Doktor içeri girdiğinde Berk hala krizdeydi. Doktor, Aybike ile koşarak içeri girdi. Yanına gelip sakinleştirici yaptı. Berk sakinleştirici aldıktan sonra derin derin nefes aldı ve uyku ve uyanıklık arasında yatıyordu.
Aybike baş ucunda oturmuş ona bakıyordu. Uyuduğunu düşündüğü bir an eli ile kızıl saçlarını okşadı. "İyi ol artık. Beni hatırlamamana da razıyım lütfen iyi ol." dedi.
Berk gözlerini açtı ama hiçbir şey söylemedi. Aybike "Şey... Saçında bir şey vardı. Daha iyi misin?" diye devam etti. Berk ona baktı ama hiç yanıt vermedi. Yatakta rahatsız gibi kıpırdandı. Aybike, "Dur yastığını düzelteyim." dedi ve Berk'e yaklaştı. Berk'in kalbi hızlanmaya başladı. Berk, kalbinin sesini susturmaya çalışır gibi sol tarafını tuttu.Aybike onun bu haline bakıp "İyi misin bir yerin mi acıyor." dedi.
Berk kafasını hayır anlamında iki yana salladı.
Aybike "Neden kalbini tutuyorsun?" dedi.
Berk gözlerini kaçırdı. Aybike, Berk'in ona yanıt vermeyeceğini anladığında susup oturdu ve önüne baktı. Neden böyle olmuştu ki? Bilmeden bir hata mı yapmıştı.Berk ise kendi içinde farklı bir durum yaşıyordu. Berk içinden "Onun hakkında arkama bakmadan kaçarım dediğime göre, onu sevmiyordum." dedi. Peki neden bu kız, ona sevgili olduklarını söylemişti. Aybike'nin kendisini kandırmaya çalıştığını düşünüp kendi kendine sinirleniyordu ama içinde bir his sanki onu etkiliyordu. Kalbi, Aybike'nin yanında farklı atıyordu. Ona kızmak istiyordu ama kızamıyordu. Ona baktı. Çok masum duruyordu.
Berk Aybike'ye uzun uzun bakınca Aybike "Birşey mi istiyorsun Berk?" dedi.
Berk "Anlamaya çalışıyorum." dedi.
Aybike "Neyi?" dedi.
Berk "Beni kandırıp kandırmadığını..." dedi.
Aybike "Seni niye kandırayım?" dedi.
Berk "Bilmiyorum." dedi.
Aybike "Doktor paranoya yapabilir, o da bir belirtidir demişti. Yani korkmana gerek yok seni kandırmaya çalışmıyorum." dedi.
Berk samimiyetsiz bir şekilde gülümsedi. "Biliyorsun herşey çok karışık." dedi ve Aybike'yi izlemeye devam etti. Sabaha kadar ikisi de gözlerini iki dakika kapatmadılar. Sabaha kadar oturdular. Aybike korkmuştu. Berke bir şey olacak diye uyumuyordu. Berk'in ise soruları vardı. Onları düşünüp bir cevap arıyordu.Sonunda güneş doğdu. Aybike yarı uyur, yarı uyanık Berk'e, Berk ise kafasını yatak başına yaslayıp Aybike'ye bakıyordu. Sabah mesai saatleri başladığı gibi kontrolleri için doktor geldi ve kontrollerini yaptı herşey normal gözüküyordu. Sadece dün gece geçirdiği atak Berk'i çok yormuştu. Berke hatırlamak için kendini zorlamamasını zamanla zaten iyileşeceğini, durumun geçici olduğunu anlattı ve ofisine gitti.
Berk'in kahvaltısı geldiğinde Aybike hemen hasta yatağındaki tepsi koyma yerini hazırladı. Hasta Bakıcı, tepsiyi Aybikenin hazırladığı masaya yerleştirdi.
Berk "Yemeyeceğim." dedi.
Aybike ters ters bakıp "Yiyeceksin." dedi.
Berk "Yok canım istemiyor." dedi.
Aybike "Berk..." dedi.
Berk "Evet." dedi.
Aybike sesini yükselterek "Yemezsen senin canına okurum." dedi.
Berk gülümsedi ve Aybike'ye yaklaşıp "Ne yaparsın tatlım?" dedi.
Aybike "Döve döve, yediririm. Zaten hastasın." dedi.
Berk "İçimden bir ses, senden ilk kez dayak yemedim diyor." dedi.Aybike korkutucu bir yüz ifadesi ile "O sese güven ve yemeğini ye" dedi.
Berk ilk tepsiye sonra Aybike'ye baktı "Sen neden yemiyorsun?" dedi.
Aybike geçiştirerek "Canım istemiyor. Aç değilim." dedi.
Berk "O zaman bende yemem." dedi.
Aybike "Sen hastasın, iyileşmek için yiyeceksin." dedi.
Berk "Sen yemezsen yemem. Kendine bir şeyler al." dedi.
Berk "Galiba eskiden yalnız yemek yemekten hoşlanmayan biriydim. Sen yemediğin için canım istemiyor." dedi. Odadaki telefonu göstererek "Kendine bir şeyler ısmarla." dedi. Aybike gözlerini devirdi. Berk "Hastayım ama, hasta birinin kalbini kırmazsın herhalde tatlım." dedi.