İÇİNDE BİR SEN'i yazmaya başladığım ilk zamanları daha dün gibi hatırlıyorum. Bundan uzun zaman önce, İÇİNDE BİR SEN'in bölümleri iki gün aralıkla yayımlanıyordu. O zamanlar çok büyük bir aile değildik, beni, ilk yazdığım kitabım olan YANGIN MAVİSİ Serisini bulup okumaya başladığınızda keşfetmiş, ardından ikinci kitabım olan İÇİNDE BİR SEN'i okumaya başlamıştı çoğunuz. İÇİNDE BİR SEN'i ilk kurguladığım zamanı hatırlıyorum, onu ilk paylaştığım insanı, onun hakkındaki ilk konuşmamızı, onun hakkındaki ilk düşüncelerimi, ona ismini verirken yaşadığım heyecanı, ismini aniden zihnime bir bıçak saplanmış da, kan fışkırmış gibi büyük bir hız ve sancıyla bulduğum anı hatırlıyorum. Evet, İÇİNDE BİR SEN üstünde düşünülmüş bir isim değildi. Tıpkı bir bıçağın ete saplanışı gibi, kanın akışı kadar hızlı bir şekilde bulunmuştu. Zihnime, Efken'i var eden mürekkep gibi yayıldığını, Medusa'nın yılanları gibi kıvrımlı bir sıkılıkla beni kavradığını hissetmiştim. O isim olmalıydı. Başka bir isim olamazdı. Başka hiçbir isim beni bir kurgunun içine hapsedip, kendi cümlelerimle beni yaralayamazdı. İsim... diye başlayan bir cümlenin devamında birkaç saniyelik bir tıkanıklık yaşanmış, ardından kurgunun tuğlaları hızla olması gereken yere düşmüş, İÇİNDE BİR SEN! diye bağırmıştım.
Efken Karaduman, benim yıkımım, yalnızca benim değil, okuyan herkesin yıkımı. Efken'in ruhundan yükselen o gerçek kan kokusunu, verdiği güven duygusunun insana tıpkı onu var eden mürekkep gibi dağılmasını, gözlerindeki uçurumda sallanan yaralı dizlerimize bağlanmış tabanları kirli ayaklarımızı, bazı geceler karanlık bir köşeye geçip dikkatli gözlerle bizi izlediğini... Hepsini biliyor, duyuyor, görüyor, soluyor, hissediyorum.Efken Karaduman bir yıkımdı, biz de yıkılmaya başladık.
Bugün 16 Kasım 2016, Efken bugün yirmi altı yaşında.
Yirmi altı.
İyi ki doğdun #YıkımGetiren #UçurumMavisi
❄
19 Kasım 2016 Cumartesi günü 35. Uluslararası İstanbul Tüyap Fuarında imza günüm olacak kızlar. Hepinizi bekliyorum. (12:30/15.00 saatleri arasında gerçekleşecek.)
Bölümü bugün, yalnızca bir saat -belki daha kısa sürdü, emin değilim- içinde yazdım, eğer vaktim olsaydı emin olun çok daha uzun bir doğum günü özel bölümü ile gelirdim. Ayrıca yukarıya koyduğum güzeller güzeli modelim Jessica'nın seslendirdiği videoyu dinlerseniz, o sahneyi daha çok hissedersiniz. Keyifli okumalar.
❄
Yıkım, kanına susadığı bebeğin cennet ebrulisi bedenine yerleşirken, topraklarına tohumlarına bıraktığı bebeğin kim olduğunu biliyordu.
Yıkım, yerleşmek için doğru adamın bebek formunu seçmişti.
Gülümsedi. Bu bedenin içindeki ruh ona çok iyi bakacaktı, biliyordu. Kendini ona teslim ederken bir an olsun şüphe duymadı.
Uçurum mavisi gözler, cama düşen yansımasından teğet geçerek dağ evinin dışındaki beyaz kar yelpazesine odaklanmıştı. Ormanın içindeki tüm ağaçlar beyazın gaddar sillesince dövülmüş, kendi renklerine kürtaj edilmişlerdi. Kar soğuğunun pencerede oluşturduğu buğuyu büyük avucuyla tek seferde sildiğinde, dışarıdan bakılacak olursa, yalnızca ölüm yeşili dallarla süslenmiş, gri kayalıklarda karayılanlar besleyen uçurum mavisi gözleri ve keskin kaşlarıyla birlikte ucu kalkık duran düzgün burnu netleşmişti. Yüzünün geri kalan tüm ayrıntıları, güzelliğinin haritası o buğulu camın arkasında saklı kalmıştı. Donuk, tınısı yakıcı bir öfkeyle örülmüş bakışları, cansız bir heykelin yüzüne yerleştirilse, güzelliği ile baş döndürecek olsa dahi yadırganmazdı. Oldukça cansız, hareketsiz ve donuktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİNDE BİR SEN
FantasySen hiç bir kitap karakterine âşık oldun mu? O, oldu. Asıl tuhaf olan ise... Kitap karakteri de ona âşık olmuştu. "O gece bir kitapla tanıştım. Kaderime giden yolda bana rehber olacak bir kitapla." (DÜZENLENİYOR.) © Tüm Hakları Saklıdır! ©