31.Bölüm

3.4K 267 1K
                                    

Bir kelebek ağrısıydı, vakit dardı,
mevsim hicazdı yetişmem gereken bir ölüm,
kaçmam gereken bir hayat vardı.

çıktım koridorun başına doğru yürürken bir anda kolumdan çekilip odanın içine çekilmem şokla attığım çığlık ve karşımda gördüğüm yüz. Dudaklarımın arasindan fısıltı gibi çıkan isim.

- Emre

Sözler vardı insanı kırk yerinden yaralayan, sözler vardı insanı hayata bağlayan... Gözlerinin içine baktım rüyada olduğumu veya gündüz gözüyle hayal gördüğümü düşünüyordum. Karşımdaki adam gözlerimin içine umutla bakıyordu hayır hayır bu rüya veya hayal değildi Emre tam karşımdaydı. İkimizde konuşmuyorduk daha doğrusu ben konuşamıyordum onu bilmiyorum kafamdan milyon tane soru geçiyordu ve ben hiçbirini dile dökecek kadar cesaretli değildim sahi kaç ay olmuştu onu görmeyeli beraber yürümeyeli, saçma şeylere gülmeyeli veya sınavlar için kopya düzeneği kurmayalı. Hatırlamıyordum belki üzerinden iki ay geçmişti bilmiyorum bana yıllar gibi geliyordu sanki ben yıllardır bu eziyeti çekiyordum sanki ben yıllardır Fırata tutsak edilmiştim.

- Avşin

Sesindeki özlem gözlerindeki hasret oturup ağlamam için gayet geçerli bir nedendi. O kadar odaklanmıştım ki ona aynı konakta Fıratın olduğunu unutmuş bizi bu odada görme ihtimalini aklımın ucuna bile getiremiyordum.

- Emre

Dudaklarımın arasından sadece adı çıkıyordu tutulmuş gibi konuşamıyordum. Emre bana doğru kollarını açıp geldi sarılmasına karşı koymama fırsat vermeden bedenime sarıldı sarılışına karşılık vermedim aklıma gelen Fırat gerçeği ile Emre'yi ittirip ondan uzaklaştım Emre beklenmedik tepkim karşısında şaşırırken deli gibi etrafıma bakınıyordum sanki odada biri var ve bizi görecekmiş gibi hissediyordum.

Panik halime şaşıran Emre ilk şaşkınlığı üzerinden atınca beni sakinleştirmeye çalıştı.

- Avşin sakin ol odada ikimizden başka kimse yok.

Sinirle güldüm.

- Problem de bu zaten odada ikimizden başka kimse yok ve beni bu odada seninle biri görürse neler olur biliyorsun dimi.

Emre yüzünde oluşan sersem gülümseme ile cevapladı beni ve ben bu Emre'yi tanımıyordum.

- Görsünler sende kurtulmuş olursun o pislik heriften.

İnanamaz gibi izledim karşımdaki adamı şaka falan mı yapıyordu diye düşündüm önce.

- Sen dalga mı geçiyorsun benimle Emre biri bizi bu odada görürse ölüm fermanimizin imzalanması demek olduğunu benden iyi biliyorsun.

Sessiz bir kabullenişle cevapladı beni.

- Biliyorum.

- O zaman hadi ben çıkıyorum bu odadan sende arkamdan çıkarsın.

Arkamı dönüp çıkmak için hareketlenmeme izin vermeden bileğimden tutup gitmeme engel oldu sabırla arkamı döndüm bu çocuk buraya beni de kendisini de öldürtmeye gelmişti anlaşılan.

- Konuşmamız lazım Avşin böyle kaçar gibi gidemezsin.

Sinirden deliye dönecektim nerdeyse. Bileğimi avuçlarından kurtarıp konuştum.

- Sen delirdin mi Emre konakta insan kaynıyor heran biri odaya girip yanlış anlayabilir diyorum sen konuşmamız lazım diyorsun.

- Korkuyorsun o adamdan ölesiye korkuyorsun.

AVŞİN (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin