Merhaba💕
Okurken sizin için seçtiğim parçayı dinlemeyi ve okuduktan sonra düşüncelerimizi bana yazmayı lütfen unutmayın.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Biliyorsunuz, desteğiniz benim için çok önemli. Satır aralarında görüşmek üzere.Alevimiz her daim yolunuzu aydınlatsın...🕯
Keyifli okumalar.MULTIMEDIA: Rescue My Heart, Liz Longley
19. BÖLÜM: SEN KİMSİN
"Sanki ikimizin de birbirimize söyleyecek çok şeyi vardı ama yapmayı delicesine istememize rağmen dudaklarımız mühürlenmiş gibi bir türlü konuşamıyorduk."
~~~~~~~~~~🕯"Ayağım! Bilmiyorum ana galiba bileğimi burktum."
"Çok mu acıyor? Dur, kıpırdama, bakayım. Burası mı?
"AHH..!"
Fark etmesek de hayatımıza giren bazı insanların doğru zamanda doğru yerde olmak gibi doğa üstü güçleri vardır. İnanmadınız mı? Doğru söylüyorum. Yeter ki bakmasını bilin. Onları muhakkak fark edersiniz. Maalesef benim bunu öğrenmem biraz uzun sürdü. Umarım sizinkisi sürmez. Mesela bunun en güzel örneği Uzay'dır. Çok iyi anlaştığımız söylenemez ama ne zaman başım çok sıkışsa bir şekilde o hep yanımdaydı ve beni her seferinde kurtardı. Üstelik bundan hiç şikayetçi olduğunu da duymadım. Uzay Karadağ, hislerim kuvvetli olmasına rağmen çözemediğim yegane insandı.
George Orwell'ın Hayvan Çiftliği kitabını okumuştum. Bana göre herkesin okuması gereken mükemmel kitaplardandır. Bir paragrafında, "Hepsi yalan... İnsanoğlu, kendinden başka hiçbir yaratığın çıkarını gözetmez." diyordu ve bu çok da doğruydu. Peki o zaman Uzay neden hiçbir karşılık beklemeden benimkini gözetiyordu?
Uff! Çık aklımdan Uzay Karadağ.
O gün ormanda kaybolmam yetmezmiş gibi bir de dönüş yolunda bileğimi burktum. Sanırım bu sıralar sakarlıkta sınır tanımıyordum. Tabii Uzay da mecburen yine beni arabaya kadar kucağında taşımak zorunda kaldı. Üstelik yol çok uzun olmasına rağmen bir kere bile şikayet etmedi. Arabanın yanına vardığımızda ter içinde kalmıştı. Beni koltuğa oturttuğu gibi arabayı çalıştırdı ve soluğu hastanede aldık. Ayağımı alçıya aldılar. Çıkışta Uzay'dan beni eve bırakmasını rica ettim.
Evdekiler beni gördüklerinde hepsi çok şaşırıp üzüldüler. En çok da Kerem dayım. Zavallı adam, adeta eli ayağına dolaştı. Okuluma da gidemedim tabii. Hem de tam bir hafta. Neyse ki Nil her akşam görüntülü aradı ve beraber günün kritiğini yaptık. Bu da yetmezmiş gibi geri kalmamam için verilen ödevlerle ders notlarını gönderdi. Böylece hem evde tek başıma sıkılmamış hem de derslerimden geri kalmamış oldum. Ege ve Ateş de sık sık arayıp bin bir şaklabanlık yaparak günüme neşe katıyorlardı. Genellikle odamda vakit geçiriyor olduğumdan Ateş'i sanırım sadece bir kez gördüm. Yine boş gözlerle bana tuhaf tuhaf karşıdan bakmakla yetindi. Acaba sevgilisinin kampta yaptıklarını biliyor muydu? Bundan şimdilik emin değildim ama nasılsa öğrenecektim.
Okula başladığım ilk gün Pırıl'la karşılaştığımda yaptıklarını bilmiyormuş gibi davrandım. Yanında Ateş olduğu için midir bilmem, o da bana tırnaklarını çıkarmak yerine sessiz kalmayı tercih etti. Aralarının fazlasıyla sıkı fıkı göründüğüne bakılırsa sanırım ikisi buzlarını eritmiş, sonunda tamamen barışmışlardı. Kamptan nereye kaybolduğunu soranlara bileğimi burktuğum için Uzay'la birlikte döndüğümü söyledim. Biraz düşünüp plan yapmak için zamana ihtiyacım vardı. Cevabım bana inanmalarını sağlamış olsa bile Uzay hayranı bazı kızlar tarafından kara listeye alındığımı her fırsatta üzerimde gezinen bakışlarından çok net anlayabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUM KOKUSU 🕯 [TAMAMLANDI]
Roman pour AdolescentsNe demişler, "Peşinden gidecek cesaretiniz varsa eğer bütün hayaller gerçek olabilir." Benim cesaretim vardı. Hem de fazlasıyla... ..... Aynı dünyaya doğmuş olsa da herkesin hikayesi farklıdır. Bir yerde birinin üzerine güneş doğarken başka bir yer...