19. Bölüm

6.6K 243 420
                                    

Sonra umursamamayı öğrendim
olağan terk edilişleri ve hayal kırıklıklarını
hayat dört sıra çizik attı göz altlarıma
dört nasihat koydum heybeme, onlarla gömüleceğim
doğdum, büyüdüm, yenildim
geldim, gördüm, sıkıldım
sevdim, sevildim, yalan
duydum, dokundum
eyvallah...

Hayat uzun bir yoldu, bu uzun yolda kiminin ayaklarına dikenler kimininkine güller serilirdi, bazıları kıymet bilmez bazıları da kıymet vermezdi yaşadığım süre boyunca kıymet verilmeyen tarafta bulunmuştum tam birazcık hayat bana da güller serili yolda yürümeyi layık görecek dediğim yerde her şey tepetaklak olmuştu ve ben hiç-bir şeyi kontrol altında tutamamıştım, tutamıyordum da. Hayatım zordu bazen ekstra zor da oluyordu ama beni hayata bağlayan bir şeyler vardı nedenini bilmediğim görünmez bir ip tarafından hayatta tutuluyordum evet defalarca intihar edip kurtulma fikri gelmişti aklıma ancak çok iyi bildiğim bir şey vardı ölüm bazı şeylerin çaresi değildi ki anneme söz vermiştim belki de beni hayatta tutan verdiğim sözdü, belki de annem yaşanacaklari bildiği için bana bu sözü verdirmişti. Bazen verdiğim bu sözden dolayı derin pişmanlık duygusu bedenimi sarıp ruhumu boğuyordu ancak yapamazdım sözümden dönemezdim sonuna kadar Fıratla, ablamla hatta gerekirse babamla savaşmaya hazırdım her ne kadar bu savaşın kaybedeni ben olsam da umudum ve inadım bana da zaferi tattıracaktı.

- Avşin !!!

Odanın içinde yankılanan ses ile önümdeki testin sonucu aynı anda beli olmuştu sese odaklanmayı bırakıp sonuca odaklandım hızla gözlerim dolarken ne yapacağımı şaşırdım nasıl hissetmem gerektiğini bilemedim o an önce bedenimi kaplayan rahatlama duygusu ile sabahtan beri beni ayakta tutmak için güçlük çeken ayaklarıma istediğini verip bedenimi yere bıraktım içimi kaplayan rahatlama hissi ve testin tek çizgi olması bağırarak ağlama isteğimi getiriyordu çünkü sabahtan beri ya hamileysem diye yaşadığım stres beni öldürecek nefesimi kesecek sanmıştım. Nasıl şükür edeceğimi şaşırmıştım eğer hamile olsaydım hiçbir şeyin içinden çıkamazdım en önemlisi annelik yapamazdım bunun bilincindeydim. Daha kendimi toparlama fırsatı bulamamışken odadan tekrar Fıratın öfkeli mi değil mi anlayamadığım sesi duyuldu.

- Avşin !!!

Ben cevap vermedikçe daha çok öfkelendiğini anlayabiliyordum oturduğum yerden hemen kalktım.

- Burdayım az sabredersen çıkıcam.

Sesimi duyması ile derin nefes verdiğini duydum evet Fırat ağamız öfkeliydi ama kime.

- 5 dakika içinde çıkmazsan ben oraya gelirim.

Gelirdi yaparım dediği ne varsa yapardı.

- Tuvallete bari rahat ver ya.

Bir şey demedi bende hızla suyu açıp elimi yüzümü yıkadım gözlerim kızarmıştı yüzümü kurutup testi alıp üç kat peçeteye sarip klozete atip sifona bastim işimi şansa bırakamazdım Fırat çöpe bir şey attığı an görürdü testi ve o zekası ne olduğunu hemen anlardı içim rahat etsin diye üç kere de sifona basıp banyodan çıktım. Fırat yatağa oturmuş beni bekliyordu elinde eczaneden aldığım poşetle beraber.

Sakin kalmaya çalışarak yanına doğru gittim hızla yataktan kalkıp tam karşımda durdu boyum kısa olduğu için beyaz gömleğinin açıkta bıraktığı pürüzsüz göğsü ile bakışıyorduk kolumdan tutunca başımı kaldırıp yüzüne baktım evet öfkesi banaydı ama sanki kontrol altında tutmaya çalışır gibi bir hali vardı aramızdaki sessizliği o bozdu.

- Bunlar ne

Elindeki poşeti gözümün önüne getirip sallaması ile bakışlarım poşeti buldu poşetin içinde bir paket ilaç vardı ve ben salağa yatarak kurtulacaktım.

AVŞİN (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin