15. Bölüm

6.2K 236 242
                                    



"Gerçekten neysem onu isteyebilmek, işte payıma düşen son özgürlük bu benim."

[Jean-Paul Sartre / Akıl Çağı]




" Bak bu yara annemden, işte bu babamdan,
Burdaki ilkokul öğretmenimden, ha şu en derin olan mi onu ben açtım bilmeden.
En çok da o acıtıyor canımı, en çok o kanıyor. "




Baran bana gülümseyerek elini uzattı transtan çıkmış gibi elimi uzatacağım zaman Fıratın elimi tutup Baranın elini kendisi tutması ile olduğum yerde kaldım. Ortama Fıratın kelimeleri damga vurdu.

- Benim kârıma benden başkası temas edemez.

Bakışlarım Fıratın birleştirdiği ellerimize kayarken pansumanli elimin acısını hissetim elimi Fıratın avucundan kurtarmaya çalışırken Baranın sesini duydum.

- Hiç değişmemişsin be Fırat medeniyet öğren biraz yakışmıyor sana.

- Sende hiç değişmemişsin Baran anladın sen.




Baranın gülerek söylediği sözler sonunda Fırat tutuğu elimi daha fazla sıkmaya başladı sanki o kelimeleri ona karşı ben sarf etmişim gibi benim canımı yakıyordu her zaman olduğu gibi başkasının hırsını benden çıkarıyordu ah şimdi o olmadık yerde gelen deli cesaretim olsaydı hepsini yüzüne haykırsaydım ama yoktu işte olur olmadık yerde geliyordu bana sormadan. Sonunu başını düşünmeden geliyordu. Elimin acısı artarken pansumanın ıslandığını hissetim kanıyordu işte. Vücuduma yayılan acı gözlerimin dolmasına sebep olurken sadece Fıratın duyacağı şekilde fısıldadım.


- Elim acıyo bırak lütfen.


Fırat beni duymuyormuş gibi elimi tutmaya devam ederken daha fazla dayanamayacağımı hissetim beni duyması umudu ile tekrar fısıldadım biraz daha elimi sıkmaya devam ederse oturup ağlayacaktım.


- Fırat lütfen elim acıyor bırak.



Kelimelerimi Fırat yeni yeni işitiyormuş gibi sıktığı elime baktı baktığı yere bende baktım beyaz pansuman bezi kırmızı renge boyanmaya başlamıştı bile Fırat elimi bıraktı yanımdan geçip yemek masasına doğru yürüdü Baran ve Ciwan çoktan oturmuştu sofraya. Olduğum yerde bir tek ben duruyordum gözlerimde biriken yaşları silip yerime geçtim hâlâ çok açtım yemekten sonra pansumana bakabilirdim . Yemek boyunca kimseyle ilgilenmedim arada Fırat ile Baranın işler hakında konuştuklarını duyuyordum ilgimi çekmediği için duymuyormuş gibi yemeğime devam ettim. Ciwanın yerinden kalkmadan önce sesini iştim başımı kaldırma gereği bile duymadım.



- Size afiyet olsun abilerim ben biraz arkadaşlarla takılacam.

- Geç kalma sakın Ciwan bir de seninle uğraşmayayım.

- Karışma çocuğa Fırat hızlı zamanları gezsin eğlensin kızlarla takılsın bırak çocuğu.

- Fazla da açılmasın Baran sonra arkasını ben toparlıyorum.

Ciwan merdivenlerden inerken abisine cevap vermeyi de ihmal etmedi.

- Tamam be abi geç kalmam.

Ortamı sessizlik kaplarken yemeğimi bitirmiştim oturduğum yerde gerindim bakışlarımı tabağımdan alıp karşıma diktim Fıratın üzerimde olan bakışları beni rahatsız ediyordu ancak yapabileceğim bir şey de yoktu. Çalışanlar sofrayı toplamaya başlamıştı Fırat ve Baran sigaralarını içmek için terasa gitmişti bende hâlâ yemek masasında oturuyordum bu eve geldiğimden beri ilk defa tokluk hissini tadıyordum avucumun içine baktım beyaz bez kırmızıya boyanmıştı bunu da halletmem gerekiyordu nihayet oturduğum yerden kalktım mutfağa gidip ilk yardım çantasını almam gerekiyordu küçük adımlarla mutfağa gittim sağlık çantasını alıp kirli bezi açtım normalde kana bakamıyordum ancak bunu halletmem gerekiyordu hayatta olduğu gibi bu evde de bana yardım edecek kimse yoktu açtığım sargıyı kenara bıraktım bordo sıvıyı kesilen yere sürdüm avucumun ici yanınca üflemeye başladım acısı biraz geçince temiz sargıyı sardım çantayı yerine bırakıp çöpleri attım. Yapacak hiçbir şeyim yoktu tek başına oturmaktan da sıkılmıştım artık mutfaktan çıkıp terasa doğru gittim Fırattan nefret ediyordum ama biraz gidip yanlarında otursam belki can sıkıntım geçerdi hem Baran nasıl biri bilmiyordum belki iyi biridir.


AVŞİN (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin