Bölüm Playlist;
The Weeknd - Devil May Cry
The Weeknd - Love In The Sky
21. BÖLÜM: "TAKIM"
Bu ne kadar doğru bir histi? Göğsümü ve boğazımı nasıl sıkıştırıyordu? Bir taş kadar ağırdı, ama bir madde değildi. Madde olmadığı için varlığını yok sayıyorlardı. Oysa ne kadar da vardı. Daha önce yaşadığım bir şey değildi ama sanki yaşamayı özlediğim bir şey gibiydi. Efken dudaklarıyla dudaklarımı, bana bir oya gibi işlediği hislerle yüreğimi kapladı.
Dudaklarımız birbirlerinden ayrılırken, gecenin sessizliğini bozan tek şey ciğerlerimizden yükselen nefes sesleri ve önümüzden akıp giden arabaların rüzgâra emanet ettiği tekerlek sesleriydi. Terli alnını alnıma yasladı, ona yetişebilmek için çıplak ayakla parmak uçlarımın üstünde duruyordum, ayaklarımın tabanı yere değince aramızdaki boy farkı büyüdü ama bunu önemsemeden kafasını eğerek, alnını alnıma bastırmaya devam etti. Sertçe yutkundu. Yutkunurken boğazında oluşan kavisi, hareket eden âdem elmasını göremesem de hayal edebilmiştim. Gözlerimi yumarak gecenin ayazını tenimde hissettim. Çıplak kollarım rüzgâr tarafından ısırılıyor, soğuk derimden içeriye işliyordu.
Kelimeler, çoğu zaman çok farklı izler bırakırdı insanların ruhuna. Şu an ruhuma iz bırakan şey kelimeler değil, beni içine çeken büyük bir sessizlikti. Dudaklarımdaki yabancı tadın yanına birde tatlı bir karıncalanma hissi peydahlanmıştı. Efken'in eli sırtıma oradan da kayarak belime indi ve beni kafesleyip kendine bastırdı. Nefes alıp verişleri düzene girmişti. Burnundan verdiği nefesler yüzüme çarparken gözlerim hâlâ kapalıydı.
"Öyle güzelsin ki, iş açacaksın başıma." Sesi hiç olmadığı kadar kısık ve milyonlarca anlam taşıyan bir tınıda yükselmişti. Kulaklarım anında onun sesini beynime taşıdı ve kelimelerimin arasında bir yere yerleştirdi. Kelimelerim onun sesini şefkatle kucaklarken, kalbim diğer tüm organlarımın aksine oldukça sakindi. Bu sakinliğin sebebi fırtına öncesi sessizlik olduğunu hissedebiliyordum.
Belki de anın getirdiği bir şaşkınlık içerisindeydi.
"Özür dilemem mi gerekiyor?" diye sordum büyük bir fısıltıyla. Gözlerim kapalı olmasına rağmen dudaklarının yukarı kıvrıldığını hissettim ve sırf bu görüntüyü kaçırmamak adına gözlerimi hızlıca açıp onun dudaklarına baktım. Hislerimde yanılmamıştım. Efken Karaduman'ın koyu vişne rengindeki bir uçurumu andıran dudakları şefkatle yukarı kıvrılmıştı. Gözlerine bakmaya cesaretim olmadığı için dudaklarına bakmakla yetindim.
Şu an kıyametim olan uçurum mavisine bakarsam, uçurumdan aşağıya bodoslama atlayacaktım. Bunu biliyordum ve kendimi dizginliyordum.
"Saftirik," dedi kısık bir sesle. Dudaklarından dökülen kelimelerin sıcaklığı yüzüme vurdu. "Gözlerini kaldır ve bana bak, Medusa."
Kalbim irkildi ve kapakçıklarını hızla kapatıp, kendini odasına kilitledi. Beynimin duvarlarından sicimle akan kan, yüzeysel olarak dokunduğu her bir kıvrıma Efken'in isminin harflerini işliyordu. "Hayır," dedim kısık bir sesle. "Bakmayacağım."
"Neden?" Sorusu gecenin karanlığında çağladı. Kadifeye dokunduğunda ne hissediyorsan, Efken'in sesini duyduğunda da onu hissediyordun. Onun sesi kadifenin tonları gibiydi.
"Bakmak istemiyorum çünkü," diye yalan söyledim. Sol elinin uzun parmakları çenemi kavradı ve Efken yasalarına göre oldukça nazik bir hareketle kafamı kaldırdı. O kafamı yukarı kaldırırken ben gözlerimi yummuştum. Kirpiklerim gözlerimi örterken, şu an onun delici bakışlarını yüzümün her bir kıvrımında hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİNDE BİR SEN
FantasySen hiç bir kitap karakterine âşık oldun mu? O, oldu. Asıl tuhaf olan ise... Kitap karakteri de ona âşık olmuştu. "O gece bir kitapla tanıştım. Kaderime giden yolda bana rehber olacak bir kitapla." (DÜZENLENİYOR.) © Tüm Hakları Saklıdır! ©