3. Bölüm

11K 360 123
                                    

" Ama kendi kendinden kaçamazsın ki "

Etiği tehtit sonrası ağzımı kapatıp beni arabaya kadar sürüklemesine izin verdim. Kapıyı açıp beni arka koltuğa kulanım süresi geçmiş eşya gibi fırlatı. Kendisi de arabanın etrafından dolaşıp kendi yerine geçti. Tekerlek sesleri boş sokakta yankı yaparken aklım Emredeydi.

Yolun çoğunda ben sesizce ağlıyordum, Fırat abi ise ağza alınmayacak küfürle savurup arabayı kullanıyordu. Araba durunca bizim konağın önüne geldiğimizi düşünmüştü ama geldiğimi yer amcamların konağıydı.

İçim saran korku bütün bedenimin titremesine neden olurken heycanla etrafıma bakındım burası benim evim değildi, neden gelmiştik buraya, Fırat abi benden ne istiyordu. Kafamdaki onca soruyu susturup köşeye fırlatım şimdi bana ne olacağı hakında hiçbir fikrim yoktu bildiğim tek şey Fırat abinin susmayıp olanlar dinlemeden. Gördüklerini anlatacağıydı.

Daldığım düşünce havuzunda boğulmak üzereyken arabanın kapısı açıldı. Bakışlarımı korkudan yerden kaldıramıyordum arabadan inmek de istemiyordum bileğime sarılan parmaklar hırsla beni arabadan çekerken küçük çocuk gibi arabaya tutunup çıkma girişimini engelleme hissini zorlukla bastırıp dolan gözlerimi saklamak istedim yine karşılarında ağlamak istemiyordum. Ağlamamın onlara zevk verdiğini biliyordum.

Konağın kapısına gelene kadar duymadığım hakaret kalmamıştı. Hiç bu kadar aşağılandığım bir zaman daha hatırlamıyordum dişlerimi biribine bastırıp beni peşinden sürükleyen adama baktım. Geniş omuzları kendinden emin duruyordu takım elbisesi tam üstüne oturmuştu siyah saçları arkadan o kadar güzel duruyordu ki onlara dokunma isteği hissetiğim için kendimi küfür etim.

Konağın kapısından içeri girdik. Başımı kaldırıp etrafa bakındım bir yandan da beni peşinden zorla yürüten Fırat abiye ayak uydurmaya çalışıyordum. Tahmin etiğim gibi avluda babam ve amcam oturmuştu. Bizi gördüklerinde şaşırmamalarindan her şeyden haberleri olduğunu anladım.

Büyük konağın avlusuna gelince Fırat abi bileğimi bırakıp kolumdan tutarak beni babam ve amcamın önüne fırlatı dengemi sağlayamayip savrulduğum yerde kaldım görebildiğim tek şey ise babamın yeni boyandığı beli olan ayakkabılarıydı.

Fırat abinin sesi önce yüreğime daha sonra ise bütün konakta yankılandı o an daha önce babama karşı bile hissetmediğim kadar güçlü bir şekilde hissetim damarlarimda dolaşan nefreti.

- Okula diye gönderdiğiniz kızı sokakta serserilerle sürterken buldum.

Etiği hakaretler canıma tak etmişti artık sabahtan beri susuyordum ve işitmediğim kötü söz kalmamıştı. Damarlarımda dolaşan nefret cesaretimi körüklerken kimsenin konuşmasına izin vermeden olduğum yerden kalktım. Ben bu değildim herkesin ezip geçeceği Avşin degildim ben. Annemin kızıydım babamın değil.

Öfkeyle yerden kalkıp bana nefretle bakan Fıratın karşında dikildim bana saygısı olamayan birine saygı gösterip abi demiyecektim. Bütün öfkemi kusmak istercesine yüzüne bağıra bağıra konuştum.

- Ehhh yeter be ne sanıyorsun sen kendini benim hakımda nasıl böyle konuşursun. Üstelik Emre serseri falan da değil.

Sanki karşında komik bir şey anlatıyormuşum gibi bana gülerek bakan Fıratın göğsüne işaret parmağımla vura vura söyledim son cümlemi.

- Serseri olan da sensin, Geri kafalı olan da sensin Fırat Sorin.

Saniyeler bile geçmeden yanağımda hissetiğim sızı ve başımın sağa savrulması aynı anda oldu. Bana vurmuştu bana el kaldırmıştı akmak için bekleyen yaşlar beni dinlemeden akmaya başlarken öfke bütün bedenimi esir aldı. Olduğum yerde şok içinde kalmıştım bana vurma cüretini nerden almıştı.

AVŞİN (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin