Bölüm Şarkısı: Remioromen - Konayuki
17. BÖLÜM: "KAR TOZU"
"İbrahim'in burada ne işi var, seni anlayamıyorum, Efken." dedi Ceyhun kaşlarını çatarak Efken'e bakarken. Efken, Ceyhun'u umursamadan kendini kanepenin üzerine bıraktı ve başını geriye atarak hafif bir mırıltı çıkarıp esnedi. Öylece salonun ortasında dikilmiş ne olduğunu idrak etmeye çalışıyordum. Yaklaşık on dakikadır Ceyhun ve Yaren benim kaldığım oda da birlikteydiler. Sanırım Yaren uyanmıştı.
"Kararlarımı sorgulamak zorunda mısın?" diye sordu Efken gözlerini devirirken. "İbrahim'in burada olmasını istedim ve onu çağırdım. Sadece bu. Tamam mı?"
"Tamam değil," Ceyhun kızmıştı ama neye kızdığını anlayamamıştım. "Yaren'e İbrahim'i unutturmaya çalışıyorsun ama sonra adamı kızın burnunun dibine getiriyorsun. Amacın çocuklara acı çektirmek mi?"
Sezgi elini Ceyhun'un omzuna koydu ve sakinleştirmek adına dudaklarını Ceyhun'un sırtına bastırdı. "Şşş, sen karışma."
"Anlamıyor musunuz?" dediğimde tüm gözler üzerime döndü. "Amacı, Yaren'in iyi hissetmesini sağlamak. Şu an böyle bir tepkiyi hak etmiyor."
Bana neydi ki sanki? Neden çenemi kapatıp yalnızca seyirci olmuyordum? Yaptığım şeyin saçmalığının farkına varıp gözlerimi duvara çevirdim. Şu an tüm bakışları profilimde hissedebiliyordum. Önemsememeye çalıştım ama rahatsız ediciydi.
"Sana ne?" Efken'in etli dudaklarından çıkan bu kelime doğrudan kalbimi hedef almıştı sanki. "Beni savunmak sana mı kaldı?"
Dengesiz. Bakışlarımı duvardan ayırıp Efken'e çevirdiğimde sert bakışlarıyla kucaklaştım ama onun sert bakışlarına soğuk bakışlarımla karşılık verdim. "Seni savunmuyorum. Haksızlığa gelemiyorum, o kadar. Bunun seninle bir ilgisi yok."
"Çeneni kapat," derken çenesi kaskatıydı. Afalladım. "Seni ilgilendirmeyen konular hakkında yorum yapmanı yasaklıyorum."
"Kız ne yaptı sana şimdi?" diye sordu Ceyhun. Bugün haddinden fazla cesurdu sanırım. Normalde Efken bana ne yaparsa yapsın Ceyhun sesini dahi çıkartmazdı. Bakışlarımı Ceyhun'a çevirdiğimde kaşlarını çatmış tuhaf bir ifadeyle Efken'e bakıyor olduğunu gördüm.
"Ceyhun o sokuk çeneni kapatacak mısın yoksa ben mi kapatayım?" diye sordu Efken. Sorusundaki somut tehdidi solumuştum ve aynı zamanda bu tehdidi Ceyhun ile Sezgi'nin de soluduklarından adım kadar emindim.
"O herifin adamını öldürdün, Efken. Sen sanıyor musun ki bu konu burada kapanacak? Peşine düşecekler. Semih'in sağ koluydu öldürdüğün pezevenk. Semih bunu senin yanına bırakmaz."
Efken umursamaz bir ifadeyle omuz silkti. Sırtımı duvara yasladım ve bomboş gözlerle onları izlemeye başladım. Efken'in sert yüz ifadesine ördüğü yüksek duvarları görebiliyordum. O duvarları aşabilecek hiç kimse yoktu bana göre. Aştığını sanan yanılırdı, çünkü Efken durmadan kat çıkıyordu duvarlarına.
"Umurumda değil," derken sesiyle de onaylamıştı umurunda olmadığını. "Bana hiçbir şey yapamazlar. Ayrıca şu sikik muhabbetini döndürmekten vazgeçin. Başımı ağrıtmaktan başka hiçbir sike yaramıyorsunuz. Bence evinize gitme zamanınız gelmiş."
Ceyhun başını iki yana sallarken yüzünde karmakarışık bir ifade belirmişti. Şaşkınlık? Kırgınlık? Merak? Korku? Adını bilmiyordum ama bu ifadeye aşinaydım sanki. "Efken, ne yaparsak yapalım senin dostun olduğumuz gerçeğini kabul etmeyeceksin, değil mi? Sen sanıyor musun ki biz senin kötülüğünü istiyoruz? Ulan farkında değil misin, dibe batıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİNDE BİR SEN
FantasySen hiç bir kitap karakterine âşık oldun mu? O, oldu. Asıl tuhaf olan ise... Kitap karakteri de ona âşık olmuştu. "O gece bir kitapla tanıştım. Kaderime giden yolda bana rehber olacak bir kitapla." (DÜZENLENİYOR.) © Tüm Hakları Saklıdır! ©