22.Bölüm

5K 256 540
                                    


Bazen iyleşmek istemeyiz
Çünkü sızlayan yara sevdiklerimizin son hatırasıdır

Yeni gün yeni umutlar yeni hayaller demekti belki insanlar için benim için tam tersiydi yeni gün bana anımsattığı tek şey yeni acılar veya yeni umutsuz saatler. Bir saat önceden uyanmıştım yani beynim uyanmıştı sadece gözlerimi açmak istemiyordum. Daha fazla tembelik yapmamak için araladığım gözlerimin arasından gün ışığının geçmesine izin verdim uzandığım yerden cama baktım hava bulutluydu en sevdiğim havalardı bunlar ruhumu rahatlatiyodu kasvetli günler.

Yataktan kalkıp banyoya gittim Fırat yatakta yoktu uzun zaman da banyoda kalmayacağına göre erkenden gitmiti işime gelirdi onu görmemek banyoda kişisek işlerimi haledip odaya döndüm dağınık yatağı toparladım camları açıp içerinin havalanmasını sağladım koltuğun üzerinde duran poşetleri tek tek açıp içindekileri yatağın üzerine yerleştirdim içinden siyah eşofman altı üzerine de beyaz sweatshirt alıp banyoya geri gittim onların yıkanmasını beklerken kısa bir duş aldım saçlarımı kurutup tarayıp açık bıraktım turuncu saçlarım nerdeyse belime kadar uzanıyordu bir ara kesmeyi aklıma not ettim kurutma makinasından çıkan kıyafetleri giyinip dün aldığımız pembe tavşanlı pandufları ayağıma geçirdim odadan çıkmadan siyah kapüşonlu hırkamı da giyinip merdivenleri indim terasa baktım kimse yoktu normalde kahvaltı terasta olurdu hava kapalı olduğu için oturma odasında olmalıydılar adımlarımı oturma odasına yönelttim içeriden sesler geliyordu daha fazla burda durup yine kapı dinliyorum saçmalığına mahal vermemek için içeri girdim amcam ve Baran abi oturmuş bir şeyler konuşuyordu benim geldiğimi görünce ikiside sustu.

- Rojbaş

Dedim sakin bir şekilde. O esnada içeri elindeki tepsi ile Fatma abla girdi. Amcamla Baran abi aynı anda cevap verdi bana.

- Rojbaş kızım

- Rojbaş Avşin

Gidip amcamın yanına oturdum Baran abi telefonuna dönerken amcamın odağı bendeydi.

- Nasılsın kızım

- Ben iyiyim de sen nerelerdesin amca resmen aynı evin içinde birbirimizi göremiyoruz.

Amcam gülümseyerek konuştu.

- Bu aralar çok yoğunum şirketle alakalı bu akşam İstanbul'a gitmem gerekiyor.

- Ne zaman döneceksin amca

- Bir hafta kadar kalmam gerekiyor.

Yüzümde oluşan huzursuzluğu amcam hemen yakalamıştı bazen duygularımı kontrol etmede keşke Fırat kadar usta olabilsem diyordum ama yapamıyorum bütün duygularım hemen yüzüme yansıyordu.

- Merak etme kızım Fırat sana fiziksel olarak asla zarar veremez ben burda olmasam bile.

- Fiziksel olarak zarar vermesine gerek yok ki amca psikolojikmen, ruhen mahvetti beni.

Amcam elini dizime koyup güven verircesine konuştu fakat Fıratın nefes aldığı evde ben hiçbir zaman güvende olmadığımı biliyordum.

- Her şey düzelecek kızım.

Aramızdaki son konuşma bu olmuştu biz konuşmaya dalmışken Fatma abla iki kere daha elindeki dolu tepsilerle salona girip çıktı. Baran abi de sigara içmek için odadan çıkmıştı bende canım sıkıldığı için mutfağa inip Fatma ablaya yardım etmeye başladım zaten kahvaltı sofrasının yarısını kurmuştu. Çaydanlık la merdivenlerden yukarı çıkıyordum elimdeki kaynar çayı dökecem diye ödüm kopuyordu merdivenlerin bitimine varınca sıcaklıktan yanan iki parmağım ve artık ağır gelmeye başlayan demliği salona girmeden bırakacak bir yer ararken çalışma odasından çıkmış bana doğru gelen Fıratı fark etmemiştim. Elimin daha fazla yandığını hissettiğim için nerdeyse çığlık atarcasına konuştum.

AVŞİN (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin