Elif bugün gelmiş olmalıydı. Yatağımdan kalkıp Elif'in odasına girdim. Ama orada yoktu. Açık kalmış pencereyi kapatmak için ilerlediğimde Elif'in binadan çıkıp sokak çıkışına ilerlediğini fark ettim. Nereye gidiyor olabilirdi ki? Üstelik günaydın bile dememişti. Telefonunu da masasında unutmuştu. Günlüğü okumak üzere odama ilerledim. Yatağıma zıplayıp yastığımı kaldırdım ama günlük orada yoktu. Çantamda unutmuş olabilirdim. Kalkıp çantama baktım. Orada da bulamayınca bütün evin altını üstüne getirdim. Bugünü içimden 'günlük arama kurtarma 2' ilan ederken sonuç olarak günlüğü evde bulamamıştım. Biri almış olamazdı, dün sabah bakmıştım en son ve ondan beridir hiç dışarı çıkmamıştım. Ve dün yastığımın altına bırakmıştım. Elif almış olabilir miydi? Ama neden alsındı ki? Ve bana neden haber vermesindi? İçimden günlüğü Elif'in almış olmasını diledim. Çünkü eğer o almamışsa bu günlüğün kayıp olduğunu gösterirdi ve ben bunu hiç istemiyordum. O günlük annemin güya hastalıktan ölüp ortadan kayboluşu hikayesinin gerçeklerini anlatıyordu.
Elif'in gelmesini beklemeye karar vererek ihtiyaçları almak için evden dışarı çıktım. Gerekli malzemeler çok olduğu için süpermarkete gitmeye karar verdim. Bunun için caddeye çıkmam gerekiyordu. Havanın içime verdiği huzurla yürümeye başladım. Karşıya geçeceğim sırada duyduğum ayak sesleri içimdeki huzuru dağıtmayı harika başarmıştı. Birilerinin beni takip ettiği hissine kapılmıştım. Birileri benimle aynı yerlerden ilerliyor, ben arkamı döndüğümde kayboluyordu. Korkuyla adımlarımı hızlandırdım. Fark ettiğimi belli etmemeye çalışarak süpermarketin önüne geldim. Kapısına iki metre kala arakamdan takip eden kişiye ait olduğunu anladığım ses beni olduğum yere kilitledi,
"Hey!" Sert sesli bu kişi muhtemelen yirmili yaşlarının sonunda olmalıydı. Adama dönük bir şekilde geri geri birkaç adım attım. Pis pis sırıtıyor ve yavaş yavaş üzerime doğru geliyordu. Ona rakamı dönüp süpermarketin sağına doğru koşmaya başladım. Peşimden sakin sakin yürüdüğünü hissedebiliyordum. Üç metre olmamıştı ki sakinliğini sebebini anladım. Koştuğum yerde biri önümü kesti. Bu da aynı sinsilikle sırıtarak üzerime gelmeye başlamıştı. Önden ve arkadan sıkıştırılmıştım. Onların beni neden yakalamak istediklerini şu anda düşünemezdim. Tek yapmam gereken kaçmaktı. Önce sağımdaki sonra solumdaki adama bakıp süpermarketin girişine doğru ikisini arasından tabanları yağladım. Hızlı olup marketin arka çıkışından kaçabilirdim. Ama peşimden bir adamın geldiğini fark ettim ve bu da demek oluyordu ki biri çoktan arka kapıyı tutmuştu. Bunlar benden ne istiyorlardı! Koşarken düşürdüğüm şeylere aldırmadan kasap bölümüne hızla ilerledim. Et doğrayan görevlinin beni fark etmemesinden faydalanarak tavuk bölümünün arkasına gizlendim. Kaçacak yerim yoktu. Yaklaşan ayak seslerini duyuyordum. Kararan gözlerim ve daldığım bilinçsiz uykudan önce son hissettiğim ensemde duyduğum derin acıydı.
Aceleciliğim umarım hissedilmiyordur. Elimden geldiği kadar güzel yazmaya çalışıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Günlük (Düzenleniyor)
AdventureTüm ailesini kaybetmiş bir kızın beklemediği bir anda bulduğu günlüğün değiştirdiği hayatı. Hayalleri ve biricik ev arkadaşıyla, yalanların yerini gerçeklerle doldurmak amacıyla çıktığı yolculuk. 'Sıradan hayatımın karanlığında kaybolup gitmişken ı...