Kalktı ve çantasını aldı. İçinden çıkarttığı şey karşısında donakaldım. Günlüktü bu. Ama onu nasıl buldu?
“Yardım ettiğin yaşlı amca aldı bunu senden. Fermuarını açık unutmuşsun. Sen poşetleri yüklenirken çaldı sonra hızlıca uzaklaştı. Müdahale etmek istedim ama trafikte olduğumuzdan arabadan inemedim. Sonra taksiyle birlikte peşinden ilerledik adamın. Bilirsin, aksiyonu severim. Bir banka oturup defteri yanına koyduğu sırada ben çaldım bu sefer onu. Taksiyi önceden göndermiştim. Çalındığını çabuk anlayıp bir süre peşimden geldi. Sanki beni takip etmeyi hiç bırakmayacak gibiydi o yüzden eve gelmek istemedim. Oralarda bir fırının yanında bir taşın altına sakladım defteri. Sonra fırıncıya girdim. Yaşlı adam bir süre çevreye bakındı, izimi kaybetmişti.”
Elif durakladı. Günlüğü elimde sımsıkı tutarken bir yandan sabırsızca “Eee” dedim.
“Niçin basit bir defteri almak istediğini anlamadım. Defteri orada bırakıp bu sefer ben biraz onu takip ettim. Bir süre sonra yaşlı adam takip edildiğini anlayıp hızlanınca cebinden bir kart düşürdü. Kartın üstünde bir saat, arkasında da bizim kahvenin adı yazıyordu. İzini kaybettim, sonra bir telefon kulübesinden seni aradım işte. Telefonumun şarjı olsaydı bu kadar meraklanmazdın. Yalnız, şunu söylemek isterim bugün olanlar çok ilginçti.”
Bu durum karşısında tek yapabildiğim şaşkın şaşkın bakakalmak oldu. Benim bu günlükten kaçışım yoktu. Artık bunu okumamam için beni kimse tutamazdı. Ve içimde bir yerlerde bunun annemin günlüğü olduğuna emindim.
“İnanamıyorum.” dedim. Elif, bunda bu kadar önemli ne olabilir?” diye eklediğimde Elif koltuğa uzanıyordu. “Bilmiyorum Şara. Karar yine senin. Çok yorgunum, yarın konuşalım. Ben elimden geleni yaptım. İyi geceler.” dedi ve odasına ilerledi.
“Haklısın iyi geceler.” dedim. Ve bende odama girdim. Günlüğü yastığımın altına koyup yorgun düşmüş gözlerimi kapattım. Sanırım bir macera beni bekliyordu.
* * *
Güneş tüm odamı doldurmuşken uyanmamak mümkün değildi. Kalktım. Yastığımın altından günlüğü aldım. Kaldığım yeri açtım. Gözlerimi bir süreliğine kapattım. Annemi odanın duvarında canlandırıp defteri okumaya başladım.
10.03.1985
Dört gün önce akşam kötü şeyler oldu. Kaderim babamın ellerinde. Tepsiyi düşürdükten sonra annem kalkıp yanıma geldi hemen. Düşürdüklerimi toplamama yardım etti. Mutfakta tepsiyi ve kırılmış bardakları masaya bırakıp anneme döndüğümde annem gözyaşlarını aldırmayıp bir anda bana sarıldı. “Kızım, seni istermiş Rıfat. Kahvede babana demişler, baban da gelin demiş. Ne kadar söylediysem de laf geçiremedim babana. Sen şimdi bir sorun çıkarma. İzin vermeyeceğim o deli Rıfat’ın seni almasına. Merak etme. İstersen git, görün, sonra gel mutfakta otur. Boşuna bekleme salonda. Üzülme kızım.” dedi kahveleri tazelerken. Titreye titreye gittim salona. Annemin yanına, yemek masasının sandalyesine oturdum Rıfat’ın babası Salih Bey, “Allah’ın emri Peygamberin kavliyle…” dedi, dayanamadım ayağa kalktım ve “Hayır” diye bağırdım. “Baba… Yapma.” dedim. Rıfat sırıtıyordu. Babamın surat ifadesinde hiçbir değişiklik olmadı. Kızgın bir şekilde anneme baktı, “Neziye, oturt şu kızı!”. Annem kolumdan tuttu, beni sandalyeye oturttu.
Babam Salih Bey’e döndü. “Salih bey, kızımı sana veririm”, gözümden yaşlar boşaldı “Amma bir şartım vardır.”
“Nedir o?” dedi Salih Bey meraklı bakışlarla.
“Başlık parası isterim.”
“Hmm” dönüp ailesine baktı “Miktar?”
“200.00. Eğer bu para buraya gelmezse Melek’i vermem mümkün değil. Veremeyecekseniz onu unutun.”
İnanamadım. Hala da inanamıyorum. Babamın tek derdi 200.000 miydi? Sadece para için mi beni evlendirmek istiyor? Babam beni satıyordu resmen. Ellerine işlerinden para bir ay sonra geleceği için başlık parası ve evlilik işi ertelendi. Sonra evden gittiler. Yapamam günlük, mahallenin kızlarına sataşan, içkili, kumarlı, sigarayı ağzından düşürmeyen bir adamla asla evlenemem. Ne olacak hayallerim? Ailemin beni çürütmesine izin verecek miyim? Asla. Öz babamın sadece para düşkünlüğü ve zengin olma isteği yüzünden beni berbat bir insana satmasına izin veremem.
Okuduğum sayfada yazan Melek yazısıyla bu günlüğün anneme ait olduğunu kesinleştirdim. Ama babamın adını hatırlayamıyorum. Bu çok saçma gibi gözükebilir. 8 yıl önce zaten annem öldü. Ondan önceki üç sene boyunca da zaten babam yoktu. Yurtdışına kaçtı. Ondan önce de ona sadece baba dedim. Hakkında hiçbir şey bilmiyorum zaten. Ama annem, o çok acı çekmiş olmalı. Babası yani dedem tarafından para karşılığı evlendirilmek istenmesi, bu çok kötü. Dedemden nefret ettim şu anda. Acaba benim babam Rıfat mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Günlük (Düzenleniyor)
AdventureTüm ailesini kaybetmiş bir kızın beklemediği bir anda bulduğu günlüğün değiştirdiği hayatı. Hayalleri ve biricik ev arkadaşıyla, yalanların yerini gerçeklerle doldurmak amacıyla çıktığı yolculuk. 'Sıradan hayatımın karanlığında kaybolup gitmişken ı...