7. Bölüm

9.4K 263 45
                                    

" Öğret bana, nasıl unutulur düşünmek "

* Şarkı tam Avşin ve Fıratı anlatıyor *

- Şimdi sana diyeceğim o ki zorlaştırma kızım ne yaparsan yap Fırat seni bırakmaz zaten baban buna müsade etmez. Daha fazla zorlaştırma bu gece olanlari görmezden geleceğim, yarın imam nikahı olacak ertesi gün düğün kendini hazırla kızım bu yaşlı amcan engel olamadı.

Hayatım acılar üzerine kuruluydu benim, önce annemi kaybetmiştim şimdi ise yaklaşık 2 yıl önce babam tarafından verilen sözün bedelini ödemek zorunda bırakılıyordum, ben evlenmek istemiyordum daha yapacak o kadar çok şeyim vardı ki henüz hiçbirini bile yapamamıştım. Biliyordum evlenirsem hiçbirini yapmama imkan vermeyecekti Fırat.

Gözlerinde bana karşı olan nefret bu konakta kaldığım gün sayısı olarak artıyordu, benden neden bu kadar nefret ettiğini anlayamıyordum. Geçmişe gittiğim zaman Fıratın bana ve anneme hep öyle baktığını hatırladım küçükken onun annesi olmadığı için kıskandığından dolayı öyle baktığını düşünmem gayet normaldi ancak şimdi annem yoktu bakışları hâlâ aynıydı tek fark eskiden nefreti bana zarar veremiyordu şimdi ise kıskaçları arasında sıkışıp kalmıştım.

Amcamla konuşmamızın üzeriden yaklaşık bir saat geçmişti, elinden gelenin fazlasını yapmıştı benim için ancak babamı vazgeçirememişti biliyordum kaderin bir oyunuydu bu bize. Konuşma sonrası amcam odasına gitmişti ben ise hâlâ olduğum yerde oturuyordum, nereye gideceğim hakkında bir fikrim yoktu.

Gitmeye çalışmıştım hemde sayısız defa, gidemiyordum burdan, bu insanlardan uzaklaşmam imkansız kılınmıştı. Fıratın beni sevmesi ihtimali yoktu bile gözlerindeki nefret öfkeyle harmanlanınca değil beni babasını bile görmüyordu ki bugün farkettim bir şey vardı Fırat zaten amcamı umursamıyor bana baktığının iki katı fazla nefretle babasına bakıyordu.

Oturduğum sedirde ayaklarımı kendime çekip kolarim ayaklarıma sardım başımı dizlerime yasladım benden bağımsız akan yaşlar kendilerine yol yapmıştı bile sakin kalmaya çalışıp mantıklı düşünmek istiyordum, tek sorun bu durumda mantığın yanıma bile yaklaşmadığı gerçeğiydi.

Soğuk hava üzerimdeki sarı ve iğrenç olan elbisenin içinden geçip bacaklarımı yalarken amcamın sözleri aklıma geldi.

- Xezalin elbisesini nerden buldun ?

Xezal yenge Fıratın annesiydi hiç görmemiştim onu, hakkında bir şey biliyorum dersem yalan olurdu anladığım tek şey o gece bu elbiseye pis dediğimde Fıratın bana neden öyle bir tepki verdiğiydi,

Öyle söylediğim için kendimi üzgün hissediyordum biri benim annemin hatırasına öyle bir laf etseydi, belki ben daha büyük bir tepki verirdim. Gidecek bir odam yoktu burası benim evim değildi istediğim gibi girip çıkamazdım. Gide bileceğim tek oda Fıratın odasıydı ve ben oraya gitmeye ölesiye korkuyordum.

Daha ne kadar burda bu soğukta dura bileceğimi bilmiyordum, bedenim kas katı kesilmişti burnumdan akan su üşütüğümü gösteriyordu odaya gitmekten ölesiye korkuyorum Fırat ile yüzleşmek istemiyordum zaten o kadar cesaretim de yoktu.

O kadar üşüyordum ki, bedenimi hissedemiyecek kadar soğuktu ısınmak istiyordum, ayak parmaklarimdan saç telime kadar üşüyordum şimdi anneme sarılıp ısınmak ne güzel olurdu. Daha fazla dayanamadığımı hissediyordum oturduğum yerden kalkıp merdivenleri koşarak çıktım belki ısınırdım hareket ederek.

Pijama takımımı alıp bu elbiseyi çıkarmak istiyordum üzerimde taşıdıkça anlam veremediğim suçluluk duygusu bedenimi ele geçiriyordu, pijama takımını alıp bu odadan çıkmak istiyordum gerekirse mutfakta uyurdum ancak bu odada kalamazdım.

AVŞİN (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin