27. BÖLÜM

1.1K 96 40
                                    

Bölüm şarkısı Halsey ~ Colors

Geçmişin izleri yüzüme boya fırçası atıp, karanlıktaki hayallerimi rengarenk geçişlerle ruhumun derinliklerine gömerken, şimdi avuçlarımın arasındaki yüze rengarenk hayallerimi yansıtıp, onunla boyanmak istiyordum.

Şaşkınlık ve birazda kederle boyanan bal rengi gözlerinde kehanetimin zırhlı pancerelerini aralıyordum. Nefesi kalbimin atış seslerini geçemiyordu. Onun nefeslerinde kaybolmak vardı şimdi.

Avuçlarıma batan sakalları kesinlikle canımı acıtmıyor, aksine kalbimdeki bükülen çiçekleri uyandırıyordu. Ne olursa olsun ne yaparsa yapsın onu seviyordum. Ve onun da beni sevmesini istiyordum. Bu his her ne kadar yakalarıma yapışıp kendime gelmemi söylesede, istiyordum.

Gözlerinin hareleri büyüyüp kollarını bana sardığında ona beklentiyle bakmaktan başka çarem yoktu. Acizce beni sevmesini bana soğuk şevkatinin vicdanını bırakmasını istiyordum. Gözlerim dolarken titremeye başlayan ellerimi sırf onun hissetmemesi için yanaklarından sıyırdım ve siyah kazağımın kollarını aşağıya doğru çekerek kısa tırnaklarımı avcuma batırdım.

Bir anda bana doğru bir adım atıp ağzını açtı ancak daha sonra geriye adımlayıp sırtını duvarla birleştirdi ve kafasını duvara çarptı. Sanki benim canım acımış gibi yüzümü buruşturdum ve "Yapma," diye fısıldadım. Kafasını tekrar geriye atıp duvara çarptı. Gözlerimi kapatıp "Yapma," diye bağırdım.

Beni sevmesini istemekten nefret ediyordum. Kimsenin beni sevmesini bu kadar istememiştim. Yutkundum ve kafamı iki yana sallayıp sırtımı ona doğru döndüm ve kaldırımdan inip yürümeye başladım. İçime damla damla akan siyah kanı damarlarımda hissediyor, her ne kadar damarlarımın patlamasını isteyecek olsamda, damarlarım siyah kanı içine çekip onun acısına katlanmak istiyordu.

Yanaklarımdan süzülen yaşlara aldırmadan koşmaya başladığımda rüzgârın fısıldaşmalarına kulak asmıyor, beni harap etmesini önemsemiyordum. Benim içim zaten haraptı. Beni daha fazla kimse kırıp dökemezdi.

Aniden arkamdan gelen ayak seslerini duyduğumda boğazımdan bir hıçkırık yükseldi ve "Gelme!" Diye bağırdım.

Annemle babam bile beni terk ettiğinde bu acıyı hissetmemiştim ben. "Sen de beni istemiyorsun," diye bağırdım. Beynim kelimeleri hecelere döküp idrak yetkime asırlarını döktüğünde ne söylediğimi anlamıştım. Dudaklarıma bir dur diyemiyor, içimi döküyordum. Çığlık atarak hıçkırdığımda içimdeki onu söküp atmak, sonrada kendimi onsuz bıraktığım için içim sökülene kadar ölmek istiyordum. "Neden beni kendine aşık ettikten sonra beni geri itip, istemedin beni? Neden babam gibi istemiyorsun beni? Ben sana ne yaptım? Ben size ne yaptım?"

Aniden ayağımın burkulmasıyla diz üstü düştüm ve yeri yumruklayıp kanların tenimi iki büklüm etmesini umursamadım. Öyle canım acıyordu ki acı kemiklerimi sızlatıyor, inleterek kanlarımın yere saçılmasına durdurak vermiyordu. Omzuma konan elle irkildim ve kendimi geri çekmeye çalıştım ancak etrafımı onun kokusu sardığında onunda beraberinde göğsü sırtımla buluşmuştu. Arkamda benim gibi diz çökmüş kollarını bana sarmıştı. Omuzlarımda olan kollarını kaydırarak boynuma çıkardı ve başımı da kendine doğru çekip kafamı boynuna yer edindirdi.

Küçük iç çekişlerimle birlikte "Beni bırakma," diye mırıldandım. Boğazımdaki ruhani eller hiç acımadan ellerini sıklaştırıp boynumun derisini soyup kemiklerime sızıyor, oradan da kalbime -kendi kemiklerimle- baskı uyguluyor kalbimi delip ruhumun soyulmasını sağlıyordu.

Burnunu boynuma bastırıp yutkundu. Titredim. Hâlâ ne olursa olsun ondan vazgeçemiyordum. Sizi sevmeyen birine kalbinizi ellerine bırakmış mıydınız hiç?

CELPS GEZEGENİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin