Gecikme için çok özür dilerim.
İyi okumalar...
Olabilir miydi?
Benim annem gerçekten yaşıyor olabilir miydi?
Amcamlarla gittiğimiz yerden döndüğümüzde, annem yoktu. Herkes yasa girmiş gibiydi. Elime birçok kağıt tutuşturuldu. Hastalık belgeleriymiş. Ölüme gidişinin belgeleri. Herkes ağlıyordu. İçime bir karanlık çöktüğünde ve annem bir daha gelmediğinde onun öldüğüne inanmıştım ve hatta hiç sorgulamamıştım. Gerçekten, olabilir miydi?
Elif'in son cümlesinden sonra ayak parmaklarıma sabitlediğim bakışlarımı kaldırdım ve Elif'e döndüm.
"Elif, markete gidelim mi? Osman abiyle konuşmak istiyorum."
Bir süre şaşkınca bana baktıktan sonra "Tamam." diyerek ayağa kalktı. Bende ayaklandım ve kıyafetlerimi değiştirdim. Elimi yüzümü yıkayarak düşüncelerimden bir an olsun uzaklaşmaya çalıştım.
Elif ile beraber binadan çıkıp markete girdik.
"Osman abi?" diye seslendim içeriye doğru.
"Gelin kızlar."
Markete girdik.
"Ben seninle biraz konuşmak istiyorum," dedim. "Annem hakkında."
Birkaç saniye bana baktıktan sonra olur anlamında başını sallayıp tabureleri kasanın önüne çekti, o da sandalyesine oturdu. Elif'le birlikte taburelere oturduk.
"Buraya Elif sayesinde taşındım ama biliyorsun, Elif'i tanımadan öncede tanırdım bu mahalleyi. Annemin ölümünden sonra buralara amcamlar getirmişti beni. Yurtta kaldım bir süre. Sonra da bu mahallede, Elif 'le..." Duraklayıp derin bir nefes aldım. "Annemi tanıdığınızı öğrendiğim zamanları hatırlamıyorum tam olarak, bir sohbet sırasındaydı galiba. Arada ailemden, annemden bahsettiğimde bakışlarınızı kaçırır veya geçiştirmelik cevaplar verirdiniz. Senin, Mehmet amcanın, Fatma teyzenin annemi tanıdığınızı anladım. Sizde benim anladığımı anladınız. Bu anlama konusunda konuşmadan geçti zaman."
Bakışlarını benden ayırmıyordu Elif ve Osman abi. Tebessüm edip devam ettim.
"Osman abi, annem neden ölmüştü?"
"Biliyorsun ya, hastalanıp yurtdışın-" Sözünü kestim.
"Osman abi," dedim sesimi biraz yükselterek. "Annem neden öldü?"
Sustu. Bağırdım.
"Neden susuyorsun? Kaç yaşına geldim ama ben hala annemi çok özlüyorum. Biliyor musun? O aklımda sadece bir rüya gibi. Vardı bir süre. Sonra bir gün bir baktım yok. Büyüdüm. Büyümez olaydım. Bir şeyleri düşünmeye, anlamaya başladım. Baktım ki, herkes annemi biliyor, bir ben bilmiyorum. Annem her yerde, ama ben göremiyorum." Ağlamaya başlamamla ayaklanıp, kapıdaki kartonu 'kapalı' ya çevirdi ve kapıyı kapattı. Tekrar yerine oturdu.
"Bildiğim her şeyi anlatacağım." dedi. "Annen buraya her yılın bir ayı gelirdi. Ama kendisini hepimize çok sevdirmişti. Burada bir kızı vardı. Nerede olduğunu bilmiyorum ama çok severdi Melek'i, çok tatlıydı." Elif'in gözlerinden düşen damlalara takıldı gözlerim. "Ama Melek onun kendisini bilmediğini söylemişti. Zeynep Hanım vardı, ona anne derdi. O da çok severdi Melek'in kızını. Adını hatırla-"
"Elif!" dedi Elif. "O kızın adı Elif'ti."
Osman abi Elif'e bakıp gülümsedi. Anlamıştı galiba.
"Evet, Elif'ti. Eşi de İsmet. Pek iyi anlaşırdık onunla. Çok iyi biriydi. Melek'in burada olmadığı o uzun zamanlarda dalar giderdi sürekli. Onu çok severdi. Çok fazla. Sonra yine Melek'in geleceği ay geldi. Tüm mahalleli onu bekledi. Ama gelmedi. Evlerine gittik. İsmet, Elif, Zeynep, hiçbiri yoktu. Ev toplanmış, terk edilmişti. Ne zaman bunları yaptıklarını bilmiyorum. Onlar mahallenin neşesiydi. Sonra da Melek'in hastalanıp yurtdışında öldüğü söylendi. Hiçbirimiz ölümünün o şekilde olduğuna inanmadık ama öldüğünü biliyorduk. Ölmemiş olsa gelirdi. Gelmedi. Diğerleri de gelmedi. Elif'imiz de gelmedi bilirdik ama, meğer gelmiş. İsmet'in de öldüğünü öğrendik. Trafik kazası dediler ama onun vardı bir öldüreni. Hapse girmişti. O zamanlar dedikodular çabuk yayılırdı, nereden duyduk bilmem ama duymuştuk işte." Derin bir nefes aldı. "Başka bir şey bilmiyorum."
"Peki beni nereden tanıdınız?"
"Başka bir kızı olduğunu biliyorduk. Onun bir gün buralara geleceğinden bahsederdi. Bir de seni tanıdığımız zamanlarda anlatırdın aileni, anneni. Ondan anladık. Ona çok benziyorsun zaten." Elif'e döndü. "Şimdi fark ettim, sen de İsmet'e çok benziyorsun." Elif gülümsedi. Osman abi tekrar bana döndü.
"Anlattıklarından kardeşini bilmediğini anladık. Annenin buraya neden geldiğini ve kardeşini sana anlatalım mı diye çok düşündük ama özellikle Mehmet abi anlatmamamız gerektiğini söyledi. En son, Melek anlatmadıysa bir bildiği vardır dedik, söylemedik. Ama sana anlatmayı çok istedim."
O sırada marketin cam kapısından içeri benden birkaç yaş büyük olduğunu tahmin ettiğim bir kız baktı. Osman abiyi görünce gülümseyerek içeri girdi.
"Geri döndüm." diye bağırdı ve Osman abiye sarıldı. Arkadan da Fatma teyze markete koşuyordu. "Kızım, Zehra yavaş koşsana." diye seslendi. Gülümsedim ve ayağa kalktım. Zehra'ya döndüm ve yine gülümseyerek inceledim onu. Fatma teyze marketten içeri girdiğinde hafifçe ona baktım ve konuştum,
"Teyze, kuzenim benden daha güzelmiş!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Günlük (Düzenleniyor)
AventuraTüm ailesini kaybetmiş bir kızın beklemediği bir anda bulduğu günlüğün değiştirdiği hayatı. Hayalleri ve biricik ev arkadaşıyla, yalanların yerini gerçeklerle doldurmak amacıyla çıktığı yolculuk. 'Sıradan hayatımın karanlığında kaybolup gitmişken ı...