24.Bölüm

4.8K 274 820
                                    

Geçerken uğrayanla sana gelmek için yola çıkan bir olmaz...

- Baba Zerda Fıratı seviyor.

Herkesin yaşandığına inanmadığı bir günü vardır. Benimki annemin kurşunlarin önüne atlayıp beni koruduğu gündü. O an o hisler ve o gün hiçbir zaman benim için unutulmazdi. Annemin kollarımın arasına yığılan bedeni ve bana son kez kızım deyişi hâlâ kulaklarımda çınlıyordu. Çoğu zaman o gün oraya gitmesem belki annem şimdi hayata olurdu diye düşünmekten delireceğimi düşünürdüm ancak delirmiyordum ve düşünmeye devam ediyordum.

Gözlerimi babamdan ayırmıyordum gerçeği söyleyleyeli sadece saniyeler olmuştu yüzündeki şaşkınlık bana bilmediğini kanıtlarken arkamda hissettiğim beden ve duyduğum ses o an zamanı benim için tekrar durdurdu.

- Avşin

Fıratın ölüm kokan sesi ve babamın tepkisizliği beni korkutuyordu ama ben zaten bitmiştim bana napabilirlerdi dibin dibini görmüş birini neyle korkuta bilirlerdi. Yüzümü durmadan ıslatan yağmur damlalari ve tenime yapışan kıyafetlerim ile arkamı döndüm. Fırat ve yanında tanımadığım bir adam vardı az önce babama söylediğim şeyi duymamaları imkansızdı çünkü ikisinin de kıyafetleri ıslanmaya başlamıştı. Fıratın bakışları benden çekilip hâlâ tepkisiz bir şekilde bizi izleyen babamda durdu kimse bir şey demiyordu ortamı sadece yağmurun toprağa kavuşma sesi vardı.

Sessizliği babam bitirmişti.

- Az önce ne dedin sen Avaşin.

Az önce dediğim şeyi tekrar etmeden önce gözlerimin içine öfkeyle bakan Fıratı umursamadim.

- Duydun baba Zerda çocukluktan beri Fıratı seviyormuş. Herkes de biliyormuş benim dışımda.

Sessizliği fırsat bilip tekrar konuştum babam burda olmasa Fırat şimdiye beni mezara gömmüştü bakışlarından beli oluyordu bu.

- Bile bile hepsi sessiz kalmış baba benim yerime ablam evlene bilirdi ablam evlenseydi mutsuz olmazdı baba ben mutsuzum her gece başımı yastığa inşallah yarına çıkmam diye koyuyorum.

- Kes sesini Avşin

Fıratın uyarı dolu sesi beni susturmaya yetmiyordu ağzımı açıp ona bir şey dememe izin vermeden babamin sesi duyuldu nihayet üzerindeki şaşkınlığı atabilmisti böylece babamın hiçbir şeyden haberi olmadığını anlamıştım yinede babamı afetmeyecektim çünkü beni ateşe o atmıştı o gün Fırat onun yanında bana vururken sadece izlemişti ve ben bana eli kalkan hiç kimseyi affetmiyecektim.

- Sen karışma Fırat bırak konuşsun döksün içini.

Burnumu çekip olduğum yerde döndüm annemin mezarına baktım içim yanıyordu buraya hep ağlayarak gelmek sürekli isyan ediyormuş gibi görünmek annemi üzdüğü kadar beni de üzüyordu. Tekrar babama yöneldim.

- Hayır baba içimi dökmek istemiyorum ben bu adamın yanında kalmak istemiyorum ben ömrümün sonuna kadar ona mecbur kalmak istemiyorum yalvarırım sana bırakma beni onun eline dayanamıyorum artık.

Bunları söylerken elimle Fıratı işaret ediyordum onun öldürücü bakışları ve öfkeyle harmanlanmış nefreti ile şimdiden bana yapabileceklerini zihnimde canlandırıyordum.

- Anneme beni sana emanet etti baba hâlâ çok geç değil beni ondan alabilirsin lütfen baba.

Durdu sanki karar verecekmiş de aklı karışmış gibi bakıyordu yaşlıydı yaşı baya ileriydi bu yüzdendir ki gözleri çoğu zaman puslu bakardı bizi sevdiğini hiçbir zaman beli etmezdi şayet beni sevdiğini hiçbir zaman düşünmezdim daha çok benden nefret ediyormuş gibi bakardı bana zaten evin içinde birbirimizi çok görmezdik yemekten yemeğe belki. Babamın yanına gittim zar zor dizlerimde bulduğum dermanla hareketlerimi izliyordu dikkatle ayaklarının dibine çöküp dizine sarıldım hıçkırarak ağlayarak konuşmaya çalışıyordum.

AVŞİN (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin