20. Bölüm

5.1K 258 430
                                    

"oysa benim ruhumda savaş var; durmadan ölüyor içimdeki insanlar."

- Annene diktiğim özel tasarımlardan yaparım kızıma.

Dünyanın en yıkıcı kelimesi "sanmak " Benim için iyi biri sanmak , güvenilir sanmak , doğru söylüyor sanmak işte beni psikolojikmen yoran şeyler bunlardı sanırım yorulmuştum savaşmak istemiyordum sadece bir odada oturup uzun uzun boşluğa bakmak bana çok iyi gelirdi tamamı ile toparlanırdım belkide. Ahmet ustanın cümlesi ortamda derin sessizliğe neden olmuştu gözlerimi yerdeki noktaya diktiğim için sanki ikiside bana bakıyormuş gibi hissediyordum sessizliğe daha fazla dayanamayan Fırat olmuştu boğazını temizlemek için iki kere öksürdü sonra konuştu.

- Evet ustam anneme diktiğin özel tasarım fistanlardan dik.

Ahmet usta elindeki çay bardağını makinanın yanına bırakıp boynuna astığı gözlüğünü taktı yaşlılığın verdiği yavaşlıkla yerinden kalktı cansız mankenin boynuna doladığı metre gibi olan ipi aldı bakışlarımla Ahmet ustayı takip ederken Fıratın beni izlediğinden bi haberdim.

- Güzel gelinim kalk da ölçülerini alayım.

Fırata baktığımda onun da bana baktığını fark ettim gözleriyle onaylayınca oturduğum tabureden kalktım Ahmet usta önce belimi sonra boyumu en son da kol ölçülerimi aldı benimle işi bitince eski yerime geçip oturdum Ahmet usta bana yönelik konuşmuştu ama ben ağzımı açmadan Fırat konuşmuştu.

- Özelikle istediğin bir renk var mı kızım

- Yeşil bordo siyah usta

Ahmet usta başını olumlu yönde salladı Fırat oturduğu yerden kalkınca bende kalktım.

- Ustam biz artık kalkalım sende bir ricam olacak yeşil elbiseyi iki güne hazır etmen lazım.

Ahmet usta gibi bende şaşkın bir şekilde Fırata baktım.

- Hayırdır oğul

- Mirza ağa oğlu için davet düzenlemiş ona gidecez

- Tamam oğul hazır edip konağa gönderirim ben biraz daha otursaydınız.

- Yok usta kalkalım daha çarşıda işimiz var akşama da Elmas daye bizi bekliyor.

- Peki oğul yine gelin

- Tamam ustam geliriz inşallah

Fırat, Ahmet ustanın elini öpüp çekilince bende öpüp geri çekildim dükkandan Fırat önde ben arkasından çıktık aklıma takılan şeyleri sormak istiyordum.

- Fırat

- Ne

- Nereye gidecez

- Mardin'e

- Ben niye geliyorum ki

- Sence Urfa'da yokken seni tek bırakır mıyım

- Kaçmam ki daha birakabilirsin bence

Fıratın adımları durunca bende durdum arkasını dönüp benimle göz teması kurdu tuaf bir ifade vardı yüzünde daha çok merak gibiydi.

- Alla alla fırsatını bulur bulmaz kaçırmış gibi duruyorsun halbuki.

- Yok kaçmam

- Niye kaçamazsın mesela

- Kaçsam da nereye gidecem ki zaten olan da oldu birde nereye gitsem buluyorsun beni.

Fıratın yüzünde oluşan sinsi gülümseme ona yumruk atma isteğimi getiriyordu ama kendimi hakim olup içimden geleni yapmadım.

- Sonunda bunu anlaman iyi oldu cehennemin dibine bile gitsen bulurum seni.

AVŞİN (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin