1. BÖLÜM: "KİTAP"

1.5M 49.8K 108K
                                    

Bu hikaye DOKUZ YAYINLARI farkı ile kitap haline getirileceği için bölümlerin tamamı eski, yazım zayıf, kurgu güçsüz. Şu an kurgu güçlenmiş bir şekilde yeniden yazım aşamasında, yakında kitaplaşacak. Kitap tamamen yeni bölümlerden oluşacak. Pandemiden dolayı yazıma ara vermiştim, şu an son hız devam ediyorum. Yakında raflardaki yerini alacak. Final bölümü Wattpad üzerinde yayımlanmadı. Bu kısa bilgiyi veriyorum çünkü bazı arkadaşlarımız anlayamamış. Keyifli okumalar!

Thurisaz - Endless

1. BÖLÜM: "KİTAP"

Geceye kıymık gibi batan şafak gökyüzünü kanatıyordu.

Düşüncelerimi yavaş yavaş kurban ettiğim bu saat diliminde, soğuğu içime ruhumu dondurana dek çektim. Parmaklarımı pencerenin beton zeminine yerleştirdim ve uzun saçlarım aşağı doğru dökülürken hâlâ yanan turuncu sokak lambalarının belli bir sırada dikilen görüntüsünü izlerken, onları geceye savaş açan bir sürüye benzettim.

Dudaklarımı araladığımda, yarattığım o küçük boşluktan soğuğun buharı döküldü. Sokağın sonundaki sokak lambalarından bir tanesi söndü. Çöpçü, ağır adımlarla sokağın başında belirdiğinde bakışlarımı ona kenetledim. Elindeki süpürge ve küreği tutuyor, bir yandan da esniyordu. Yerde hâlâ erimemiş kar kalıntıları vardı, umarım basıp kaymaz ve düşmezdi.

Gözlerim yavaşça şafağın çarşaf gibi serildiği göğe yükseldi. Ayın ilk hali olan hilal göğün uçuk renginin üstünde gümüş renginde bir mızrak gibi parlıyordu. Birazdan gün tamamen doğacak, ay gökyüzünden silinecekti.

Mahinev.

Adım Mahinev.

Anlamı yeni ay.

Miraç, evin karşısındaki parkın ara sokağından çıktığında dudaklarım aralandı. Yine bu saatlere kadar sokakta kalmıştı. Deri ceketinin fermuarını boğazına kadar çekmiş olsa da, şu an soğuktan tir tir titriyor olduğunu görebiliyordum. "Serseri," diye homurdandım pencereyi kapatmadan geri çekilirken. Annemler uyanmadan kapıyı açmalı ve onu içeri almalıydım. Azar işitmesinden hiç hoşlanmıyordum. Parmak uçlarımda yükselerek odamdan çıkarken, ayaklarımın altında ezilen eski ahşap parkelerin gıcırdamaması için içten içe dua ediyordum. Tül perdelerim rüzgârın uğultusu eşliğinde uçuşurken omzumun üstünden arkama, açık duran pencereye kısaca baktım ve odamdan çıktım.

Odam hemen holün çaprazındaki ilk odaydı. Kapıya oldukça yakındım. Bakışlarım karanlık koridorda kısaca tur bindirdi. Tekrar parmak uçlarımda yükseldim; ayağımda çorap olduğu için bastığım yerde çok fazla ses çıkmıyordu. Ayaklarımdaki çoraplar dizlerimin üstüne kadar uzanıyordu. Dış kapının kilidini yavaşça açarken, bir elimle de kapıyı ileri doğru itiyordum. Kilit açıldığında kulpu yavaşça çevirdim ve kapıyı açmamla birlikte Miraç ile burun buruna geldik. Miraç, üç erkek kardeşimden biriydi; bir ikizi vardı. Liseden bu yıl mezun olacaktı, birkaç hafta önce Miraç ve Miran'ın on sekizinci yaş gününü kutlamıştık. İkizi Miran, Miraç'ın tıpkı bir kopyası gibi olsa da, karakter olarak birbirlerinden tamamen farklıydılar.

İki farklı, tamamen aynı bir yansıma.

Tabii bir de Mahzar vardı. O ikizlerden bir yaş büyüktü, şu an okulu için şehir dışındaydı.

"Geç içeri," diye fısıldadım tedirgin bir şekilde etrafı kolaçan ederken.

Miraç içeri girerken, "Yine götümü kurtardın," diye fısıldayıp dudağını yanağıma bastırarak geri çekilip deri ceketinin fermuarını indirdi.

İÇİNDE BİR SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin