31. BÖLÜM: "TAT"

949K 27.9K 66.6K
                                    

Bölüm Playlist;

Petit Biscuit - You  

Fakear - Venus

Petit Biscuit - Sunset Lover

31. BÖLÜM: "TAT"

Kelimelerin tadı olur muydu?

Efken'in dudaklarından dökülen her bir kelime damağımda farklı bir tat bırakıyor, beni ele geçiriyordu.

Saçlarımın arasından kayıp giden, bedenime uğrayarak fayansa dökülen suyu izliyordum. Nefesimin ve sıcak suyun buharı birbirine karışmıştı. Bana dokunmuştu. Bu benim kendim için aşmam imkânsız olan bir bariyerdi ve tam olarak önüme dikilmiş, beni tüketmeye ant içmişti. Dün gece olanları zihnimin içinden bir silgiyle silebilecek olsam bile, tenimdeki gerçekliğini silemezdim. Biliyordum.

Bedenimin ona verdiği tepkiyi düşündükçe Mahinev'in mantığına gölge düşüyor, Medusa'nın mantığı tüm ihtişamıyla zihnimin içinde çığlıklarını atarak, eteklerini savuruyordu. Yavaş yavaş kendim olmaktan çıkmaya başlamıştım.

Bedenim buruşana kadar suyun altında kaldıktan sonra suyu kapattım ve bornozu üstüme geçirip, kuşağını sıkıca bağladım. Islak saçlarım büyük bir ağırlık yaparak omuzlarıma dökülürken, sanki kafamın üstünde tonlarca yük taşıyormuşum gibi hissetmiştim. En sonunda bu ağırlığa dayanamayıp saçlarımı ellerime dolayıp sıktım.

Banyonun kapısını yavaşça açarken içerideki buhar yavaşça dışarı süzüldü ve kapıyı kapatarak dar koridorda yürümeye başladım. Koridor sessizdi. Bu benim için iyiydi. Her an bir yerlerden Efken çıkacak tedirginliğiyle odanın kapısına vardığımda kısaca omzumun üstünden koridorun diğer ucuna baktım ve ayna görüş alanıma girdiği an yanaklarımdaki kan fokurdamaya, boynum yanmaya başladı.

Hızla odaya girip karanlık odanın ışığını açma gereği duymadan gardıroba yöneldim. Artık karanlığa alışmış, belki de karanlığın bir parçası olmuştum. Bu yüzden içerideki karanlık beni rahatsız etmemişti.

Gardırobu kaydırarak açtıktan sonra rengini tam olarak çözemediğim ama tüm renkleri ezbere bildiğim için muhtemelen siyah olduğunu düşündüğüm iç çamaşırı takımını çıkardım. Bir kazak ve bir tayt çıkarttıktan sonra elimdekileri yatağa atıp, gardırobun kapağını kapattım ve bornozun kuşağını çözdükten sonra, bornoz kayarak zemine düştü. Yatağa attığım iç çamaşırı takımını elimle arayıp bulduktan sonra önce alt kısmı giydim ve hemen ardından sutyenini üstüme geçirdim. Sutyenin kopçasını takmak için sırtımı kamburlaştırıp, omuzlarımı geri atarken kürek kemiklerim tamamen dışarı çıkmıştı.

Islak saç diplerimde hissettiğim bir nefes ve parmaklarıma dokunan güçlü bir el yüzünden donakaldım. Efken sutyenin kopçasını kapatırken sıcak nefesi saç diplerime çarpıyordu. O içeride miydi? Karnım uyuşup, bacaklarım hissizleşirken gözlerimi yumarak gardırobun karanlık aynasındaki gölgemize baktım. Görünmüyorduk. Hatta yok gibiydik ama vücutlarımızın izleri karanlık bir gölge olarak varlığını aynanın yüzeyine kazımıştı.

"Korkuttum mu?" diye fısıldadı kulağıma doğru eğilerek. Karnıma saplanan bıçakların ucundaki küfleri midemde hissettim. Delici edici bir şeydi.

"Evet," diye fısıldadım. Sesim titremişti.

"Hmm." Sesinde tuhaf bir tını vardı ama sebebini tam olarak idrak edememiştim. Parmakları omuzlarımdan kayarak kollarıma düştü ve kollarımın dış tarafında, dirseklerimin üstünde durdu. Dokunduğu yerler tekrardan alev almıştı.

İÇİNDE BİR SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin