39. BÖLÜM: "YIKIM"

1.6M 31.5K 132K
                                    

Archive - Again

Kwoon - Wark

39. BÖLÜM: "YIKIM"

Ruhumun etrafını saran demirden parmaklıkların düşüncelerimi dizginlemek için kendime çektiğim bir çit olduğunu biliyordum. Yoğun bir kan kokusu alıyordum, bu kokunun geçmişimden yükseldiğinin bilincinde bir şekilde öğürürken, nefesim kursağımda asılı kalmıştı. Üçüncü kez öğürdüğümde, parmaklarımdaki kan kurumuş ve yapışık bir hisle eklemlerimi damgalamıştı.

Boğazımı yırtan acı derindi. Suyun altında avucuma bakarken, birkaç saat önce olanları anlamaya çalışıyordum. Bilincimi kaybedişim, gözlerimi yatak odasında açışım ve koşarak mutfağa gidişim ama yılanı bulamayışım... Bunun bir hayal olmadığına yemin edebilirdim, her şeyi en net ayrıntısına kadar pürüzsüzce hatırlıyordum.

Bir kez daha öğürdüğümde, haşlak su bedenimi sıyırıyordu. Zihnime çatallı dilini vuran iblisin sesinden kurtulamıyordum. Geçmişimden yükselen keskin kan kokusunu öğürerek içimden sökmeye çalıştıkça, kanın kokusu daha da sertleşiyordu.

Sanki kafamdan aşağıya su değil de, kan akıyordu.

"Neler oluyor?" diye fısıldadım, duşa kabinin içinde dizlerimin üstüne düşerken. "Neler oluyor bana?"

Su sırtıma öyle hızlı çarpıyordu ki, fayansa düşerken beraberinde derimi de akıtıyordu sanki. Soğuk ve ıslak fayansın üstüne oturarak dizlerimi göğsümün üstüne çektim ve çenemi dizime yaslarken, suyun kafamdan aşağı akmasına izin verdim. Ağlamak istiyordum ama ağlayamıyordum, bedenim sızlıyordu ve gördüğüm şeyin bir hayal olmadığından emindim.

Yılanın kızıl gözleri sanki sırtımdaydı ve bir kenarda beni izliyordu şu an.

Olduğum yerde ellerimi bacaklarımın etrafına sardım ve sallanmaya başladım. Bilincimin kapandığı o silik anı hatırlamaya çalışıyordum. Efken'in vahşetin kabartma resmini taşıyan uçurum mavisi gözlerindeki o lav hararetindeki şaşkınlığı net bir şekilde hatırlıyordum.

Hatırlayabildiğim tek şey oydu.

Efken yavaşça banyonun kapısını tıklattığında, nefesimi tuttum ve yüzümü dizlerime gömdüm.

"Medusa?" Sesindeki soğuk endişeye rastlayan ruhum, yolunu değiştirdi ve bir kez daha bu endişeyle karşılaşmamak için koşmaya başladı. Küflü bir demirin üstünde dilimi gezdirmek gibiydi, acı keskindi ve midemi bulandırıyordu.

"Her şey yolunda mı?" Cevap vermedim. Ruhumu sıyıran nemli düşünceler kafamın içinde tıkırdıyordu.

"İçeri gireceğim," derken, sesi buz gibiydi. "Ses ver yoksa gerçekten içeri girerim."

"İyiyim," diyebildim, nefes nefese kalmış bir sesle. Dudaklarımın üstünde gezinen harfler soluk bir abajurun en kısık seviye de açılmış ışığı kadar şavksızdı.

İyiyim. İyi miydim?

Bir yılanın zehirli soluğunu ensemde hissediyordum.

Efken beni zorlamadı, belki de zorlamasını istemiştim, bilmiyordum. Ayaklarının keskin sesini dinledim, onu benden uzaklaşana dek pürdikkat dinledim. Her bir adımı yaşadıklarıma atılan bir tekme gibiydi. Midemin burkulduğunu hissettim.

Zorlanarak da olsa sudan çıktığımda, onun bende bıraktığı sızıyı iki bacağımın arasında hissedebiliyordum. Yumuşak havluya sardığım bedenim su yüzünden buruşmuştu. Saatin tik tokları etrafında kıvam kazanan zaman sanki benim aksime ilerliyordu şu an.

İÇİNDE BİR SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin