29.Bölüm

5.1K 271 1.4K
                                    

İnsan belkide en güzel bahçesi
yandıktan sonra çiçeklenir.

- Sevdamı kalbime gömüp gidecem buralardan.

Her şey bu kadar kolay mıydı ben o kadar acı çekerken, canım yanarken, bilmem kaç kere ölmek isterken her şey bu kadar kolay mıydı. Bana niye değildi ben niye çekip gidemiyordum bana neden izin verilmiyordu peki. Ben gerçekleri öğrenmesem Ciwan gitmek istemiyecekti belkide, belkide ben onu abisine intihat olayının yalan olduğunu söylemesi için zorlamasam Ciwan gitmeyi, kaçmayı düşünmiyecekti. Beni sevdiği için onu asla suçlamıyordum insan seveceği kişiyi seçemezdi ki. İnsan gönlüne laf geçiremezdi ben bu yüzden ne Ciwanı suçluyordum ne de ona kızıyordum benim kızdığım nokta abisi bana bu kadar şey yaşatırken üstüne onun da aynı şekilde davranmasıydı.

Karşımda benden cevap bekleyen Ciwanın gözlerinin içine bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm pişmanlık ve umutsuzluk ona acımamı sağlıyordu fakat o bana acımamıştı ve bende acımayacaktım.

- Abine anlatacaksin Ciwan.

Söylediğim şeyle hiddetle bana doğru bir adım attı.

- Kızım sen anlamıyor musun gidecem diyorum neyi uzatıyorsun daha nerde bıraktın vicdanını.

Vicdan demesi ile yüzümde gülümseme oldu.

- Biliyor musun Ciwan ben vicdanımı beni o gece yerden sürükleye sürükleye abinin ayakları altına attığın zamanda bıraktım.

- Kıskandım Avşin kıskandım Emreden hep kıskandım seni bırakırsam ona gidersin diye düşündüm.

- Emreden kıskanıp abinin ayakları önüne fırlattın beni hadi ordan ya yemiyoruz bunları artık. Abine o gece numara yaptığını anlat ondan sonra hangi cehenneme gidersen git beni hiç ilgilendirmiyor.

Bir şey demesine fırsat vermeden arkamı dönüp balkondan ayrıldım odanın kapısını açıp içeri girdim yorgun hissediyordum fazlası ile kapıyı ardımdan kapattım banyoya girip dişlerimi fırçaladım saçlarımı açıp taradım banyodan çıkıp odaya geldim Fıratın geleceğini düşünmediğim için dolaptan aldığım pembe kalpli pijama takımımı çıkarıp hızlı hızlı giyindim Fırat gelmez diye düşünüyordum ama gelebilir diye acele ediyordum benim kendimle çelişme şaka midur.

Kendi kendime gülüp yatağa yöneldim çok yorgun ve bitkindim bir de yarın sabah erken uyanacağımız aklıma geldi yatağa uzanıp üzerimi örttüm Fırat gelince ışığı kapattırdı nede olsa gözlerim ve yorgun zihnim günün yorgunluğuna daha fazla dayanamıyordu yarın ola hayrola dedim içimden ardından gözlerimi bilinmezliğe kapattım.

Gece belime sarılan kollarla araladım gözlerimi ne olduğunu idrak edemedim ilk başta ardından saçlarımın üzerinde hissetiğim dudaklar ile Fırat olduğunu anladım kendine has kokusu buram buram bana ulaşıyordu farkında olmadan sıcak bedenine daha fazla sokulup tekrar kapattım gözlerimi.

- Avşin

- Güzelim hadi uyan

- Kızım uyansana ne uyku var sende de

Sesler bana çok yakından geliyordu fakat bilincim açılmamak için direniyordu bir tek uyurken düşünmüyordum ve uykumun en tatlı yerinde uyandırılmaya çalışılmak beni huysuz biri yapıyordu bedenimi bilinçsizce sağa sola savurdum yorganı başımı kadar çekip Fıratın gitmesi için içimden dua ettim iki saniye sonra üzerimden çekilen yorgan ile bedenimi der top ettim.

- Güzelim üç saniye içinde kalkmazsan ben gelirim yanına itina ile uyandırırım seni.

Duymuyormuş gibi uyumaya devam ettim dediği gibi üç saniye kadar bekledi sanırım ardından adım seslerini duydum ben gittiğini düşünürken karnımda hissetiğim parmaklar ile gıdıklanmam ile gözlerim fal taşı gibi açıldı gülmek ve bayılmak arasında gidip gelirken zar zor konuşmaya çalıştım.

AVŞİN (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin