İÇİNDE BİR SEN

34. BÖLÜM: "ÇIĞLIK"

Bölüm Şarkısı: Thurisaz - Endless

34. BÖLÜM: "ÇIĞLIK"

Ruhumun gebe kaldığı yabancı his tüm parelerime eşit miktarda yayılırken, gözlerimi yavaşça aralamaya çalıştım. Boğazıma dolan yoğun içki kokusunu alabiliyordum, boynum da dâhil olmak üzere tüm kemiklerimin üstünden vinçle geçilmiş gibi hissediyordum. Serin bir rüzgârın saçlarımın arasından estiğini hissettim, bedenim yumuşak bir şeyin üstündeydi ama yine de rahat edemiyordum.

Kirpiklerimin önündeki ağırlıkları kaldırmayı başardığımda, gözlerim bir süre odağını yakalamaya çalıştı. Her şey buzlu görünüyordu ama buzlu görüntüyü yaran bir mavi vardı; dinlendirici bir şeydi ama aynı zamanda yoruyordu da.

Mavi bir ışık varlığından bihaber olduğum pencerenin açık camından içeri doluşurken, gözlerim kısaca etrafı taradı. Dün gece yaşadığım şeyin, hissettiğim yoğunluğun ve bedenimden geçen fırtınanın tüm kalıntıları benimleydi. Çıplak bedenimi örten siyah saten çarşafa baktım, şu an mekânın bir odasındaydık ama gece karanlığında göremediğim şeyler, şafak söktüğü için şu an çok daha netti.

Saten çarşaf çıplak bedenimi soğuktan korumuyordu, darmadağın olmuş saçlarım yüzüme gelirken, hemen karşımdaki piyanoya baktım. Efken piyanonun önündeki bir sandığı andıran sandalyenin üstünde oturuyordu, sigarasından yükselen gri dumanı görebiliyordum. Sırtı bana dönüktü ve çıplaktı, altında yalnızca kot pantolonu vardı. Sert bir rüzgâr, pencerenin önünde duran tül perdenin havalanmasına neden oldu, gözlerim kısaca tül perdeye dokunduktan sonra tekrar Efken'i aldı odağına. Yattığım küçük bir kanepe olduğunu düşündüğüm şeyin üstünden, dirseğime abanarak yavaşça doğruldum. Yerde parçalanmış iç çamaşırlarımı ve Efken'in yırtılan gömleğinden dökülen düğmeleri görünce, utanç saklandığı çalılıkların ardından tüm silahlarını donanarak büyük bir gürültüyle üstüme saldırdı.

Efken'in dudaklarının arasına yerleştirdiği beyaz filtreli sigaradan büyük bir nefesi içine çektiğini duydum, sigaranın ucunda yanan alevin yakıcı çatırtısı kulaklarımın duvarlarında iki üç kez tekrarladı.

"Uyandın mı, yılan?"

Ah, sesi uykuluydu. Ve biraz da düşünceli...

"Hıhı," diye mırıldandım alt dudağımı dişlerimin arasına alarak, şu an onunla göz göze gelmediğim için her şey daha hazmedilirdi, bana baktığı an her şeyin bir çıkmaza sürükleneceğinden emindim. Şu an yüzümü bir yastığa gömmek ve büyük bir çığlık koparmak istiyordum.

Hiçbir şey söylemedi, sigarasından bir nefes daha çekti içine. Ardından beyaz filtreli sigaranın ucunda biriken külü, piyanonun üstünde duran koyu gri, taş kül tablasına silkti. Parmağının küçücük bir hareketi bile hafızamın belleğine yerleşebilecek kadar eşsiz görünmüştü gözüme.

Sigarasından birkaç nefes daha aldıktan sonra, bunu daha fazla uzatmadı ve sigarayı acımasızca kül tablasına bastırdı. Ardından piyanonun kapağını açtı ve omuzlarını geriye atarak yavaşça gerindi. Belindeki gamzeler tamamen ortaya çıkmış, belindeki tüm kaslar kasılmıştı. Beynimde fellik fellik dolaşan utanç duygusunu yok sayamıyor olsam da, bu görüntüye bakmadan da edemiyordum.

Pürüzlü bir ses çıkararak hafifçe öksürdüm, ardından diğer elimle şakaklarımı ovaladım ve damağımdaki iğrenç tadın yok olmayacağını bilsem bile, bir umut yok olur ümidiyle yavaşça yutkundum. Yutkunurken yüzümü ekşitmiştim, kafamda tam olarak oturmayan birçok olay döngüsü vardı. Ama yine de yüzeysel olarak da olsa, onunla yaptığımız şeyin gerçekliğinin bilincindeydim.