Bölüm Şarkısı: Broken Iris - A New Hope
24. BÖLÜM: "HİSSETMEK"
Efken, bir denizdi. Dalga dalga içine çekildiğim. Ben kendime bir liman arıyorken, boğulmaktan korktuğum denizin içindeydim. Üstelik bu deniz, demir atacağım bir limandan çok daha güvenilir geliyordu bana.
Boğulmaktan korktuğum denizin içinde kulaç atarken bulmuştum kendimi.
Efken anahtarla kapıyı açarken, boşta duran avucunun içinde benim elim vardı. Bir kalp göğüs dışında bir yerde atabilir miydi? Kalbim elimde atıyordu. Beynimin duvarlarında silik bir görünüme sahip olan, kanlı harflerin ölümsüzleştirdiği hissin ismini okumak istemesem de, kalbimde, beynimde her şeyin farkındaydılar. Patiklerimin içindeki kumların varlığı beni rahatsız ediyordu. Üstelik vücudumuz tuz kokuyordu.
Kapı tok bir ses bırakarak açıldığında, gözlerimin odağına önce Sezgi, ardından Ceyhun ve hemen onun ardından Yaren ile İbrahim girdi. Bir an Efken'in elini bırakmak istesem de, yıkım getiren buna engel olarak elimi daha sıkı kavradı ve içeri girdi. Az önce denize girmiş olmamıza rağmen, şu an kar yağan bir kesime geldiğimiz için bedenim titriyordu. Tüm bakışların birbirlerine kenetli olan ellerimize düştüğünü fark ettiğimde yanaklarımın ısındığını hissettim.
Şaşkın, kararsız ve sorgulayıcı bakışlar ellerimizde bir süre daha dolaşıp yüzümüze tırmandığında gözlerimi kaçırarak başka bir tarafa bakmaya çalıştım.
"Ne var?" dedi Efken ters bir sesle. "Ne bakıyorsunuz? Hem bu kapuçin maymunun evimde ne işi var?"
"Mahinev'in elini çocuğunu okula götüren veli gibi tutmandaki amaç ne, Efken?" diye sordu İbrahim tuhaf bir ses tonu kullanarak. Yanaklarım şimdi tamamen yanıyordu. Dışarıdaki soğuğu kucaklayan bedenim, soğuğu yok saydı. Isınan tek yer yanaklarım değildi.
"Sizi ilgilendiren bir şey olduğunu düşünmüyorum," dedi Efken kaşlarını çatmış bir şekilde karşımızda bize alık alık bakan gruba bakarken. "Medusa, odana git."
"Ama..."
"Duydun," dedi omzunun üstünden bana tehditkâr bir bakış atarken. "Geleceğim. Git ve beni odanda bekle."
Yüzümde dolaşan tüm gözleri yok sayarak dediğini yaptığımda, bir yanım hâlâ şaşkındı. Üstümde etkisini kaybetmeyen, gün geçtikçe daha da güçlenen tuhaf bir hâkimiyeti vardı. Bana hükmediyordu ve ben buna bir dur diyemiyordum. Belki de çoktan teslimiyet bayrağını çekmiş, ona karışmıştım. Kendimi karanlık odaya kapadığımda tuzlu bedenim tıpkı bir külçe gibi yatağa devrildi. Ruhumu sıyıran ve gözünü bana ait olan her şeye diken bu tuhaf hissin geldiği nokta beni yoruyordu.
Gözlerim tavanı odağına aldığında, karanlığa gömülen bedenimden yükselen tek şey bir deprem kadar sarsıcı olan ama bir türlü durduramadığım korkuydu. Beni korkutan herhangi bir dış etken değil, kendimdim. Düşüncelerimin gitmeye başladığı yol ve yapacaklarımın sınırsızlığı beni endişelendirmeye başlamıştı. Çok değil birkaç gün önceye kadar dönememekten korkan ben, şu an dönecek olmaktan korkuyordum. Dönmek istemiyordum ve bu yavaş yavaş hastalıklı bir boyut kazanmaya başlamıştı. Ve Efken... Onun sert şefkatinde kaybolmak istiyordum. Kayboluyordum da.
Gözlerim karanlığın derisini sıyırırken, odanın kapısının açıldığını duydum. Kalbim göğsüme heyecan ve beklenti dolu bir tekme indirirken, gözlerimi kapıya çevirdim.
"Abajuru yakmamışsın," dedi kısık bir sesle. "Uyudun mu, Medusa?"
"Henüz değil," dedim kısık bir sesle. Karanlıktaki siyah bir gölgeyi andıran silueti her şeye rağmen göz alıcıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİNDE BİR SEN
FantezieSen hiç bir kitap karakterine âşık oldun mu? O, oldu. Asıl tuhaf olan ise... Kitap karakteri de ona âşık olmuştu. "O gece bir kitapla tanıştım. Kaderime giden yolda bana rehber olacak bir kitapla." (DÜZENLENİYOR.) © Tüm Hakları Saklıdır! ©