II-46-LOTUS VE GÜNEŞ

1.3K 40 22
                                    

MULTIMEDIA:  Lotus, Soen

II-46. BÖLÜM: LOTUS VE GÜNEŞ
"Lotus çiçekleri sabah açar geceleri de güneş olmadığı için kapanırmış. Bu Lotus artık hiç kapanmayacak çünkü onun güneşi hep yanında olacak."
~~~~~~~~~~🕯

Aradan günler geçmiş, herkesin sandığının aksine Meriç iyileşmişti. O günden beri de artık bizimle kalıyordu. Bunca zamandır nerede olduğunu, başına neler geldiğini, kısaca her şeyi deli gibi merak etsem de kendi kendime bir karar vermiştim. İyileşinceye kadar ona hiçbir şey sormayacaktım. Çünkü şu anda benim için en önemlisi sağlığına kavuşmasıydı. Sonrasını bir şekilde halledebilirdik. Nasıl olsa yıllarca hep halletmemiş miydik, yine ederdik.

Meriç ve Uzay'la üçümüz aynı evi paylaşıyorduk. Onları bilmem ama ben sevdiğim iki erkekle birlikte olmaktan son derece mutluydum. Meriç sanırım aramızda daha çok ortalığı idare etmeye çalışan kişiydi. Uzay'sa evin sinirli, huysuz çocuğu olup çıkmıştı. Son zamanlarda öfkeli şirin gibi suratı hep asık, homurdanıp duruyordu. Özellikle de Meriç'in yanında. Kurumda yıllarca arkadaştan öte kardeş gibi büyüdüğümüzü bilmese onu kıskandığını hatta bazen yakasından tutup kapının önüne koymak için yanıp tutuştuğunu düşünebilirdim. Bunlar Uzay'dan beklenmeyecek hareketlerdi. Öyle ki artık konuşmadan önce bile iki kere düşünür olmuştum. Bu duruma kızsam da onun tarafından kıskanılmak aslında içten içe hoşuma gitmiyor da değildi. Şimdi ben Rana hemşireyi kıskanırken Uzay'ın ne hissettiğini daha iyi anlıyordum. Umarım o da Meriç'i kıskanırken bir zamanlar benim hissettiklerimi anlamıştır.
...
Mezuniyet töreni de gelip çatmıştı fakat ne Uzay ne de ben henüz hiçbir hazırlık yapmamıştık. Son yaşadığımız olay o kadar üzücüydü ki tören de parti de tamamen aklımızdan çıkıp gitmişti. Neyse ki Nil ve Ege aradıklarında sohbetimizin arasında törenden bahsedip ne giyeceğimizi sorunca aymıştık.

Telefonu kapattığımızda Uzay bana bakıp "Çocuklar hatırlatmasa unutacağız. Öbür gün yola çıkmamız gerekiyor ama ne tören ne de parti için hala hiçbir hazırlık yapmadık. Yarın birlikte gidip uygun bir şeyler bakalım." dedi.

Başımla onu onayladım.

"Haklısın. Zaten başka çaremiz yok çünkü hepsi için bir tek yarınımız kalmış. İyi olur. Kahvaltıdan sonra çıkarız."

Sonra birden aklıma Meriç geldi. Yarası olduğu için epeydir evden hiç çıkmamıştı. Muhtemelen de sıkıntıdan patlıyordu. Mezuniyet törenine o da bizimle gelse harika olurdu. Davet etmek istiyordum ama direk sorarsam belki sırf bizi rahatsız etmemek için olumsuz cevap vermesinden çekiniyordum. Üstelik daha bu fikrimden Uzay'ın haberi bile yoktu. Çaresizce biraz düşündükten sonra sonunda ikisine birden mecburen emrivaki yapmaya karar verdim. Elbette Uzay surat astı ve Meriç'i ikna etmem pek kolay olmadı tabii. Neyse ki ikisi de beni kırmadı. Böylece kalan son bir günümüzü birlikte alışveriş yaparak geçirdik.

Meriç'i davet ederken en şirin halimi takınıp böyle özel bir günümde yanımda olmasının benim için önemini vurgulayan duygusal bir konuşma yapmam gerekti. Ardından da davetime hayır demeyeceğini umduğumu söyledim. Bu sırada Uzay da sessizce bizi dinliyordu ve surat ifadesinden anladığım kadarıyla planlarında yolculuğumuza üçüncü kişiyi dahil etmek kesinlikle yer almıyordu. Zaten Meriç'le ikisi pek anlaşamıyorlardı. Hatta, Uzay'ın kıskançlıktan bir gün onu sessizce öldürüp ortadan kaldırmasından korkmuyor da değildim. Neyse ki benim hatırıma ikisi de birbirini idare etmeye çalışıyorlardı. Yani en azından şimdilik...

MUM KOKUSU 🕯 [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin