Aybike eve geldiği gibi farklı hissediyordu. Ona bakan herkes, bu gece yaşadıklarını hemen anlayacak gibi geliyordu. Berk'le yaşadıkları şey çok farklıydı. Hiç yaşamadığı bir deneyimdi.
Nefesi kesilmişti...
Hemen duşa girdi. Duşun ardından kimseye görünmeden odasına geçti. Yatağına uzandı. Bir yanı vicdan azabı gibi bir şey duyuyordu. Yıllarca bilinç altına akşam olanlar, ahlaksızlık ve ya yanlış olarak kodlanmıştı. Toplumun kalıplar içinden sıkışmasından kaynaklanmaktaydı. Toplum ahlakı yanlış yerde aramaktaydı. Aybike ona öğretilenlerden dolayı böyle hissediyordu.
Hemen yatağa girdi ve üzerini örttü. Sabah kalktığında da içinde bir telaş vardı. Berk'le o geceden sonra ilk kez görüşecekti.
Oğulcan'la kahvaltı etmeye başladılar. Annesi erkenden, masayı kurup temizliğe gitmişti. Oğulcan konuşup duruyordu. Aybike ise hiçbir şey dinlemiyordu. Oğulcan, Aybike'de bir durum olduğunu anlamıştı ama ne olduğunu bilmiyordu.
Oğulcan "Sisterım" diyerek, Aybike'nin düşüncelerini böldü.
Aybike bir an boşta bulunup irkildi. Oğulcan'a baktı. Atarlı bir ses tonu ile "Ne var Oğulcan?" dedi.
Oğulcan, Aybike'den çekinir gibi "Ya bir şey demedim, neyin var senin. Yine Berk'le mi atıştınız?" dedi.Aybike telaşla Oğulcan'a yanıt verdi. "Ne atışacağız ya? Bir şey yok. Dün uyuyamadım. Şimdi çok yorgunum." dedi.
Oğulcan tamam der gibi kafasını salladı ve kahvaltısına döndü. Aybike az biraz bir şeyler atıştırdı. Telaşla, Oğulcan'a "Hadi hadi hadi... Kalk kalk... Gidiyoruz." dedi ve zorla çekeleyerek kaldırdı.
Oğulcan şaşkın şaşkın sesini yükseltti. "Noluyor ya? Ne bu okul aşkı?" dedi. Sırıttı. "Yoksa Berk aşkı mı?" dedi.
Aybike, Oğulcan'ın koluna bir tane geçirdi. "Kalk ayağa be! Gidiyoruz, geç kaldık." dedi.
Oğulcan zoraki kalktı. Kapının önündeki dolaptan çantalarını aldılar ve evden çıktılar.Yol geçip gitti ve sonunda okula vardılar.
Sınıfa girdiklerinde Berk oturduğu masanın, yanındaki masaya bir kahve ve Aybike'nin sevdiği çikolatalardan bir sürü koymuştu. Aybike şaşkın şaşkın masadaki yiyeceklere ve kahvelere baktı. Gülümsedi. "Bunlar ne?" dedi.Berk tatlı tatlı Aybike'ye baktı. Yapmacık bir şekilde "Aaa onlar ne acaba?" dedi.
Aybike "Benim için mi?" dedi.
Berk "Kimin için olacak? Senin geliş saatine göre ayarladım. Sıcak iç diye..." dedi.
Aybike güldü. Karton bardağa dokundu. "Sıcakmış." dedi. Tatlı tatlı Berk'e baktı. "Sağol..." dedi.Ömer ve Oğulcan arkada konuşurlarken Ömer, Oğulcan'a bugün "Ayın kaçı?" dedi.
Oğulcan "13'si... 13 Eylül." dedi.
Berk bir anda arkasını döndü. Kekeleyerek "Kaçı dedin?" dedi.
Oğulcan "13 Eylül..." dedi.
Berk donakalmış gibi bir süre oturdu. Aybike nedenini anlamıyordu. Berk bir anda, aniden ayağa kalktı. Eşyalarını hiçbir şey demeden toparlamaya başladı.Aybike tedirdin bir şekilde "Berk ne oluyor?" dedi.
Berk derin bir nefes aldı, Aybike'ye baktı. "Hiçbir şey yok. Ben bir şeyi unuttum." dedi. Telefonunun alarmı birden çalmaya başladı. Ekranda "Bu gün Güneş" yazıyordu.Berk koşar adım sınıftan çıkarken kapıda Süsen ile denk geldiler. Berk, Süsen'in suratına bile bakmadan yanından geçti. Aybike sıkkın bir şekilde Berk'in arkasından bakakaldı.
Süsen, Berk'i ima ederek "Ne oldu buna yine?" dedi.
Aybike "Bilmiyorum." dedi.
Tolga arkadan bilmiş bilmiş "Ben biliyorum." diye seslendi. Aybike arkasını döndü. "Ne biliyorsun?" dedi.
Tolga ayağa kalkıp, Aybike'nin yanına oturdu. "Kesin gidip, Güneş'in mezarında ağlayacak. Kıpkırmızı oldu görmedin mi?" dedi.
