Bu sabah hava beklediğimden de serindi. Gece daha soğuk olmalıydı ki uyandığımda yorganımla bir bütün haline gelmiştim. Daha yataktan kalkmamıştım ki kapıyı tıklamasına rağmen 'gir' sesini duymadan Elif daldı içeri.
"Günaydın uykucu."
"Sana da günaydın Elif. Bugün neşeli görünüyorsun." Aceleci bir tavrı vardı.
Yatağıma oturdu.
"Şişli'ye gidiyorum."
"Ne! Şimdi mi?" Bu kadar acele etmesini beklemiyordum.
"Evet. Şimdi. Neşeli olmama gelince, aslında neşeli olmadığı biliyorsun. Sadece içimde ölüsü de olsa babamın nerede olduğunu bildiğimden sevinen bir taraf var."
"O tarafa dua etmeliyim galiba. Neyse kahvaltı yapmadan bırakmam seni."
"Ben de gitmem zaten."
Hala çok üzüldüğünü bilsem de espri yapabilmesi acısını bir süreliğine de olsa en derinine gömebildiğini gösteriyordu. Sanırım ben hiçbir zaman acılarımı onun gibi rahat taşıyamayacaktım.
Banyodan odaya döndüğümde Elif hala yatağımda oturuyordu. Bir şeyle ilgilendiğini fark edince ne olduğunu anlamak için bir adım daha ilerledim. Günlüğe bakıyordu.
"Ne yapıyorsun?" diye öylesine sordum.
"Hiiiç. Günlüğe bakıyorum. Yastığının altında mı saklıyorsun?"
"Evet. Kolayıma geliyor." Benim için günlüğe bakmasının bir sakıncası yoktu ama onun bundan dolayı mahcup hissettiğinin farkındaydım. Günlüğü geri yastığım altına koyup ayağa kalktı. Garip davranıyordu. Bir an yere düşeceğini sandım ama sonra yerde bir şey arıyormuş gibi oldu. Kolunu tuttum.
"Elif...İyi misin?"
"İyiyim. Birden kalkınca başım döndü sadece."
"Hadi kahvaltı yapalım."
"Tamam bende geç kalmayayım."
Kahvaltımızı yaptıktan sonra Elif'i otobüse bindirip okula gittim. Adem hocanın nasıl olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Bugün okula gelmiş olmasını umarak öğretmenler odasına ilerledim. Adem hoca masanın sağ başında oturuyordu.
"Hocam." diye seslendim arkasından.
"Ah, Şara. Nasılsın?"
"Ben iyiyim de asıl siz nasılsınız? Birkaç gün önce hastanede gördüm sizi. Durumunuz çok kötüydü. Buraya gelebilmenize şaşırdım açıkçası."
"Ah evet. Bir hastalık. Bazen böyle oluyor. Sadece normalden daha kötüydü geçen hafta."
"Evet aileniz de böyle söylemişti." Dedim, şaşkınca yüzüme baktı.
"Sen ailemle mi tanıştın?"
"Evet, çok sıcakkanlı aileniz. Yoksa bir sakıncası mı var?"
"Onlar, adını biliyorlar mı?"
"Evet, size iyi dileklerimi iletmeleri için söylemiştim."
"Şara, onlarla konuşmaman gerekirdi." Ayağa kalktı.
"Ama neden hocam? Ben hiçbir şey anlamıyorum."
Elini başına koydu. Endişeli bir haldeydi. Ve ben ne olduğunu anlamamıştım.
"Boş ver Şara. Onları bir daha görürsen yanlarına bile yaklaşma. Tamam mı?"
"Tamam ama hocam, bilmek istiyorum..."
"Bilmesen daha iyi Şara. Şimdi dersine git lütfen."
"Peki." Sınıfıma ilerledim. Neler oluyor böyle? Adem hocanın ailesinin benimle ne alakası olabilir ki? Aslında adımı söylediğimde şaşırmaları dikkatimi çekmişti. Ama beni nereden tanıyor olabilirler ki?
***
"Alo"
"Alo, Şara?"
"Evet benim Elif. Nasılsın?
"İyiyim. Otobüsteyim şu anda. Şişli'ye yeni girdim."
"Sesin halsiz geliyor. Bir sorun yok değil mi?"
"Yok, yok neyse gara girdik, görüşürüz."
"Görüşürüz." Telefon kapandı. Dersten çıktıktan sonra hemen Elif'i aramıştım. Ama sesinden bir şeyler olduğu belliydi. Neden bir anda telefonu kapattı ki? Zaten sabahtan beri farklı davranıyordu. Otobüsten inip eve doğru yürümeye başladım. Gül sokağının girişindeydim. Tam ilerleyecektim ki iki metre ilerimde Mehmet amcanın hararetli bir şekilde telefonla konuştuğunu fark ettim. Arkama yaslandım ve seslerini dinlemeye başladım.
"Bunu engelleyemeyeceksin." Bir süre karşıyı dinledi. Sonra telefonu kapattı. Tam bulunduğum yerden çıkıyordum ki başka biriyle konuşmaya başladı.
"Bu işi halledin bugün... Yeğenim bu işi bilmeyecek. Bir aksilik olmasını istemiyorum. Sorun olursa beni bu telefondan arayın." Telefonu kapatıp kitapçıya girdi. Bende saklandığım yerden çıktım. Söylediklerinin benimle bir alakası olduğunu sanmıyordum. Açıkçası günlüğü bildiğini öğrendiğim günden beri onu görmemiştim. O gün ona olan sevgimde azalmıştı. Bir şeyler sakladığı belliydi. Ve nedense bu sakladıklarının kötü şeyler olduğunu hissediyordum. Evime ilerleyip yorgun bedenimi yatağa attım.
Merhaba! Kayıp Günlük benim ilk roman denemem. Daha önce birçok küçük hikaye ve şiir yazdım. Ama bu roman benim için acemiceydi. Yine de umarım beğeniyorsunuzdur. Başka bir kitabım daha var ve bir yenisinin daha taslağını hazırlıyorum. Daha güzel ve ilgi çekici kurgular üretiyorum artık. Bu yüzden Kayıp Günlüğü biraz daha boşluyorum. Diğer bölümleri de elimden geldiği kadar hızlı yayınlayıp finalini yapacağım. Çok fazla uzatmayacağımı bildirmek isterim. Aynı zamanda bu hızın kitabın kötüleşmesine neden olmayacığını da bilin. Küçük okuyucu kitleme güzel günler dilerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Günlük (Düzenleniyor)
AventuraTüm ailesini kaybetmiş bir kızın beklemediği bir anda bulduğu günlüğün değiştirdiği hayatı. Hayalleri ve biricik ev arkadaşıyla, yalanların yerini gerçeklerle doldurmak amacıyla çıktığı yolculuk. 'Sıradan hayatımın karanlığında kaybolup gitmişken ı...