Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasına bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı ;
Beni bensiz bıraktın, beni sensiz bıraktın.Bazı anlar vardır insanın yaşandığına, yaşadığına inanmadığı rüya gibi gelen bazı anlar vardı. Bu anlar veya anılar iyi de olabilirdi kötü de iyi anlar olunca insan tekrar yaşamak tekrar aynı duyguları en derinden hissetmek isterdi fakat kötü anlar ve anılar olunca insan zihninden bir şekilde o anı yok etmek hiç yaşanmamış saymak isterdi. İnsan zihni çok gizemli bir yerdi milyonlarca nöronun bir araya gelmesiyle hatırlanan anlar sanki bize çok kolay bir şekilde akla gelmiş izlenmi verirdi ama insan o anı hatırlamak için beyninde milyonlarca nöronu çalıştırırdı peki ya unutmak için unutmak için kaç nöron çalışırdı veya silinirdi. İnsanoğlu duyduğu şeyi nasıl unuturdu nasıl zihninin en ücra köşelerine haps etmek isterdi o anları ya da en azından nasıl işittiklerini işitmemiş gibi yapardı.
- Hani sen Avşini seviyordun Ciwan.
Tam olarak duyduklarımı idrak etmek için saniyeler geçmişdi belkide ama bana dakikalar hatta saatler gibi gelmişti. Olduğum yerde kas katı kesildim sevmek kelimesi milyonlarca anlamda kullanılabilirdi arkadaş olarak sevmek, akraba olarak sevmek ve kalpte yer verecek derecede sevmek Halil hangisinden bahsediyordu peki. Ben kendi içimde hesaplaşma yaşarken Ciwan oturduğu yerden hiddetle kalkıp Halilin kafasına vurdu ardından fısıltı şekilde konuştu.
- Sussana oğlum bu konakta yerin kulağı vardır ne sevmesi yok öyle bir şey.
Halil, Ciwanin vurduğu kafasını ovuşturup sersemce kapıya döndü o an göz göze gelmemiz ile Halilin dudaklarından fısıltı şekilden döküldü adım aynı anda Ciwanin korku dolu bakışları da beni buldu.
- Avşin
Beni fark etmeleri ile kapıyı tamamı ile açıp içeri girdim Halil panikle ne yapacağını bilmez halde bana bakmaya devam ederken sessizliği ben böldüm. Ciwanin gözünde gördüğüm korku bana hangi sevgi olduğunu zaten beli ediyordu işte taşlar şimdi yerine oturmaya başlamıştı Ciwanin bana olan dengesiz tavırları beni Emre'nin yanında gördüğünde girdiği tribal enfesiyonlar benden bu derece nefret etmesi hepsi bana ulaşamadığı için ya da onu görmediğim içindi. Elime düşmüştü ve bunu kullanmaktan çekinmiyecektim.
- Ne saçmalıyorsun sen Halil
Engel olmadığım bir şekilde yüksek çıkmıştı sesim o anın verdiği şaşkınlık ve huzursuzluk ile birinin duyup odaya gelmesi ihtimali bile aklıma gelmiyordu. Ciwan sesinde kontrol etmeye çalıştığı endişe ile beni uyardı.
- Sessiz ol
Güldüm gözündeki korku hareketlerindeki panik midemi bulandırıyordu. İçimden " oğlum o senin yengen lan yengen " repliği geçiyordu.
- Bana burda ne döndüğünü anlatmazsan Ciwan yemin ederim öyle bir bağırırım ki değil abin bütün Urfayı başına toplarım.
Duygusuz ve kendinden emin sözlerim Ciwanın suratına bir tokat gibi çarpıp kayboluyordu ki yüzünde oluşan renk değişimi buna kanıttı.
- Tamam tamam bağırma bir şey olduğu yok hem ne duydun sen niye kapı dinliyorsun kızım sen bela mısın
Ciwan efendi aklınca konuyu başka yere çekmeye çalışıp beni suçlu çıkarmaya çalışıyordu ama benim ne susmaya ne de kanmaya niyetim yoktu bana yaşattığı her şeyi ona misli ile iade edecektim elime öyle bir koz vermişti ki Fırat bunu duysa Ciwanın nefes almasına bile izin vermezdi şuan tek sıkıntı elimde bir kanıtın olmamasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVŞİN (Töre)
Teen FictionAvşin Sorin & Fırat Sorin - Yaklaşma bana !!! Genç kızın sesi odada yankılanırken, ceketini çıkaran adam yatağın önünde korkuyla duran kadına baktı. Sabır çekerek genç kizin kolundan tutup yatağa itirdi. Kalkmasina izin vermeden üstüne eğilip kız...