50. BÖLÜM: "AYNADAKİ YANGIN"
ShamRain, Withdraw
Blackfield, Cloudy Now
Sezen Aksu, Hasret
Thurisaz, Inner Voices
O silahı elime aldığım gün, hedefimi vuracak olanın kurşun değil, gözlerim olacağını bana Efken öğretmişti.
Bir şey daha öğretmişti.
Ateş, ateşten olanı yakmaz.
Kabullenme sürem uzadıkça, beni bekleyen felaketin en az benim kadar güçlenmeye başladığını fark etmiştim. Bu yüzden artık kabullenmek, topraklarımın kabul etmeyeceği bir yenilgi değildi, bir korunma kalkanıydı, zaman yaratmam için verilmiş zekice bir karardı.
Düşmanın kalibresi dağıldıkça, görüş alanım genişliyordu. Düşman beni şaşırtmak için yaptığı her hamlede, nefesimin onun ensesine daha çabuk sinmesine neden olacak büyük hatalar yapıyordu.
"Semih," dedim uçurumun önünde duran aracın kaputuna tutunarak. "En başından beri bunu bildiği için seni hafife alıyordu. Çünkü Semih'in muhbirliğini yaptığı hükümdar her kimse, senin yenemeyeceğin kadar güçlü biri olduğunu düşünüyor." Yüzüme dağılan soru işaretleriyle ona baktım. "Burada seni yenebilecek biri var mı?"
Efken'in aracın uzaktan kumandasıyla oynadığını fark ettim. Uçurum mavisi gözleri bende değildi, köşeye sıkışmış gibi görünse de son anda devreye sokup ortalığı dümdüz edeceği bir planı olduğunu biliyordum. Bunun böyle olmasını umut ediyordum.
İbrahim, uçurumun başına ilerleyip ellerini ceplerinin içine soktu. "Bu iş çok uzadı, hep bir şeyler oluyor ama artık bu olan şeylerin arkasında gerçekten kimin olduğunu anlayamıyorum." İlk defa saf bir şekilde ona katılıyordum, gözlerim onu buldu. Profiline sinmiş düşünceler çok aktifti, yüzünün her bir zerresine bir soru işareti gizlenmişti.
"Bu işin arkasında kim var bilmiyorum ama uzun süredir olan her şeyin arkasında aslında o kişi olduğunu iyi biliyorum," dedi Efken, bu, neredeyse bir saat süren sessizliğinin sonunda kurduğu ilk cümleydi; cümlede yıkım vardı evet ama bu defa o yıkımdan zararlı çıkan kendisiydi. Yine de karşısındakine fırsat vermeyecekti, biliyordum, bana öğretti şeylerden biri de şuydu ki; Efken vazgeçmezdi.
"Bu işin sonu nereye gidiyor?" diye sordu İbrahim, yavaşça Efken'e doğru döndü. "Yaren her an tehlikede. Bunu sen de biliyorsun. İnsanlar seni vurmak istediğinde önce Yaren'i seçerdi hep, seni yere sermenin yolu Yaren'di. Şimdi Mahinev de var. Seni yere sermek isteyen, önce Mahinev'e zarar vermek ister. Ama o güçlü. Peki Yaren? Biri ona saldırsa, karşısındakini nasıl püskürteceğini bile bilmiyor. Yaren'i çok pasif yetiştirdin."
"Yaren pasif değil," dedi Efken, ilk defa İbrahim'e bağırmadan cevap veriyordu, gözlerini boşluğa çevirdi. "Sen öyle sanıyorsun. Onu yetiştirirken yanımda değildin. Kimse yoktu. Onu tek başıma büyüttüm." Gözlerini İbrahim'e çevirdi. "Yetim bir çocuğu büyütmek dünyanın en zor şeyiyken, yetim bir çocuğu onun gibi yetim kalmış başka bir çocuğun büyütmesi ne demek, biliyor musun?"
"Senin yaptığını kimse yapmaz, bu doğru. Yapmak istese de yapamaz." İbrahim Efken'e doğru yürüdü. "Ama Yaren pasif, bunu biliyorsun. Onu eğitmen, ona bazı şeyleri öğretmen gerekirdi."
"Karşısındakini nasıl yere sereceğini öğrettim," dedi Efken dümdüz bir sesle.
"Mesele bu değil. Mesele yalnızca dövüşmek değil." İbrahim, Efken'in önünde yıkılması zor bir dağ gibi durdu. O mavi gözlerin içine, tam dibine baktı. "Yaren'i mutfağa götürsen, bir patatesi değil kendi parmaklarını doğrar. Ona bıçak kullanmayı öğretmedin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİNDE BİR SEN
FantasySen hiç bir kitap karakterine âşık oldun mu? O, oldu. Asıl tuhaf olan ise... Kitap karakteri de ona âşık olmuştu. "O gece bir kitapla tanıştım. Kaderime giden yolda bana rehber olacak bir kitapla." (DÜZENLENİYOR.) © Tüm Hakları Saklıdır! ©