Bu hikaye DOKUZ YAYINLARI farkı ile kitap haline getirileceği için bölümlerin tamamı eski, yazım zayıf, kurgu güçsüz. Şu an kurgu güçlenmiş bir şekilde yeniden yazım aşamasında, yakında kitaplaşacak. Kitap tamamen yeni bölümlerden oluşacak. Pandemiden dolayı yazıma ara vermiştim, şu an son hız devam ediyorum. Yakında raflardaki yerini alacak. Final bölümü Wattpad üzerinde yayımlanmadı. Bu kısa bilgiyi veriyorum çünkü bazı arkadaşlarımız anlayamamış. Keyifli okumalar!
Bölüm Şarkısı: Saybia - In Spite Of
10. BÖLÜM: "SAHİP"
Trenlerin altını raylarla çizmişlerdi. Ben genelde bir şeyin altını çizmek için fosforlu kalem kullanırdım. İnsan neyi aradığını sanıyorsa, umulmadık ayrıntılar önüne geçiyordu. Çocukluğumdan genç kızlığıma kadar hayatımın yirmi bir yıllık bu tuhaf döneminde kendim için belirlediğim sınırlar, dışına çıkmak istemediğim kurallar vardı. Ben buydum.
Ben bir avdım, bu adam da avcım. Aramızdaki çekimin elbette farkındaydım. Ama o çekimin sözlük anlamını da iyi biliyordum. Ne yazık ki Efken'in sözlüğü ile benim sözlüğümün açıklama kısımları birbirlerinden çok ama çok farklıydı.
Elimi narin bir şekilde göğsüne koydum ve geri çekilmesi için yavaşça ittim. Usulca geri çekildikten sonra gözlerimin içine baktı ama hiçbir şey söylemedi. Ardından önüne döndü ve masaya bıraktığı içki kadehini alıp, içkisiyle ilgilenmeye başladı. Kalbim konumunu beğenmemiş bir şekilde, çok daha geniş bir alana geçebilmek uğruna olabildiğince insafsız tekmelerini göğsüme indirirken ne kadar arsız olduğunu anlamamı sağlamıştı.
Arsız bir kalbe sahiptim.
Oldukça arsız.
"Nerede kaldı bunlar?" diye homurdandı içkisiyle ilgilenirken. Müzik yerini daha sakin, yavaş bir melodiye bırakırken az önce arsız bir şekilde yiyişen çiftler şimdi gayet masumca dans ediyorlardı. Onlara kaşlarımı çatarak baktım. Eğer Efken'in tuzağına düşseydim şu an onlardan bir farkım olmazdı, biliyordum.
Bu adam kesinlikle çok tehlikeliydi.
"İnsanlara şöyle bakmayı keser misin?" Sesi sert çıkmıştı. "İnsanları birazdan onları becerecekmiş gibi bakmanın ne lüzumu var?"
Cevap vermedim. O da üstelemedi zaten. Yaklaşık on beş dakika sonra barın demir kapısı açılmıştı ve odağıma Yaren, Sezgi, Ceyhun üçlüsü girmişti. Yaren'in gelmeyeceğini sanıyordum ama o da gelmişti. Sezgi siyah deri bir tayt, üzerine siyah boyundan bağlamalı bir bluz giymişti. Ceyhun tıpkı Efken gibi deri ceket ama Efken'in siyah pantolonunun aksine beyaz bir kot pantolon tercih etmişti. Yaren'e gelince sanırım en rahat oydu çünkü gözlerimin irileşmesine sebep olacak şekilde spordu. Siyah bir eşofman, siyah deri ceket ve deri ceketin altından görünen siyah boğazlı bir kazak. Bu kız kesinlikle ruh ikizimdi.
Efken onları görünce elini yukarı kaldırdı ve olduğumuz yeri işaret etti. Ceyhun Sezgi'nin elini sıkıca tuttuktan sonra kararlı adımlarla bize doğru yürümeye başladılar. Yaren de onları takip ediyordu ve uykudan yeni uyanmış gibi bir hali vardı.
Yaren hemen karşımıza, Ceyhun ve Sezgi yanımızdaki boşluklara oturduktan sonra Sezgi yüzünü Ceyhun'un göğsüne gömdü ve etrafa yabani bakışlar atmaya başladı. Bu bir nevi: "Bu adam bana ait." Mesajıydı ve kesinlikle beni gülümsetti.
Yaren kollarını göğsünde kavuştururken esnedi. "Bu saatte burada işimiz ne Allah aşkına?" diye homurdandı.
"Evde sıkılıyorum, evde bunalıyorum, evde şöyle oluyorum, evde böyle oluyorum diyen kıza bak," dedi Ceyhun sırıtarak. "Kızım ne yapsak yaranamıyoruz sana biz ya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİNDE BİR SEN
FantasySen hiç bir kitap karakterine âşık oldun mu? O, oldu. Asıl tuhaf olan ise... Kitap karakteri de ona âşık olmuştu. "O gece bir kitapla tanıştım. Kaderime giden yolda bana rehber olacak bir kitapla." (DÜZENLENİYOR.) © Tüm Hakları Saklıdır! ©