22. BÖLÜM

1.6K 138 34
                                    


Rumeysa_olmez391 okuyucuma ithafen

Bölüm şarkısı Avril Lavigne ~ Hush Hush

Kalbimin simasında olan çizgiler birleşip bir şeye dönüşmüştü; Tekan'ın bal rengi gözlerine. Gözlerinin arasına sıkışmış gün batımı renklerini unutamıyordum.

Kahve kokusundan nefret ede ede kokusunu içime hapsetmek istiyordum. Bazen küçük bir çocuk kadar özgür ve muhtaçtı. Bazen baba kadar şevkatli, dokunaklıydı. Bazen ise kağıt kesiği kadar acı verici. Bunların hepsi birleşip onun kusurlu mükemmelliğini yansıtıyordu. Ona olan hislerimin önüne geçemezdim.

Ona çoktan alışmıştım.

Eğer bir insanı gözleriniz her daim arıyorsa, siz ona alışmışsınızdır. İşte buydu. Bir alışkanlık, muhtaçlık ve belirsiz bir sevgi. Bu üçleme kalbimin kapakçıklarında atan kelimelerdi.

Bulutlar Kapısı'nda bir dersteydik. Yanıma Luke denilen bir çocuk oturmuştu. Sarı saçları, mavi gözleriyle ve alt dudağındaki halkayla, değişikti açıkçası. Altına siyah bir kot pantolon, üstüne ise gri bir tişört giymişti.

Sandalyeye yayılarak oturması ve kolunun koluma sürtünmesinden rahatsızlık duymaması, rahat bir bir insan olduğunu gösteriyordu. Ben ise çok rahatsızdım. Kolumu hışımla çektim ve gözleri bana doğru çevrildiğinde parmaklarının arasında oynadığı halkasıyla bana baktı. Sırıtıyordu. "Demek gri saçlısın? Seni ne zamandır görmek istiyordum. Çok ünlüsün burada."

Kaşlarım çatıldı. Bir insanı gördüğüm anda hoşlanmadığımda ondan bir şeyler çıkıyordu ve bu çocuk bu insanlardan biriydi. "Geleceği görmemden dolayı olabilir mi halkalı?"

Dudakları titredi. Kahkaha atmak istediği belliydi ancak sert görüntüsünü bozmak istemiyordu anlaşılan. İyice gözüme batmıştı. "Halkalı ha? Bunu sevdim.."

"O zaman bir daha demeyeceğim."

Kolunu sandalyemin arkasına attı ve biraz doğrularak bana doğru kaydı. Nereden geliyordu bu rahatlık? "Demek öyle. Seni sevdim gri. Her neyse, geleceği görüyorsan eğer bana kaç yıl sonra öleceğimi söyle." Kafasını geriye atıp bana baktı. "Ona göre istediğim her şeyi yapacağım."

Burnumu kırıştırarak ona iğrenerek baktım. Çakacaktım şimdi yumruğu ağzına! "O kadar güldüm ki sandalyeden düşeceğim şimdi. Beyinsiz misin? O ne biçim soru? Gücümü kullanamıyorum." Gözlerimi devirdim. "Hem kullanabilsemde senin embesil embesil sorularınla uğraşmazdım."

"Seninle bunu tartışmayacağım. Yapmak istediklerim listesinin birinci sırasını ne çekiyor bilmek ister misin?"

Derin bir nefes vererek ona baymış bir bakış attım. "O kadar merak ediyorum ki ölmek üzereyim."

"Peki o zaman. Seni öpmek istiyorum."

Gözlerim öfkeyle parladığında tam o sırada arkadan gelen bağrışma sesleriyle arkamızı dönmemiz ve Tekan'ın Luke'a yumruk atması bir oldu. O kadar hızlı hareket ediyordu ki göz açıp kapayıncaya kadar Luke yeri boylamış, Tekan'ın yumruklarına mahsur kalmıştı.

"Senin o dudaklarını dikerim lan!" Deres ve Raymin Tekan'ı tutmaya çalışıyordu ancak delirmiş gibiydi. İçindeki pusuda yatan canavarı ortaya çıkarmıştı. Gözleri kan çanağına dönmüş, hareleri odaklanamıyordu. Bir anda Tekan'a korkuyla bakarken kolum biri tarafından çekildi. Lenna'ydı. "Ne oluyor yine burada? Bu Tekan yine niye delirdi?"

CELPS GEZEGENİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin