30. BÖLÜM: "HİSLER"

1M 29.1K 81.6K
                                    

30. BÖLÜM: "HİSLER"

Teninde zaman kavramını unuttuğum bir adam var.

Terden sırılsıklam olmuş saç diplerimin beynime yaptığı rahatsız edici ağırlığı hissediyordum. Gözlerimi aralamak için hiçbir çaba sarf etmeden kollarında olduğum terli bedene daha sıkı tutundum ve sol yanağımı Efken'in terli göğsüne yasladım.

Gücüm yetseydi şu kokusunu ciğerlerime sabitlerdim.

Evdeki tüm ısıtıcıların çalıştığını biliyordum ve bir de onun kollarında olunca ısı daha da artmış, terden sucuk gibi olmuştuk. Ama uyku o kadar tatlı gelmişti ki şu an ter ya da boğucu sıcaklık umurumda bile değildi.

Efken'in telefonundan yükseldiğini bildiğim melodi odanın duvarlarında çınlarken yüzümü buruşturdum ve aynı saniyeler içinde Efken yavaşça doğrulmaya çalıştı. Bunu yaparken beni rahatsız etmemek için ekstra yavaş hareket etmişti sanki. Telefondan yükselen melodi inatla çalmaya devam ederken ses bir anda kesildi ve birkaç saniye süren boşluğun hemen ardından telefon tekrar çalmaya başladı.

"Sikeceğim şimdi, ha," diye homurdandı yavaşça komidinin üstünde titreyerek çalan telefona uzanırken. Parmakları saçlarıma dokundu ve rahatsız olmamam için hafifçe okşayıp, "Şş, uyu sen, Medusa," dedi pürüzlü bir sesle. Hemen ardından telefonu açıp kulağına götürdü ve bedeni yavaşça doğrulurken ona biraz daha sıkı sarılıp göğsünde kavislenen boşluğa yüzümü yerleştirdim.

"Ne var?" diye tısladı karşıdaki tarafa. Evet, öküzlük online bir oyun olsaydı Efken şu an en yüksek seviyeye ulaşmış, kendine ait locası olmuş olurdu sanırım. Terin tuzu gözlerimi yakarken kirpiklerimi yavaşça araladım ve karşımdaki duvarın beyaz yüzeyini izlemeye başladım. Başım hâlâ Efken'in göğsündeydi.

"Uyuyordum, pezevenk," dedi dişlerinin arasından. Bir süre karşı tarafı dinledikten sonra, "Orada ne yapacağım?" diye sordu. Sesi bu kez daha sakindi ama hâlâ uyku mahmuruydu.

"Bu Nuri denen adamın bu konuyla ne alakası var ki?" Karşı tarafı dinledi ve derin bir nefes alırken başımı da göğsüyle birlikte göğe taşıdı. "İlgisi olduğunu düşünmüyorum." Bir süre sessiz kaldıktan sonra, "Tamam," dedi baygın bir sesle. "Tamam, gidip ağzını arayacağım." Sessizlik. "Tamam diyorum lan. Kapat hadi zıbaracağım. Uykusuzum."

Efken telefonu kapatıp komidinin üstüne atarken başını tekrar yastığa gömdü ama benim tüm uykum kaçmıştı. Çenemi kaldırıp onun kaslı göğsüne koyarken kısaca yüzünü inceledim. Gözlerini çoktan kapatmıştı ve uzun kirpikleri güzel yüzünü gölgelendirmişti. Perdelerden kaynaklı olduğunu düşündüğüm mavi ışık boğuk bir şekilde odayı aydınlatırken bu ortamın bana huzur verdiğini fark ettim.

"Kimle konuştun?" diye sordum yavaşça.

Gözlerini açmadan, "Ceyhun'la," dedi pürüzlü bir sesle.

"Ne dedi?"

"Geveze yılan biraz daha konuşacak olursa onun boynuna dişlerini geçir dedi," dedi ve tek gözünü açarak yüzüme baktı. Uçurum mavisi gözleri şu an bataklık yeşiline dönmüştü ve yeşilin etrafında uzun daha açık yeşil yarıklar vardı. Gözünün beyazı biraz kızarmıştı. "O güzel ağzını kapat ve uyumamıza izin ver."

Yanaklarımın içini şişirirken ona kötü kötü baktım ve bu bakışım onun tek kaşını kaldırmasına neden oldu. Tek gözüyle bana bakmaya devam ederken derin bir nefes aldı ve diğer gözünü de açıp, "Bir şeyi merak ettiğinde sana zarar vereceğimi de bilsen o şeyi öğrenmeden huzura ermeyeceksin, değil mi?" diye sordu bezmiş bir sesle.

İÇİNDE BİR SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin