Berk'in odasının penceresinden ışık, odasına yayılıyordu. Berk çalışma masasına oturmuştu. Eli kafasındaydı. Başı kütük gibi ağrıyordu. Bütün gece, sebebini bilmediği bir şekilde uyuyamamıştı.
Masadan kalktı. Bir an başı döndü. Bu ara bir sorun vardı. Oturup kalkarken başı dönüyordu ve sürekli baş ağrıları vardı. Biraz daha oturup, sonunda ayağa kalkabildi. Derin bir nefes alıp pencereden dışarıya baktı. Hava çok kasvetliydi. İçinde de bir sıkıntı vardı ve bu sıkıntı her neyse haftalardır Berk'in üzerindeydi. Eski neşesi kalmamıştı. Derslerine ve Aybike'yle olan ilişkisine de konsantre olamıyordu.
Banyoya girdi. Bir an içeride dengesi bozulmuştu, az daha yere kapaklanacaktı. Duvara tutundu. Geçen de bacakları uyuştuğu için koltuktan kalkmaya çalışırken az daha yere düşeceğini hatırladı. Durum iyi değildi. Yorgundu. Şu sıra iyileşmek için dinlenmesi gerekiyordu. Biraz daha iyi hissedince duşa girdi. Duş aldı.
Duştan çıkınca formalarını giydi. Saçına biraz şekil verdi. Ardından arabanın anahtarını alıp, yola çıktı.
Berk araba ile okulun otoparkına girdi. Uygun bir yer bulup, arabayı durdurdu. Kapıyı açtığında bir anda bacaklarının yine uyuştuğunu farketti. Öylece arabanın içinde kalakalmıştı. Şu sıra arada bir kasları uyuşuyor. Bu sırada bacaklarını hareket ettiremiyordu. Arabada beklerken, Aybike neşe ile yanına geldi. Camı tıklattı. Berk camı açtı. Aybike ona gülümseyerek "Şşşt kızıl bomba... Neden inmiyorsun?" dedi.
Berk içten bir şekilde "Sen git, ben cüzdanımı bulamıyorum. Birazdan gelirim." dedi. Yalan söylüyordu. Aybike kafaya takmasın diye söylemedi. İyileştiğinde zaten şu an hasta olmasının bir önemi kalmayacaktı. Aybike'nin önünde tekrar düşmek te istemiyordu. Kaslarında bir güçsüzlük hakimdi.
Aybike gülümseyip "Tamam ama çabuk ol, ders başlar birazdan." dedi.
Berk dediğini onaylar gibi kafasını salladı. Aybike sınıfa doğru gitmek üzere arabanın yanında ayrıldı.Sınıfa girip sıraya oturduktan bir iki dakika sonra zil çaldı. Tolga bu sırada Aybike'ye bakıyordu. Uzaktan Aybike'ye mutlu br ses tonu ile "Selam Aybike.. Ekürin yok mu?" diye seslendi.
Aybike ters ters Tolga'ya bakıp önüne döndü. Tolga'yı zerre kadar takmamıştı.Tolga, Aybike'nin bu ilgisizliğine bozulmuştu. İçinde Aybike'ye karşı, içinden atamadığı bir ilgi vardı. Berk'le olan konuşmalarını ve birlikte olduklarını bile kimseye söylememişti. Bu durumda Asiye olsa, duyurmadık insan bırakmazdı ama Aybike'yi küçük düşürmek istemiyordu. Onları başka yerden vuracaktı.
Öğretmenler zili çaldığı anda Berk hoca ile birlikte içeri girdi. Aybike'nin yanındaki sırasına oturdu. Durgundu. Aybike, Berk'e baktı ve gülümseyerek ne oldu anlamında kafasını salladı.
Berk bir şey yok der gibi kafasını kaldırdı.Ders geçip, tenefüse girildiğinde de Berk çok kötü durumdaydı. Aybike'ye karşı da ilgisizdi. Aybike heyecanla bir şeyler anlatıyor Berk'se boş boş Aybike'ye bakıyordu. Berk istese de dikkatini veremiyordu. Sanki Aybike'nin anlattıkları bir şekilde hava da uçuşuyor, Berk ise Aybike'nin anlattıklarını kavrayamıyordu. Aybike konuştukça kafası uğulduyordu. Birden kafasında şimşek çakıyor gibi hissetti. Gördükleri birden flulaşmaya başladı. Bilinçsiz bir şekilde kıvranmaya başladı.
Aybike birden olan bu durum karşısında neye uğradığını şaşırmıştı. Berk'in ağzı kenetlenmişti. Kıvranmaya ve hatta kolları dönüyor gibi olmaya devam etmekteydi. O kıvranırken Aybike korkuyla "Berk... Berk!" diye seslenmekte ve onu kendine getirmeye çalışmaktaydı.
Aybike, ona ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kafeteryada herkes şaşkındı. Ömer ve Oğulcan da Berk'in durumunu anlamak için yanlarına gelmişti. Ömer kafasını vurmasın diye Berk'in kafasını tuttu ve hayretle "Ne oldu buna?" diye bağırdı.
Aybike "Bilmiyorum. Biri yardım etsin." dedi.