5. Bölüm

9.6K 292 35
                                    


"Sevilmek istemiyorlar, alışık değiller."




Fırat sabır çekip sandalyemi kendine doğru çekti elimdeki çatalı alıp domatese batırdı çatalı bana doğru getirince ağzımı açmam gerektiğini biliyordum. Ne yaptığını bende anlamıyordum bazen.

- Ağzını aç

Dediğini yapıp bana yemek yedirmesine izin verdim sanki aksini yapabilecekmişim gibi.

Bazen düşünüyorum " kızlar annelerinin kaderini yaşarmış sözünü " ölümüne korkuyordum bu sözün gerçek olmasından iki gündür hayatım annemin yaşadığı hayattan beter bir hale gelmişti, ne yediğim yemekten nede içtiğim sudan bir şey anlıyordum daha 17 yaşında olmama rağmen o kadar yorgundum ki sanki dünyanın bütün yükü sırtımdaydı.

Oturduğum merdiven basamağından Urfanin karanlığa gömülmesini izliyordum, kahvaltidan sonra Fırat şirkete gitmişti, amcamdan haberim yoktu Ciwan okuldan gelmiş miydi bilmiyordum çokta umrumda değildi açıkçası sadece ona Emreyi sormak istiyordum ama korkum şuydu ki abisine söyler miydi sorduğumu, bir dayak seansını daha kaldıramazdı bedenimi.

O kadar çok oturmuştum ki orda bacaklarım uyuşmuştu resmen. Büyük avluda yankılanan kapı sesi birinin geldiğini beli ediyordu oturduğum merdiven basamağından kalkıp Fıratla kaldiğim odanın arka tarafında yüksek balkona geçtim, balkon odanın içinde değildi odaya çıkan merdivenler bitince odanın kapısına ve sağa bir yol vardı ordan geçip balona gittim bu balkonu sadece konağa yemeğe davet edildiğimizde araba arkada durunca uzaktan görmüştüm.

Balkona geçip karşı karşıya duran koltuğa oturdum buranın manzarası ön tarafın manzarasından daha güzeldi insanın içine huzur veriyordu ancak bu konakta o huzuru burmak o kadar zordu ki. Ne yapacağımı düşündüm burdan nasıl kurtulacağımı, nereye gideceğimi.

Annem aklıma düştü en son bu konağa zorla getirilmeden önce gitmiştim mezarına onu o kadar çok özlüyordum kelimeler anlatmaya yetmiyordu hayatta olsaydı eğer babamın bana bunları yapmasına asla izin vermezdi sahi neden ablam değilde ben.

Düşünmekten beynim ağırmıştı gözlerim yavaş yavaş batan güneşten kayıp giderken oturduğum koltuğa ayaklarımı uzatım burda uyumamam gerektiğini biliyordum ama bedenim şuan ölesiye reddediyordu kalkıp yatağa geçmeyi birkaç dakika zorla açık tuttuğum bilincim kendini tatlı bir rüyaya teslim ederken tek dileğim bütün bunların kabus olmasıydı.

2 SAAT SONRA :(

soğuk rüzgar üstümdeki elbisenin içinden sızıp bedenimi soğuktan titretirken duyduğum sesleri idrak edemiyordum birileri bağırıyordu Urfa bu kadar soğuk olamazdı. Bacaklarımı daya çok kendime çekmeye çalıştım nolurdu yani biri üstüme bataniye örtse de iki gündür haram olan uykumu doya doya alsam.

Gözlerimi açmadan tekrar uyumak üzereydim ki sesler çoğalmaya başladı, bağıran kişinin sesi bana o kadar tanıdık geliyordu ki uyku sersemi olmasam kim olduğunu hemen anlayacaktım. Sesler çoğalınca gözlerimi araladım.

Ay tam tepedeydi, ben uyumadan önce hava yeni yeni kararıyordu kaç saat geçmiş olmalıydı ki, bağırış sesi yaklaşınca olduğum yerde titredim, ses Fırata aitti kime bağırıyordu yine. Olduğum yerden kalkıp gitse miydim yoksa bütün geceyi burda mı geçirseydim iğrenç bir ikilem içindeydim.

Başımı kaldırıp aya baktım tekrar daha fazla burda kalamazdım zaten acıkmıştım birde üşüyordum üstümde bir şey alsam iyi olacaktı çünkü bu gece anneme gidecektim. Ne olursa olsun gidecektim.

AVŞİN (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin