ELİF'İN AĞZINDAN
Şara yoktu. Her yeri aramıştım, arkadaşlarına sormuştum ama hiçbir yerde bulamamıştım. Onunda bir şeyler öğrenmiş olma ihtimali aklıma gelse de böyle bir şey olduğunda ilk bana söyleyeceğine emindim. Bu yüzden bu ihtimali aklımdan kovdum. Camdan dışarı bakarak düşünüyordum. O sırada evin önünde bir taksi durdu ve bir adam taksiden inip binanın girişine ilerledi. Bir zile bastığını gördüğüm sırada bizim evin zili çaldı. Tanımadığım için kapıyı açamazdım. Onun yerine camdan seslenmeyi tercih ettim.
"Kime bakmıştınız?" Adam taksinin önüne gelip başını kaldırdı.
"Burası Şara Akıncı'nın evi değil mi?"
"Evet ama kendisi evde değil."
"Biliyorum. Sizde arkadaşı olmalısınız."
Neyi biliyordu bu adam Allah aşkına?
"Evet."
"Kendisi şuan takside. Gelip alabilirsiniz." Ona bir şey olmuş olma ihtimalinin korkusuyla koşarak indim merdivenleri. Taksinin kapısı açıktı. Şara, arka koltuğa uzanmış, baygın bir haldeydi. Paçaları kirlenmişti. Telaşla şoföre döndüm,
"Ona ne oldu?"
"Sadece bayıldı."
Şoförün de yardımıyla Şara'yı eve taşıdık. Taksi parasını ödemek istediğimde ödendiğini söyledi. Kim parayı ödemişti ki?
Şoförün gitmesinin ardından Şara'ya rahat kıyafetler giydirip uyanmasını beklemeye karar verdim. Anlatacağı şeyler olduğuna emindim. Muhtemelen aç olan karnını doyurmak için mutfağa ilerledim ve yemek yapmaya başladım. Bu aralar çok garip şeyler oluyordu.
***
ŞARA'NIN AĞZINDAN
Bilincim açıktı ama gözlerimi açamıyordum. Sanki açarsam yine o garip olayları yaşayacak ve yine cevabını bilmediğim birçok soruyla karşılaşacaktım. Ama fazlasıyla susuzdum ve ağzım kurumuştu. Kendime hayat devam ediyor diye teselli verip gözlerimi araladım. Kendimi evde bulmam harikaydı. Yaşadıklarım bir rüyaymış gibi hissettirmişti. Ama biliyordum, hepsi gerçekti.
Mutfağa ilerleyip yemek yapan Elif'i görünce sevincim daha da katlandı.
"Elif!"
Arkasını dönüp bir çırpıda yanıma geldi ve sarıldı.
"Şara, o kadar korktum ki. Saatlerce seni bulamadım ve eve bir taksiyle baygın geldin." Belimden destekleyerek sandalyeye oturmamı sağladı.
"Haklısın."
"Evet canım arkadaşım, eğer kendini iyi hissediyorsan şimdi bana her şeyi anlatıyorsun."
Elif'ten kaçış olmadığını biliyordum. Kaçmasındı zaten ikimizde. Ondan başka kime anlatarak boşalabilirdim ki? Markete giderken takip edildiğimden başladım ve hepsini anlattım. Ağzı açık kalmıştı. Hakkı vardı tabi. Bizim masalcı Mehmet amca benim katilim oluyordu. Ve beni kurtaran da kaç yıllık öğretmenim. Tabi ki şaşıracaktı. Yavaşça yanımdaki sandalyeye oturdu.
"Şara sen ciddi misin?" Cevap vermek yerine 'sence?' der gibi baktım.
"Benim kafam çok karıştı. Mehmet amca niye yaptı bunu? O seni severdi. Ayrıca aşiret, töre ve namus dedin. Dağ başı mı burası? Hiçbir şey anlamadım." diyerek başını arkaya yasladı. Gerçekten Türk filmine dönmüştü her şey. Bu işin sonunda bir şeyler ortaya çıkacaktı ama gittiğim sonun ne olduğunu bile bilmiyordum. Tek bildiğim o sona hemen gitmek istediğimdi.
Kısa olduğu için özür dilerim. Küçük bir tatile gideceğim. Bir-iki hafta bölüm yayınlayamayabilirim. Görüşmek üzere...:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Günlük (Düzenleniyor)
AdventureTüm ailesini kaybetmiş bir kızın beklemediği bir anda bulduğu günlüğün değiştirdiği hayatı. Hayalleri ve biricik ev arkadaşıyla, yalanların yerini gerçeklerle doldurmak amacıyla çıktığı yolculuk. 'Sıradan hayatımın karanlığında kaybolup gitmişken ı...