mısınız? Ya, Zekanus'un karanlık kapılar ardındaki merhametsizliğini görmeye? Bir genç kız düşünün: Geleceği görebilen bir genç kız. Yeni bir dünya düşünün: Gücü yüzünden o genç kızı içine çeken bir dünya. Bu savaş...