İyi okumalar...
"Hocam, Adem hocam, ne oldu size?"
"Hanımefendi, lütfen uzaklaşın. Hastaya müdahale etmemiz gerekiyor, lütfen."
Doktorun uyarısı sonucu sedyeyi bırakıp ameliyathane girişinin yanındaki koltuklara oturdum. Daha doğrusu çöktüm. Adem hoca ölü gibiydi, sapsarı. Ona bu kadar değer verdiğimi hiç fark etmemiştim. Eliyle sus işareti yapmış hemşire resmine diktiğim gözlerimi sağa çevirdiğimde sedyenin peşinden ağlayan yaşlı kadınla yaşlı adamı yine gördüm. Ellerini birbirinin üzerine koymuş gözyaşı dökerken bir yandan bana şaşkın şaşkın bakıyorlardı. Adem hocanın ailesi olduğunu anladığım çifte yaklaştım.
"Kusura bakmayın. Ben Adem hocanın dört senelik öğrencisiyim. Arkadaşım için buradaydım..." Kısa bir suskunluktan sonra bu saçma sözcüklerin hepsini bir kenara bırakıp sormak istediğimi sordum.
"Ona ne oldu?"
Bana bir süre baktı yaşlı çift.
"Hastalık işte kızım. Bırakmadı peşini." dedi yaşlı kadın sonra tekrardan başını eğdi.
"Bunca zamandır hasta mıydı yani?" diye sordum şaşkınlıkla.
Yaşlı adam başını salladı. Adem hocayı sedyede gördüğümde düşürdüğüm su bardağını görünce Elif aklıma geldi. Onu çok bekletmiştim.
"Gitmek zorundayım. Adem hoca uyanınca geçmiş olsun dileklerimi iletir misiniz?" dedim.
"Tabi iletiriz kızım. Adın neydi?" Doğru ya, adımı söylemeyi unutmuştum.
"Şara... Şara Akıncı." dedim. Dememle başlarını aniden kaldırıp bana dik dik bakmaya başladılar. Bunu sorgulamayacaktım zaten daha bilmem gereken çok şey vardı. Arkamı dönüp asansöre ilerledim.
"Nerede kaldın Şara? Beklemekten meyve vereceğim burada."
"Tamam hadi gidelim. Özür dilerim."
"Bu kadar mı? Nerede olduğunu söylemedin?"
Suyu Elif'e uzattım.
"Adem hocayı gördüm. Sedyedeydi. Çok solgun görünüyordu. Ailesiyle tanıştım bir de."
"Aaa öyle mi? Geçmiş olsun."
Hastaneden çıktıktan sonra Elif'e döndüm. "Sen iyi misin?" Hala yürürken bana dönmeden cevap verdi,
"Ne kadar iyi olabilirim?"
Haklıydı. Babasının öldüğünü öğrenmişti sonuçta. Peki benim babam? Teyzem, halam, dayım... onlar neredelerdi? 'Bizim bir yeğenimiz vardı.' demediler mi hiç? Bu kadar mı sevmediler annemi? Ve kardeşim... Annemin bir parçası. Neredesin? Neredesin?
Taksiye bindik.
"Oraya yine gitmeyeceğiz değil mi?" diye sordum. Gitmemesini umuyordum. Bu onu çok daha fazla üzerdi.
"Hayır." Bir süre durdu. "Şişli'ye gideceğim."
Mektupta annesi babasının mezarının orada olduğunu yazmıştı.
"Tamam. Ben de..." Sözümü kestiğinde ne diyeceğini çok iyi biliyordum.
"Hayır Şara. Sen okuluna gideceksin. Benim yüzümden bir gün bile devamsızlık yapmanı istemem. Hem zaten yalnız kalmaya ihtiyacım var."
Bu sözlerin ardından bana söyleyecek bir şey kalmamıştı. İlk defa bu kadar kesin konuştuğunu görmüştüm.
***
Biz eve vardıktan yarım saat sonra Fatma abla geldi. Çay arasında sohbete başladık. Elif durgun gözüküyordu. Fatma abla da bunu anlamış olacak ki
"Elif ne oldu kızım? Dertli gözüküyorsun. Bir sorun yok inşallah?" diye sordu.
Elif biraz kendini toparlayıp cevap verdi, "Bugün biraz zor geçti." Bu gün en güzel böyle özetlenebilirdi herhalde.
"Elif'in üvey annesinin peşindeydik ama onu bulamadık." diye lafa atladım.
"Eee neden bu kadar üzgünsünüz o zaman?" dedi. Elif tereddüt etse de ben yine cevap verdim "Elif babasının öldüğünü öğrendi."
Fatma abla önceden olduğu gibi telaşa tutuldu. Belli etmemeye çalışsa da anlaşılıyordu. "Yani şimdi İs... Eee senin baban gerçekten ölmüş mü?" diye bir şeyler geveledi. Elif bir an şaşkınlıkla Fatma ablaya baktıktan sonra tekrar başını eğdi. "Evet, yarın mezarına gidiyorum."
Bardaklarımızdaki çayı bitirdikten sonra Fatma abla gitti. Elif daha iyi görünüyordu. Yanına oturdum.
"Fatma ablaya bir şeyler oldu son zamanlarda. Garip davranıyor." dedim, bana katıldığını belli eden birkaç mırıltı çıkardı sadece. Bir an kendimi dışlanmış hissettim. Sanki bütün dünyanın bildiği ama benim bilmediğim bir şey varmış gibi. Ama Elif güzel gülümsemesiyle bu düşüncelerimi aklımdan hemen kovmamda yardımcı oldu.
"İkimizin de bilinmezliklerle dolu geçmişimiz var."
"Evet."
Derin bir nefes alıp devam etti,
"İçimde gerçek annemi bulacağıma dair bir his var." dedi. Ben de acıyla gülümsedim, "Keşke benim de olsaydı..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Günlük (Düzenleniyor)
AvventuraTüm ailesini kaybetmiş bir kızın beklemediği bir anda bulduğu günlüğün değiştirdiği hayatı. Hayalleri ve biricik ev arkadaşıyla, yalanların yerini gerçeklerle doldurmak amacıyla çıktığı yolculuk. 'Sıradan hayatımın karanlığında kaybolup gitmişken ı...